ŞAKA DEĞİL GERÇEK!... İSTANBUL'DA YAŞIYORLAR AMA DENİZİ HİÇ GÖRMEMİŞLER
Sosyologlar İstanbul'un göbeğindeki İkitelli'de, bir ilkokulda araştırma yaptı. Öğrencilerin beşte biri denizi görmemişti. OturduklarI mahalleyle sınırlı sandıkları kent, onlara göre "kimsenin bilmediği pislik bir yer"di. Onlara denizi gösterdik; şaşırdılar
Meltem, Musa ve Burak... Bayramtepe'de oturuyorlar. Aynı semtteki bir ilkokulda okuyorlar. O ilkokulda tam 512 çocuk daha okuyor. Oturdukları semtte postane, sağlık ocağı, karakol yok. Elektrik abonesi değiller. Suları da pek akmıyor.
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden iki öğretim üyesi; Doç. Dr. Hayati Tüfekçioğlu ve Yrd. Doç. Dr. Ayşen Şatıroğlu oturdukları İkitelli'nin Bayramtepe Mahallesi'ndeki Mehmut Şevket Zırh İlköğretim Okulu'na gelene dek İstanbul'dan haberleri bile olmadı. Aralarında denizi görmeyenler, vapura binemeyenler bile var.
CEVAPLAR İÇLER ACISI
Öğretim üyeleri, onlara yaşamları ile ilgili sorular sordu; İstanbul'u bilip bilmediklerini, tatile çıkıp çıkmadıklarını öğrenmek istedi. Ama yanıtlar karşısında şaşkına döndüler. Çocuklar, en çok Dolmabahçe Sarayı'nı görmek istiyordu ancak yaklaşık 300'ünün verdiği yanıt aynıydı: "Gitmek istedik ama Ankara'da olmasaydı..." Evet, öğrencilerin yarıdan fazlası Dolmabahçe Sarayı'nı Ankara'da biliyor. Beşte biri ise denizi hiç görmemiş.
Öteki İstanbul'un çocukları gibi Tatilya, Galeria, Akmerkez, Carousel gibi alışveriş ve eğlence merkezlerinin varlığından bile haberleri yok.
Öğretim üyeleri "Ya sinema, tiyatro?" diye sordular. "Sinemayı evde, televizyondan seyrediyoruz" dediler. Olimpiyat Köyü'nün hemen yanında kurulmuş kurulmuş denirse- Bayramtepe'de; Kars, Adıyaman ve Tokat'tan göç eden aileler yaşıyor. Öğretim üyeleri, bu noktada can alıcı soruyu sordular: Yaşadığınız şehir nasıl bir yer?
Çocukların verdiği yanıtlar ürkütücü. Hepsi önlerine konan kağıtlara, "Kimsenin bilmediği ve dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan pislik bir yer" cevabını yazdı.
10-14 yaşları arasındaki 512 ilköğretim öğrencisi ile yapılan araştırmada öğrencilerin ancak yüzde 40'ının Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Sultanahmet Camii, Kapalı Çarşı, Gülhane Parkı gibi kentin tarihi mekanlarından sadece birini gördüğünü de ortaya koydu. Öğrencilerin yüzde 17'si Eminönü, Aksaray, Taksim, Beyoğlu, Bakırköy, Adalar, Kadıköy, Çamlıca Tepesi gibi kentin simgesel mekanlarından yalnızca birini gördüğünü dile getiriyor ve bu mekanlardan Eminönü ilk sırada yer alıyor.
Köyde deniz görmüştüm ama bu kadar büyük değildi...
Araştırnanın sonuçlarına bakıp da insanın içinin acımaması, yüreğinin burkulmaması mümkün değil. İstanbul'un göbeğinde bir semt ama oraya sıkıp kalmış, dünyadan bihaber çocuklar...
İstanbul'un tüyler ürperten gerçeğinden hiç değilse üç çocuğu çekip çıkarmak istedik. Üç öğrenci seçerek, onlara yaşadıkları kenti gösterdik. 7 yaşındaki Burak Arıcı birinci sınıf, 8 yaşındaki Meltem Arıcı ikinci, Musa Arıcı ise orta birde okuyor. Musa ve Meltem kardeş; Burak ise amca çocuğu. Üçü de deniz görmemiş, Dolmabahçe Sarayı'na gitmemiş. Yola koyulduğumuzda; hayatlarında ilk kez bu kadar uzun bir yolculuk yaptıklarından olmalı Burak ve Meltem arabada kusmaya başladı. Dolmabahçe'ye vardığımızda üç çocuğun da şaşkınlıkları gözlerinden okunuyordu. Onları önce Dolmabahçe Sarayı'nın hemen yanındaki çay bahçesine oturttuk. Birer çay ve tost ısmarladık. Denizi gördüler. İçlerinden Burak, "Ben de köyde görmüştüm. Ama bu kadar büyük değildi" dedi. Küçük bir gölden ya da nehirden bahsediyordu...
Sonra Saray'ı gördüler; şaşkınlıkları daha da arttı. Ama mutlu oldular. Yaşadıkları kentin, düşündükleri gibi olmadığını görmek onları mutlu etti. Anne ve babalarına mutlaka anlatacak; yeniden buraya geleceklerdi. Çünkü yaşadıkları kent 'pislik bir yer' değildi...
sabah
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:02