KISA bir süre önce ABD’de ciddi bir böbrek ameliyatı geçiren Sakıp Sabancı, uzun süren sessizliğini Hyphen dergisi için bozdu. İş hayatındaki 53 yılı Erdal Güven’e anlatan Sabancı, “Biri bana sadece zengin derse kızarım, ben sosyal kişiliğimle ve gönül zenginliğimle mutluyumî dedi. Bugüne kadar ondan fazla kitaba imza atan Sabancı, röportajda başaramadıklarının bir kitapta toplayacağının ip uçların verdi. İş dünyasını yönlendiren bu duayen olmanı ötesinde renkli kişiliğiyle de ön plana çıkan Sakıp Sabancı, bitmeyen hayallerini şöyle anlattı: “Hayatta başaramadığım, çok isteyip de gerçekleştiremediğim bazı şeyler de oldu. Bunları burada tek tek sıralamak imkansız. Onun için şimdilerde “Başaramadıklarım” adlı bir kitabın hazırlığı içindeyim. Benim hayallerim hiç bitmez. Zaten hayal etmeden de hiçbir başarı yakalanamaz. Hayal etmek bana göre başarını yarısıdır.” Geçmişten günümüze ekonomide yaşanan değişimleri de bir filozof tavrı ile yorumlayan Sabancı, “Türk insanı artık küreselleşmeyi öğrendi kendi kabuğunu kırdı. Türkiye artık dünyada bir marka oldu” dedi.
Özal’ın hatırına taşındık
Söyleşide holding için önemli dönüm noktalarını da anlatan Sabancı, 1970’li yıllarda holdingin birçok şirketinde üst düzey görevlerde bulunan rahmetli Turgut Özal’ın isteği üzerine Adana’dan İstanbul’a taşındıkların söyledi. “Turgut Özal’ın hatırı için taşındık. Şimdi çok iyi görüyorum ki haklıymış” diye konuşan Sabancı ekledi: “Adana’da kalsaydık doğru olmazmış.”
“İnsanlarda en takdir ettiğiniz ve en tahammül edemediğiniz özellikler nelerdir?” sorusuna Sabancı’nın cevabı şöyle: “Ben başarının en önemli faktörlerinden birinin de çalışmak olduğuna inanırım. Ama çok çalışmak demek, sabahın karasından gecenin yarısına kadar çalışmak demek değildir. Çok çalışmak değil, doğru çalışmak önemlidir. Çalışmanın üretken olması, olumlu sonuçlara ulaşması önemlidir. Ben doğru çalışan, doğru konuşan insanları severim. Bunun karşılığı olarak da tabii ki, yalan söyleyen ve her şeye bir kulp bulan insanları sevmem.” Vakidin çok kıymetli olduğun ve harcamaya gelmeyeceğinin altını çizen Sabancı, ‘Boş vaktinizde ne yaparsınız?’ diye sorduklarında” Hep gülmüşümdür ve düşünerek cevap vermişimdir. Ağam insanın hiç boş vakti olur mu?” diye konuşan Sakıp Sabancı şöyle devam ediyor: “Benim hiç boş vaktim olmadı. Ama dolu vakitlerimi hep doya doya yaşamışımdır. Ülkem ve insanım için daha ne yapabilirim diye düşünmüşümdür.”
Milyarder
dulu
tavladı
SakIp Ağa röportajda çok sevdiği bir hikâyeyi de anlatıyor. Konuşmasına kız arkadaşını ormana götürmeyi başaran gençle başlıyor. Bir ağacın altında kız arkadaşına şiir okuduktan sora kızın kendinden geçerek “Her şeyim senin” demesinden sora bisikletini alıp kaçan gence benzetiyor kendisini. Ve ilginç anısını aktarıyor: “1978 yılında kızım Dilek ile bir gemi gezintisi yaptık. Bizim bindiğimiz gemilerin biletleri pahalı. Bunlara yaşlı çiftler, fakat çoğunlukla kocaları ölmüş yalnız Amerikalı kadınlar katılıyor. Bu kadınlar için son ümit bu gezilerde yaşlı bir erkekle tanışmak. Kızımla bir ara şakalaşıyorduk: ‘Babacığım şu seksenlik çok zenginmiş.” İşte böyle bir havada bir yaşlı hanımın dünyanın en büyük gıda maddeleri topluluğunun sahibi olduğun öğrendim. Kocası birkaç yıl önce ölmüş. Ben yıllardır bu şirketin Türkiye’ye gelmesinin yararına inanmış bir insanım. Kızımdan bu kadını tavlamak için yardım istedim. Yemek vakitlerini, eğlence, gösteri vakitlerin kolluyor kadının yanına oturuyordum. Nihayet sıcak dostluk başladı. Dilek, ‘Baba bu işin sonu fena olacak.
Anneme her şeyi anlatacağım” diye benimle şakalaşıyordu. Erkek anlatımıyla “durum müsait.” Ama benim derdim bisikletti. Fakat ben bisikleti kapıp kaçmayı başaramadım.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:59