Gündem
  • 13.3.2004 11:29

SAMİ SELÇUK: ''TÜRKİYE'DE ÖYLE BİR DEMOKRASİ VAR Kİ ADLANDIRMAK MÜMKÜN DEĞİL''

ZEKİ GÜN BATMAN- Memur-Sen'in davetlisi olarak Batman'a gelen Prof.Dr Sami Selçuk, Öğretmenevi'nde ''Hukukun üstünlüğü ve Demokrasi'' içerikli bir konferans verdi. Türkiye'nin çok önemli bir bölgede bulunduğunu belirten Selçuk, ABD ve Ortadoğu'daki gelişmelerden etkilendiğimizi söyledi. Türkiye'nin küresel dünyada yerini aradığını ifade eden Selçuk, ''Türkiye, mekanik hızı bir tarafa bırakıp dijital hızla dünyayı yönetmeye çalışan Avrupa gibi bir bölgenin kıyısında yer alıyor. O bölgeye baktığımızda zaten demokrasi sorunlarının çözümlendiği görüyoruz. Türkiye koşar adımlarla AB'ye koşuyor. Bu doğru bir tavırdır. Türkiye söz sahibi olmak istiyorsa, tarih yazmak istiyorsa AB'ye girmek zorundadır. Türkiye, AB dışında kaldığı takdirde yerel menzilde kalmaya mahkum olacaktır. Dünyanın ya kıyısında kalacak ya da odağında olacak. AB'ye girmemiz şart'' dedi. Prof. Dr Selçuk, Türkiye'nin demokrasiye girdiğini ama demokrasi algılanması yeterli olmayan bir takım seçkinlerin yönetiminde olduğunu belirterek, ''Demek ki biz demokrat insanı yaratamamışız'' dedi. Türkiye'deki demokrasiyi adlandırmanın mümkün olmadığını ifade eden Selçuk, Türkiye'nin güzel kavramları batıdan alıp içini değiştirdikten sonra batıya satmaya çalıştığını belirterek, ''Türkiye'deki demokrasi zaafa mahsus bir demokrasidir. Öyle bir demokrasi satamazsınız. Türkiye'nin bu demokrasiden mutlak surette kurtulması lazım. Demokraside halk karar verir, devlet karar vermez. Demokraside halkın dediği olur, devletin dediği olmaz. Demokraside son sığınak halktır, halkın son sığınağı da hukuktur. Olay bu kadar yalındır ve açıktır. Küresel değerlere yaslanmış bir demokrasi getireceksiniz ki, Strasburg'da hüküm üstüne hüküm giyen bir ülke olmaktan kurtulalım'' dedi. Türkiye'de bir çok kişinin kendini aydın olarak lanse ettiğini ancak aydın olma görevini yerine getiremediğini anlatan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, şunları söyledi: ''Türkiye'de her okuyan yazan insan aydın değildir. Aydının tek bir yöntemi vardır doğruların peşinde koşmasıdır. Aydın susulmaması gereken yerde konuşur. Aydının susma hakkı yoktur. Damara göre şerbet vermez. Aydın bazı gruplara yakın olabilir ama grup hata yaptığı zaman onun karşısına da çıkmalıdır. Hiç bir zaman aydın baskıya boyun eğmez. Baskıdan yana olmaz, ezilenlerin yanında olur. Şimdi bu açıdan baktığımız zaman Türkiye'de bir aydın aşırlığı olduğunu görüyorum. Keşke aydınlar olsa da bu çatışma ortadan kalksa'' şeklinde konuştu. Prof.Dr Sami Selçuk, Türkiye'nin özgürlükler ve uzlaşma konusunda da bunalım yaşadığını söyledi. Her insanın bir birinden farklı olduğunu anlatan Selçuk, Türkiye'nin bunu sindirme yerine doğal karşılaması gerektiğini belirtti. Selçuk, ''Türkiye'de insanlar okudukları gazeteye, katıldıkları toplantıya göre sınıflara ayrılıyor. Bu çok ilkel bir sınıflama. Bunun yıllarca gözlemini yaptım. İnsanlar yıllarca ben falanca ile görüşürsem kaygısı yaşadı. Bir uzlaşma ortamı yakalamaktan uzak kalıyorlar. Toplantıya katılanlar o toplantının malı oluyorlar. Onun için uzlaşma kültürü olmuyor. Özgürce tartışıp bir uzlaşma ortamı yakalamaktan uzak kalıyorlar. Bu acı gerçeklerimizden birimiz. İnsan kendi değerlerini savunacaktır her toplantıya katılacaktır. Türkiye bunu aşamamıştır'' dedi. Prof. Dr Sami Selçuk, işkence delindiği zaman Avrupa konseyine dahil 41 ülke arasında Türkiye'nin akla geldiğini belirtti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gelen davaların 3'de ikisinin Türkiye'ye ait düşünce özgürlüğünü içeren davalar olduğunu belirten Selçuk, Türkiye'nin parti kapatmada da rekora gittiğini ifade etti. 35 yıl içinde 25 partinin kapatıldığını belirten Selçuk, dünyada bunun bir benzerinin daha olmadığını söyledi. Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dünyada böyle bir rekor yok. Bizden sonra Almanya geliyor bir iki parti kapatmakla. Artık bazı değerlerin değiştirilmesi lazım. İnsanları olduğu gibi kabul edecek bir demokrasi lazım. Saydam bir demokrasi lazım. Türkiye bunları aşmak zorundadır. Türkiye devlet denen aygıtını ve hukuk denilen olayı başkalıklarıyla yarıştıran ve barış içinde yarıştıran bir sistem getirmelidir. Türkiye bu seviyeye gelmemiştir. Gerilimlerini yumuşatamamıştır. Çünkü, Türkiye yanaşık düzende yönetilmeye alıştırılmıştır. Barışık düzene hep uzak kalmıştır. Bunu aşmak zorundadır'' dedi. Türkiye'de Anayasa bunalımının da bulunduğunu belirten Selçuk, 1982 Anayasasını eleştirdi. 1982 yasasının bireye karşı, bireyi çaresiz bırakan ve soluk aldırmayan bir anayasa olduğunu belirten Selçuk, yeni bir anayasa konusunda geç kalındığını ifade etti. Türkiye'de hukuk ve adalet bunalımının da yaşandığını anlatan Selçuk, dışarıdan alınan ceza sistemlerinin Türkiye'de aynı şekilde uygulanmadığını söyledi. Selçuk, ''İtalyan ceza sistemi örnek alınmıştır ama bizde aynı şekilde kullanılmıyor. Türk Hukuk Sistemi batı seviyesinde değildir. Türkiye, binlerce yıl önce yargılanan Sokrates gibi bir düşünür çıkartamamıştır'' diye konuştu. Türkiye'de temsil bunalımının yaşandığını anlatan Selçuk, yüzde 10 barajına sert tepki gösterdi. Selçuk, dünyanın hiç bir yerinde seçimlerde yüzde 10'luk bir barajın sözkonusu olmadığını, bu yüzden büyük bir kesimin mecliste temsil edilemediğini savundu. Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk'un konferansını Batman Valisi Efkan Ala, Vali yardımcısı Kemal Cirit, Cumhuriyet Başsavcısı Harun Yılmaz, Ağır Ceza Mahkemesi Reisi H. Turgut Bayraktar, milletvekilleri Afif Demirkıran, Mehmet Ali Suçin ve Ahmet İnal, daire müdürleri ve cok sayıda davetli izledi. Bir çok davetli yer yokluğundan dolayı konferansı ayakta yada koridorlarda dinlemek zorunda kaldı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:48

İLGİLİ HABERLER