
Şara BM'de böyle haykırdı.. Zaferi ilan ediyorum, Hak geldi Batıl zail oldu
Cumhurbaşkanı El Şara’nın BM Genel Kurulu’nun 80. Oturumundaki Konuşması
25/9/2025

NEW YORK (SANA) – Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmed El Şara, New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu‘nun 80. oturumunda bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı El Şara konuşmasında şunları söyledi:
”Suriye’nin hikayesi, duyguların kabardığı, acının umutla harmanlandığı bir hikâyedir. Bu hikâye, iyilik ile kötülük arasında; yardımcısı yalnızca Allah olan zayıf hak ile tüm öldürme ve yıkım araçlarına sahip güçlü batıl arasında bir mücadeledir. Bizim hikâyemiz, tarihten bir ibret ve yüce insani değerlerin gerçek bir yansımasıdır.
Hak ile batıl arasındaki bu ezelî mücadelede, Suriye hikâyesi bir kez daha anlatılıyor; bu kez, bu çatışmanın yeni bir bölümünü yazmak üzere… Yaratıcılıkla parlayan, kararlılık, sabır, acı, ıstırap, fedakârlık, yüce değerlere bağlılık, ciddi hazırlık, azimli çalışma ve nihayetinde Allah’a tevekkül ile dolu onurlu bir bölüm. Tüm bu unsurlar, hakkın batıla karşı zaferine hizmet eden araçlardır.
Size, tarihin başkenti ve medeniyetlerin beşiği olan güzel ülkem Suriye’nin kalbi Şam’dan geldim. Dünyaya medeniyetin anlamını, insanın değerini ve barış içinde bir arada yaşamanın önemini öğreten bu topraklar, uzun yıllar boyunca tüm dünyaya örnek bir ışık olmuştur. Ancak ne yazık ki Suriye, 60 yıldır, yönettiği toprağın kıymetini bilmeyen ve barışçıl, dost canlısı halkını ezen zalim ve despot bir rejimin pençesi altındadır.
Halkımız uzun yıllar boyunca zulme, baskıya ve mahrumiyete sabretti. Ardından özgürlüğünü ve onurunu haykırarak ayağa kalktı. Ancak bu direniş, öldürme, işkence, yakma, tecavüz ve zorla yerinden etme ile karşılık buldu.
Devrik rejim, halkımıza karşı yürüttüğü savaşta en vahşi işkence ve öldürme yöntemlerini kullandı. Varil bombaları, kimyasal silahlar, cezaevlerinde sistematik işkence, zorla göç ettirme, mezhep ve etnik fitneleri körükleme gibi yöntemlerle halka zulmetti. Ayrıca uyuşturucuyu hem halkımıza hem de dünyaya karşı bir silah olarak kullandı.
Devrik rejim, ülkemizi baştan başa parçaladı, tarihimizin en önemli medeniyet merkezlerini yıktı. Dünyanın dört bir yanından yabancı güçleri, çeteleri ve milisleri ülkemize getirdi; güzel vatanımızı rehin aldı. Yaklaşık bir milyon insanı öldürdü, yüz binlercesine işkence etti, 14 milyon insanı yerinden etti ve yaklaşık iki milyon evi, içindekilerin başına yıktı.
Zayıf halkımız, 200’den fazla belgelenmiş kimyasal silah saldırısının hedefi oldu. Evet, kadınlarımız, çocuklarımız ve gençlerimiz zehirli gazları soludu. Rejim, hak sesini susturmak için bunların hepsini yaptı. Tüm bu suçlara rağmen, kendisine sunulan siyasi çözüm önerilerini tamamen ortadan kaldırdı.
Halkımızın önünde başka bir seçenek kalmamıştı; saflarını düzenlemek ve tarihî büyük bir karşılaşmaya hazırlanmak. Bu karşılaşma, 60 yıl boyunca süren tüm suç sistemini ve destekçilerini yıkan hızlı bir askeri harekât oldu. Bu askeri harekât merhamet, iyilik, affetme ve hoşgörünün hâkim olduğu bir süreçti. Ne insan göçüne ne de sivil kayıplara neden olmayan bu mücadele, intikam ya da düşmanlık barındırmayan bir zaferle sonuçlandı ve halk haklarını yeniden kazandı.
Mazlumlar, işkence görenler, zorla yerinden edilenler, şehit anneleri ve kayıplar için ve hepiniz için, ey dünya, mücadeleyi kazandık.
Suriye’nin eşsiz başarısı ve halkın kenetlenmesi, bazı tarafların mezhep kışkırtıcılığı ve iç çatışma çıkarma girişimlerine yol açtı. Bu girişimler, ülkeyi yeniden bölme ve parçalama projelerini amaçlamaktaydı. Ancak Suriye halkı, felaketlerin devam etmesini ve ülkenin eski kaos ortamına dönmesini engelleyecek bilinç ve olgunluğa sahiptir.
Suriye devleti, gerçekleri araştırmak üzere komiteler kurdu ve Birleşmiş Milletler’e de inceleme izni verdi. Ortaya çıkan sonuçlar, Suriye’de alışılmadık derecede şeffaf bir şekilde benzerlik gösterdi. Masum kanlarına bulaşmış herkesin adalete teslim edilmesini taahhüt ediyorum.
Ülkemize yönelik İsrail tehditleri 8 Aralık’tan bugüne kadar dinmedi.
İsrail politikaları, uluslararası toplumun Suriye ve halkına verdiği desteğe aykırı şekilde hareket ederek geçiş sürecini istismar etmeye çalışmaktadır. Bu durum, bölgeyi sonu belirsiz yeni çatışmalar döngüsüne sürüklemektedir.
Bu çerçevede Suriye, bu krizi aşmak için diyalog ve diplomasiyi kullanmakta, 1974 Ateşkes Anlaşması’na bağlılığını taahhüt etmekte ve uluslararası toplumu bu tehlikelerle mücadelede yanında durmaya, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı göstermeye çağırmaktadır.
Rejim düştüğü andan itibaren, dengeli diplomasi, güvenlik istikrarı ve ekonomik kalkınma olmak üzere birkaç temel üzerine kurulu, hedefleri net bir politika belirledik.
Otorite boşluğunu doldurmak için çalıştık, kapsayıcı ulusal diyaloğa davet ettik, yetkinlerden oluşan bir hükümet ilan ettik, katılım ilkesini güçlendirdik ve zulme uğrayanlara adalet ve hakkaniyet sağlamak için Geçiş Adaleti Ulusal Kurulu ile Kayıplar Ulusal Kurulu’nu kurduk.
Halkın temsilcilerinin yasama meclisine seçimi sürecini kararlılıkla sürdürüyoruz. Devletin tekelinde silah prensibi doğrultusunda tüm eski yapıları feshederek sivil ve askeri kurumların yeniden yapılandırılmasını sağladık.
Yoğun diplomatik faaliyetlerle Suriye, uluslararası ilişkilerini yeniden kurdu ve bölgesel ile küresel ortaklıklar oluşturdu. Bu çabalar sonucunda, yaptırımlar kademeli olarak kaldırılmaya başlandı. Ancak halkımızın özgürlüğünün yeniden kısıtlanmaması için yaptırımların tamamen kaldırılmasını talep ediyoruz.
Yatırım yasalarını revize ettik, büyük bölgesel ve uluslararası şirketler Suriye pazarına girmeye ve yeniden inşa sürecine yatırım yaparak katkıda bulunmaya başladı.
Suriye bugün, herkese ayrıcalık tanımayan hakları güvence altına alan kurumlar ve düzenleyici yasalar inşa ederek yeni bir devlet kurma yolunda kendini yeniden inşa etmektedir.
Suriye, medeniyet ve tarihî kültüre sahip bir ülkedir. Herkesi koruyan, hakları teminat altına alan, özgürlükleri güvenceye alan ve onun gölgesinde hayatın geliştiği bir hukuk devleti olmaya layıktır. Böylece, kötü geçmiş sayfasını kapatarak Suriye’nin ihtişamını ve onurunu yeniden inşa edeceğiz.
Suriye hikayesinin devamı olarak, bugün huzurlarınızda hak ile batıl arasındaki zaferi ilan ediyorum: “De ki, hak geldi ve batıl yok oldu. Çünkü batıl yok olmaya mahkûmdur.”
İşte Suriye bugün, hak ettiği yere, dünya milletleri arasında tekrar dönüyor. Bu ilan, tarih boyunca zaferler kazanan büyük bir halkın iradesinin yankısıdır. Halkımız, her zaman enkazın altından kalkarak haklarını, özgürlüğünü ve onurunu geri kazanmıştır.
Suriye halkı adına, davasının yanında duranlara, felaketinde destek verenlere, ülkesinde misafir edenlere ve Suriye halkının iradesinin zaferini sevinçle karşılayan; bugün ise barış ve refah yolunda onun yanında duran tüm dünya ülkelerine ve halklarına şükran ve minnettarlığımı sunuyorum.
Suriye’nin yaşadığı acıyı kimseye dilemeyiz. Biz, savaşın ve yıkımın boyutlarını en derinden hisseden halklardan biriyiz. Bu yüzden Gazze halkını, çocuklarını ve kadınlarını; ayrıca ihlal ve saldırıya maruz kalan diğer halkları destekliyoruz ve savaşın derhal durdurulmasını talep ediyoruz.
Suriye hikayesi henüz bitmedi; yeni bir bölüm inşa etmeye devam ediyor. Bu bölümün başlığı barış, refah ve kalkınmadır.”
Güncellenme Tarihi : 25.9.2025 11:45