Bayar, modern tank ve helikopter ihalelerinin iptal edilmesine de açıklık getirerek, söz konusu kararın savunma sanayiinde bir ‘u dönüşü’ olarak adlandırılamayacağını söyledi. Tamamen yeni model tank üretimini zamana bıraktıklarını aktaran Bayar, “Biz Türkiye’nin yeni tankını 2010’lardan sonrası için planlıyoruz.” şeklinde konuştu. Bayar, daha önce elenen şirketleri yeni helikopter ihalelerine tekrar davet edeceklerini de vurguladı. Savunma Sanayii Müsteşarı, tank üretiminin ya özgün olarak geliştirilebi-leceğini ya da diğer ülkelerle ortak geliştirmeye gidilebileceğini kaydetti.
Savunma Sanayii Müsteşarı Bayar, tankta ortak üretiminin ise Pakistan ve Güney Kore gibi savunma sanayiinde Türkiye ayarında ülkelerle yapılabileceğini bildirdi. Tank üretiminde ilk aşamada bir prototip geliştirileceğini, daha sonra bir ihale açılarak sipariş ve imalat safhasına geçileceğini belirten Bayar, tankta da gövdeden çok, atış kontrol sistemleri, silah sistemi gibi entegrasyona ağırlık vereceklerini söyledi. Bayar, tank üretiminde, yerli firmaların bazılarının tasarım, bazılarının da üretim boyutuyla işin içine gireceğini kaydetti. Bayar, yeni tank üretimine kadarki süreçte, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ihtiyacı olması halinde ara bir çözüm olarak, eski Doğu Bloku ülkelerinden, kullanılmış tank alarak bu ihtiyacını karşılayabileceğini belirterek, bunu TSK’nın belirleyeceğini ifade etti.
“Savaş helikopterini Türkiye kendisi yapmayacak, biz helikopteri dışarıdan alacağız.” ifadesini kullanan Bayar, şöyle devam etti: “Helikopter ve uçaklarda en önemli sistemler, üzerlerindeki elektronik uçuş ve silah sistemleri. Bunların platformları 30-40 sene yaşıyor, onlara bir şey olmuyor. Ama üzerindeki elektronik sistemlerin teknolojisi 5-6 yılda bir değişiyor. Eğer bu helikopter ya da uçakların, bir görev bilgisayarı koordinasyonunda çalışan uçuş ve silah sistemlerine ilişkin entegrasyonu siz yapmadıysanız, bunun anahtarı da sizde olmuyor, kimden satın aldıysanız ona mahkum oluyorsunuz, onlar da size bazı kısıtlamalar getiriyor. Yeni ihalede biz, tamam helikopteri alacağım; ama üzerindeki kritik sistemleri (ben entegre edeceğim) diyeceğiz.” Yeni ihale sisteminde, helikopteri büyük ölçüde hazır alacaklarını belirten Bayar, eski ihalede, lisanslı bir üretim çerçevesinde 145 adetlik yüksek bir ihtiyaç öngördüklerini; ama yeni ihalede bu ihtiyacın düştüğünü belirterek, “İhtiyacı karşılamak için ilk aşamada 50 helikopter satın alacağız.” dedi. Bayar, ilk olarak çıkacakları 50’lik paketin 5-10 tanesini daha erken isteyebileceklerini de vurguladı.
‘İnsansız hava aracını yapabiliriz’
Stratejik alanlarda Türkiye’nin yerli üretim tercihine yöneleceğini vurgulayan Bayar, bu yaklaşıma bir örnek vererek, “İnsansız hava aracını tamamen kendimiz tasarlayarak üretebiliriz.” şeklinde konuştu. İnsansız hava araçlarının tüm alt sistemlerinde, Türkiye’nin yeterli tecrübeye sahip olduğunun altını çizen Bayar, bu projenin ihalesinin iptal edilmesinin, ‘bunu biz kendimiz yaparız’ anlamına geldiğini kaydetti.
Yeni ihale sisteminde, daha önce elenen şirketleri tekrar ihaleye davet edeceklerini vurgulayan Bayar, daha önce ihale dışı kalan helikopterler de, bu süreç içinde önemli değişikliklerin olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bizim o zamanki eleme gerekçelerimizin çoğu ortadan kalktı. Geçen 3-4 senelik zamanda rekabet ortamı değişti. Eurocopter’ın Tiger helikopterini güçsüz diye elemiştik. Bunun daha sonra güçlendirilmiş versiyonu çıktı. Augusta helikopteri değişti, daha önce pahalı olan Apache helikopterleri şimdi daha cazip bir fiyata indi.” Rekabetin Türkiye’ye yarar sağlayacağını vurgulayan Bayar, daha önce kısa listeye katılamayan şirketlerin, şimdi gayet cazip önerilere sahip olduklarını kaydetti.
Müsteşar Bayar, Türkiye’nin denizcilikte, gerek gövde gerekse elektronik ekipman konusunda yeterli olduğunun altını çizerken, “Bana göre her türlü gemiyi kendimiz yapabiliriz, bunda hiçbir sıkıntı yok.” diye konuştu. Bayar, Türkiye’nin savunma sanayii ürünleri üretiminde, platform üretimine (uçak, helikopter gövdesi) girmesi yerine, bunların üzerindeki entegrasyonların yapımına ağırlık vermesinin daha doğru olacağını kaydetti. Bundan sonra Türkiye’nin girebileceği kritik savunma sanayii ürünlerinde, insansız hava araçları üretiminin başta gelebileceğini belirten Bayar, bunun tamamen gelecek teknoloji olduğunu, bu alandaki üretim yelpazesinin, keşif amaçlı başlayıp silah donanımlı hale kadar getirilebildiğini söyledi.
Bayar, Türkiye’nin ortak üretim tercihinde, kendi ayarında ülkeler seçmesinin önemli olduğunu vurgularken, Asya ülkeleriyle işbirliğine gitmesinin, bu ülkelerle siyasi çatışmasının bulunmaması açısından tercih edilebilir bir unsur olabileceğini kaydetti. Türkiye’nin 10 sene öncesine kadar ABD dışındaki alternatiflere pek bakmadığını hatırlatan Bayar, şimdi Avrupa’da, Rusya’da, İsrail’de, eski Doğu Bloku ülkelerinde başta olmak üzere, Brezilya’ya kadar Türkiye’nin savunma sanayii alternatiflerinin bulunduğunu bildirdi. Bayar, ayrıca Türkiye’nin, dünyanın en büyük savunma pazarlarından birisi olduğunu vurgulayarak, “Bu coğrafyada büyük olmaya da devam edecek.” dedi.
2010 ve sonrası için Türk Hava Kuvvetleri’nin, yeni savaş uçağı projesinin bulunduğunu belirten Bayar, Türkiye’nin, iki sene içinde, bu projenin geliştirme fazından, üretim fazına dahil olabileceğini kaydetti. Bayar, 2010’dan sonra, F-16’ların yerini bu yeni savaş uçaklarının alacağını, bu nedenle, önümüzdeki iki yıl, bu konunun Türk savunma sanayiinin gündeminde yoğun olarak yer alacağını bildirdi. Savunma Sanayii Fonu’nun 2007 yılına kadar tasfiyesinin öngörüldüğünü hatırlatan Bayar, bu tarihten sonra Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın özel bütçeli bir kuruluş haline geleceğini, bu çerçevede, Fon’un daha önceki gelirlerinin aynen devam edeceğini kaydetti.
ZAMAN
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:14