Asayiş
  • 12.3.2005 00:02

SEDAT PEKER :"BİR GÜN CANIM KAN İÇMEK İSTERSE, KAN BANKASI'NDAN, HASTANEDEN GİDER ALIRIM, PARASINI DA VERİRİM"

FUNDA KESKİN
İSTANBUL  - Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nün çetelere yönelik yürüttüğü "Kelebek Operasyonu" kapsamında gözaltına alınan Sedat Peker ile kardeşleri Atilla ve Vedat Peker'in de aralarında bulunduğu 71 kişinin yargılanmasına devam ediliyor.


İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, aralarında Sedat Peker, Vedat Peker ve Atilla Peker'in de bulunduğu 26 tutuklu sanık katıldı. Tutuksuz yargılanan sanıklar, mahkemeye çağırılmadıkları için adliyeye gelmedi.


Duruşmada avukatsız savunma yapacağını belirten Sedat Peker, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Sedat Peker, savunmasıyla ilgili 42 adet belgeyi daha önce verdiğini söyledi. Kendisiyle ilgili suçlamaları tek tek ele alarak anlatan Peker'in, 1.5 saat ifadesi alındı. Peker kendisine "Reis" denmesini açıklayarak, Kafkas asıllı Karadenizli bir Türk çocuğu olduğunu, adetlere göre ailede sevilen biri öldüğü zaman ilk doğan bebeğe onun ismini verildiğini, bu yüzden de kendisine "Reis" denildiğini ifade etti. Özel telefon hatlarıyla ilgili olarak da konuşan Peker, bir çok terör örgütünün ölüm listesinde bulunması ve kan davaları nedeniyle can güvenliğini sağlamak için özel hatları yakınlarına verip onlarla görüştüğünü belirtti.


Peker duruşma salonunda, kullandığı iğne ve ilaçlar nedeniyle ağzının sürekli kuruduğunu söyleyip savunma yaparken sık sık su içti. Hakkındaki iddiaların 4422 Sayılı Kanun kapsamında olmadığını belirten Peker, bunların değerlendirilmesinin takdirini mahkemeye bıraktığını söyledi. Basının haber yapmasını engellediği yönündeki iddiaları kabul etmeyen Sedat Peker, basını yönlendirmediğini söyledi.


Çakıcı'nın yurtdışından gelince Organize Suçlar Şubesi'nde 3 yetkili tarafından kendisine "Peker'le barıştın ama Bayramoğlu olayında kendisinin müdahalesi var" denildiğini ifade eden Sedat Peker, bu bilgiyi ise kendisine Çakıcı'nın avukatı Şeyda Yıldırım'ın söylediğini belirtti. Sedat Peker, kelebek resmi yaparak bir örgüt şeması oluşturulduğunu söyleyerek, örgütü yöneten 8 kişilik beyin takımında yer alan Hakan Öztürk'ün, hiç bir konuyla ilgisinin olmadığını, dünyadan bihaber yaşadığını söyledi. Peker, "Ben organize suç örgütü lideri olsam da, bu arkadaşlara suç işlettirecek yeteneğim yok. Benim şiddete yönelik yapım olduğunu zannediyorum ama bu arkadaşları yönlendirecek özelliğim yok" diye konuştu.


16 yaşındayken şiddete yöneldiğini belirten Peker, "Bu nedenle mahalledeki başkomiseri gördüğümde işimin düşeceğini bildiğim için yalakalık düzeyine varmadan saygı gösterdim. 16 yaşındayken bu kadar zekaya sahip olan ben, 33 yaşındayken 17 sene geçti de hiç mi dünya ile ilgili tecrübe almadım da böyle mi oldum. 16 yaşındaki aklımı da mı kaybettim. öztürkler.com adlı sitede eve dönüş yasasını protesto ediyorum. 16 yaşında başkomiserle iyi geçinmek zorunda olduğumu bilen ben, 33 yaşındayken İçişleri Bakanı'na bu tavrı gösterecek kadar aptal değilim. Geleceğim için hiçbir zaman şiddetle ilgili planlar yapmadım. Şiddet her zaman paranın altında. İyi bir şeyler yapmak istiyorsak, ciddi manada para kazanmak lazım" dedi.


Peker, evinde çuval dolusu dolar ele geçirildiği iddiasına ilişkin de, gözaltına alındıkları 7 kişiyle birlikte toplam 9 bin dolar para çıktığını söyledi ancak, polislerin günlerce bu paraları saya saya bitiremediğini ifade etti.
İnsanların ellerini keserek kanlarını içmesiyle ilgili iddialara ilişkin Peker, "Yıl 2004-2005. Vampirleri de Allah yarattı. İnsanların kana karşı eğilimleri olabilir. Gelişmeye açık bir insanım. Eğer bir gün canım kan içmek isterse, kan bankasından, hastaneden gider alırım, parasını da veririm. Böyle bir manyaklığım varsa, gider alır evimde kimseyi rahatsız etmeden içerim" şeklinde konuştu.


Peker, bu olayın, hatıra amacıyla fotoğraf çektirirken arkadaşlarıyla kan kardeşi olmaya çalıştıklarıyla alakalı bir konu olduğunu söyledi.
Yusuf Altay'ın dövülmesi olayıyla ilgili iddiaları kabul etmeyen Peker, "Son senelerde yaşadığım durumlardan dolayı kısmen şizofren, kısmen paranoyak ruh halimdeyim. Türkiye'deki bütün mahkemelere faks çekerek hakkımda herhangi bir şikayet varsa gelip ifade vereceğimi belirttim ama buradaki savcılara göndermedim. Oysa bu olayla ilgili proje çalışması burada başlatılmış. Benim hayatımın hiçbir zaman suçla kesişmesi mümkün değil. Bana kimse suç işletemez. Benim devletten büyük olduğumu söylediğimi iddia ediyorlar, ben bu kadar iğrenç düşünceye sahip aptal biri değilim" dedi.
Yaşadığı bu olayların kendisinde tanımlayamadığı derin bir acı yarattığını ifade eden Peker, "Hukuk kitaplarında gördüğüm 'yasak ağacın meyvesi acı olur' diye bir yazı vardı. Bu olayın da acısını biz yedik. Ödemiş olduğum bedeller ortadadır. Üzerime giymek istemediğim gömleği giydirdiler, normal hayata bir an önce katılmak istiyorum" diyerek savunmasını tamamladı.


Atilla Peker de, hakkındaki iddiaları reddederek tahliye talebinde bulundu. Peker'in avukatı tutuksuz sanık Çağatay Özdemir ise, davanın yasalara uygun olmadığını belirterek, avukat olması nedeniyle bu telefon konuşmalarının delil olarak dosyaya girmesinin mümkün olmadığını savundu. Özdemir, her şeyi avukatlık mesleğinin sınırları içinde, bir avukat olarak yaptığını kaydetti. Duruşma devam ediyor.

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:16

İLGİLİ HABERLER