Gündem
  • 29.12.2003 11:44

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU: O GÜN GÖRDÜĞÜM İKİ ADAM NERDE?

Suikaste kurban giden Doç. Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, kapısını VATAN'a açtı. Yanıtlanmamış birçok sorusu olan Şengül Hablemitoğlu, ''birlikte yaşlanmak istediği'' eşinin elinden alınmasına isyan ediyor: ''Biliyor musunuz. Kanı kapının önündeki betona öyle sızmış ki hâlâ çıkmadı.'' Artık o evde oturmuyorlar. Dayanamadıkları için taşındılar.... * Bir yıl nasıl geçti? Çok zor. Ama güçlü aileyiz. Gücü Necip'ten aldığımıza inanıyorum. * Aradan bir sene geçti... Ne görüyorsunuz şimdi? Çok gülünç, traji komik bir şey. Önce ümitsizlik duyuyorsunuz. Şimdi duyduğum kızgınlık. * Neler eksik yapıldı? Karanlık, soğuk, zemin buzlu, eşim sıkışık iki aracın arasında yatıyor ve olay yerine girilmemesi için çırpınan kişi benim. Bunu yapan ben mi olmalıydım? Soruşturma aşamasında da öyle. Elimden gelen her şeyi yaptığımı söylemeliyim. Ne hikmetse onlar geceler boyu beni sorguladılar. Başka ne yaptılar bilemiyorum. Hiçbir şey olmadığını söylüyorlar ellerinde. * Siz o dönem Necip Bey'in bilgisayarının içindekilerin bir kopyasını da kendiniz almıştınız Bilmiyorum. Sadece avukatımız bilgisayarı Emniyet yetkilileri birlikte evden çıkardı ve bir aktarım sağladılar. Olduğu gibi her şey onların eline geçti. Ama ne hikmetse bu konuda hiç ikna olamadılar. Soruşturmayı yürüten kişi tarafından rahatsız edici sorgulama aşaması geçirdim. * Ne tür saygısızlıklar? Azarlanma, konuşmalarıma müdahale. 3.5 saat süren bir görüşmemiz oldu ve rahatsız oldum. * Sözlü saldırı mı yapıldı? Rahatsız oldum başka bir şey söylemek istemiyorum * Eksik kaldı dediğiniz şey neler? Olay günü sabah evimin önünde iki erkek gördüm. Plakasını eşime bildirmek üzere aldım. Çünkü maille çok sayıda tehdit geliyordu. Ve olay günü çok garip iki tip gördüm, rahat biçimde arabamın yanına park ettiler. Gerekli yerlere bilgi verdim. * Bulunabildiler mi peki? Ne yaptıklarını bilmiyorum. Bir şey söylediler ama ikna edici değildi. Cinayetin sırrı sol gözdeki kurşunda Aksiyon Dergisinde bir yazı çıkmış. O yazı imzasız olarak bir sarı zarfın içinde geldi. Karşıyaka Postanesi'nden gönderilmiş. Makalenin başlığı şu: Cinayetin sırrı sol göze sıkılan kurşunda! Emniyet'e bildirdik. Tuhaf mesajlar geldi Necip'in telefonuna. Son araştırmasında saldırıları yazmıştı Eşim önemli şeyler yazdı. Ve ölüm yıldönümünden iki gün önce bir çalışmasını Şeriatçı terörün ve Batı'nın kıskacındaki ülke Türkiye diye çıkardık. İlginç ki başlığını oluşturan makale bugün yaşananları o kadar güzel anlatıyor ki. İstanbul saldırılarını bile. Yazdıklarının hepsi bir bir gerçekleştiriyor. Eşime neden koruma verilmedi Bir gazetede beyanlarım dışında, 'Hedef gösteriliyorum' diye manşet atılmış. İki polis ''Koruma şubesine yazı verin koruma vereceğiz'' dediler. 6 ay korumalı bir hayatımız oldu. Ben sonuçta eşimin çalışmalarını yürüten bir kişi değilim. O olaydan sonra şu soruyu sormaya başladım. Necip bir akademik takvimde 40-50 yerde konuşma yapıyordu. Sürekli tehdit alıyordu. O zaman niçin kapımıza gelinmez? Bombaları çözdüler cinayet çözülemedi Benim için kriter İstanbul olaylarıdır. Onu çözebilecek güce, profesyonelliğe, teknolojiye bilgiye sahip kurum veya kurumlar varsa böyle Türkiye için münferit hale gelmiş bir cinayeti çözebilmeleri gerekir. Bu ülke adına haksızlıktır. Hablemitoğlu adını taşıyan insanlara değil, ülkeye karşı haksızlık... (VATAN) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:20

İLGİLİ HABERLER