ŞENOL DEMİRÖZ, TAKKELİ VE ÇEMBER SAKALLI FOTOĞRAFINI YAYINLAYAN EMİN ÇÖLAŞAN'A CEVAP VERDİ: BEN ATATÜRKÇÜYÜM...
Sayın Emin ÇÖLAŞAN
Hürriyet Gazetesi Yazarı
HÜRRİYET GAZETESİ‘nde 23.11.2003 tarihinde yayınlanan ''İşte Size Hükümetin TRT Genel Müdür Adayı'' başlıklı haberinize ilişkin yanıtımdır:
* 1981 yılında Sovyet işgali altındaki Afganistan'da bir haber belgeseli yapmak için bulunuyorduk. Yönetmenliğini Yücel Çakmaklı'nın yaptığı belgeselin kameramanlığını Çetin Tunca, yapımcılığını ise ben üstleniyordum. Biz Afganistan'a giren ilk Türk film ekibiyiz. Bununla da gurur duyuyoruz.
* Gülbeddin Hikmetyar 1981 yılında Sovyet işgali altındaki Afganistan'da işgale karşı mücadele veren özgürlük savaşı liderlerinden biriydi. Türk devletinin ve kamuoyunun o dönemde Sovyet işgaline karşı verilen bu mücadeleye açık ve net destek verdiğini hatırlamanızı isterim.
Afganistan'da başbakanlık görevine kadar yükselmiş ve bu çerçevede Türkiye ile yakın ilişkileri de olmuş bu kişiyle ilgili o döneme ait bilgi ve belgeyi gerek benim genel müdür adayı olarak gösterildiğim TRT'nin gerekse devletin diğer organlarının arşivlerinde bulabilirsiniz. Eğer iyi gazetecilik yapılmak isteniyorsa, bu arşivlerde yapılacak titiz bir çalışma Hikmetyar'ın o dönem Türk devleti tarafından nasıl algılandığını çarpıcı biçimde ortaya koyacaktır.
* Köşe yazınızda yayınladığınız fotoğraf bu film prodüksiyonu sırasında hatıra resmi olarak çekilmiş, bir çalışmadır. Ayrıca özellikle belirtmek isterim ki; Sovyet işgaline karşı direnen, aralarında işgalin sona ermesinden sonra devlet başkanlığı görevini yürüten Burhaneddin Rabbani'nin de yeraldığı, diğer liderlerle de fotoğraflarım bulunmaktadır.
* Fotoğraflarda üstümde bulunanlar yerel kıyafetlerdir; bölgede dikkati çekmeden bir gazeteci olarak daha iyi çalışmak ve iklim şartlarına uyum sağlamak için giyilmiş yerel giysilerdir. En son Afganistan savaşında Türk ve dünya medyası mensuplarının yerel şartlara uyum sağlamak için benzeri kıyafetleri giyip çalışma yaptıkları da malumunuzdur. Resimdeki
sakal bir ay boyunca Afganistan'ın dağlarında yapılan zorlu bir gazetecilik serüveninin tabii bir sonucudur. Hayatımda ilk ve son kez sakallı göründüğüm resimler de köşenizde yayınladığınız bu fotoğraflardır. Savaş şartları altında çalışan gazeteciler, yerel kıyafet giyip sakal ve bıyık bırakarak, dikkat çekmeden çalışma yöntemini çok sıkça kullanırlar. Savaş alanlarında bu tür kamuflajlarla hareket edildiğini sizin de gayet iyi bildiğinizi tahmin ediyorum.
* Bana yakıştırmaya çalıştığınız ''çember sakallı ve takkeli'' ifadelerinin benden tamamen uzak sıfatlar olduğunu özellikle belirtmek isterim. Benim yaşantım aile hayatım, ailemin fertlerinin yaşam biçimi, bugüne kadar yaptığım işler, bana yakıştırmaya çalıştığınız resme uygun değildir. Ben ''laik, demokrat ve Atatürkçü'' kimliğiyle tanınan bir insanım. Yaptığım işler de bunun açık ve net delilidir. Sizin bilerek veya bilmeyerek ortak olduğunuz ''karalama kampanyasının'' başarılı olma şansı yok. Olamayacaktır da.
*1981 yılında Afganistan'da yapılan belgesel nitelikli film çalışması sadece Türk medyası için değil, dünya medyası çapında yapılmış, gurur verici bir gazetecilik başarısıdır.
Yazınızda ortaya koyduğunuz diğer iddialara gelince;
*1988 yılında TRT'de yayınlanan ''Çanakkale Şehitlerine'' başlıklı belgeselin yapımcısı olduğum iddia edilmektedir. Bu iddia tarafımdan bir çok
kez tekzip edilmiştir. Tekrar belirtmek istiyorum ki, adı geçen yapımın ne senaristi, ne yapımcısı, ne de yönetmeniyim. Konuyla ilgili olarak
''Çanakkale Şehitlerine'' belgeselinin yönetmeni Tuncay Öztürk tarafından yapılan ve 12 Mayıs 2003 tarihinde çeşitli gazetelerde yeralan açıklamayı bilgilerinize sunuyorum. Açıklamada bu çalışmanın yapımcısının Ahmet Beyazıt
olduğu kendileri tarafından belirtilmektedir.
* Kaldı ki, bu çalışmanın, basında ısrarla çarpıtıldığı gibi bir ''Çanakkale Belgeseli'' değil, Mehmet Akif Ersoy'un ''Çanakkale Şehitlerine''
adlı şiirinin bugünkü deyimle ''klip çalışması'' olduğu da yönetmeni tarafından defalarca kamuoyuna duyurulmuştur.
* Akbil davasıyla ilgili iddialarınıza gelince; Akbil davası siyasi içerikli bir davadır. Benim bu davayla ilgim 1997 yılında Belbim AŞ Yönetim Kurulu Üyesi olmam dolayısıyladır. Suç isnadıyla ilgili herhangi bir Yönetim Kurulu kararı yoktur. Belgeye ve delile dayanmayan bu suçlama tarafımdan reddedilmiştir.
* Benim TRT Genel Müdür'ü olup olmam önemli değil ancak, sizin kişiliğime yönelik önyargılı saldırılarınızdan duyduğum rahatsızlık üzerine
bu açıklamayı yapma gerekliliğini hissetim.
Bilgilerinize sunarım.
Şenol DEMİRÖZ
(www.habershow.com)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:07