Medya
  • 6.3.2003 15:40

SERDAR TURGUT BAYKAL'LA ARINÇ'IN 'DEVLET ADAMLIĞI'NI SORGULADI

Ünlü köşe yazarı Serdar Turgut, GenelKurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün açıklamalarını beğeniyle takip ettiklerini açıklayan, tezkerenin çıkmaması için çaba gösteren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Meclis Başkanı Arınç'a ''pes doğrusu'' dedi. İşte Serdar Turgut'un olay yazısı... Hayret bir şey! Herkes Özkök'e destek verdi Bu adamları anlamak mümkün değil sevgili okurlar. Genelkurmay Başkanı dün, bence çok gecikmiş, açıklamasını yaptı. Daha konuşmasını noktalamadan bile önce herkes onun ne kadar da haklı olduğunu, ne kadar da güzel konuştuğunu söylemek için yarışa çıktı. Gerçekten de iyi konuştu da bundan onlara ne acaba! Onun haklı olduğunu söylemek onlara mı düştü. Düşünsenize, Genelkurmay Başkanı özetle bu tezkerenin aslında Meclis'ten geçmiş olmasının ülkenin daha yararına olacağını düşündüğünü net olarak açıklıyor. Onun çok iyi konuştuğunu söyleyenlerin başında da bu tezkerenin Meclis'ten geçmemesi için elinden geleni esirgemeyen Meclis Başkanı ve CHP Başkanı geliyor. Bu ne biçim iş, bu ne biçim devlet adamlığıdır. Yani insan konuşmadan önce biraz düşünür ben önceden ne dedim, şimdi ne diyorum, şimdi diyeceklerim acaba tutarlı mı. Düşünür, tartar ölçer ve sonra da en azından utanıp konuşmamayı tercih eder. Ama yok, böyle şeyler olmuyor bizde. * * * Ne diyor Genelkurmay Başkanı. Bizim de bildiğimiz gibi askerler tüm boyutlarıyla işi düşünüp bazı kararlar almışlar. Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda, hükümete analizlerini sunmuşlar, hükümetin tezkeresini desteklemişler. Peki TBMM ne yapmış. Ulusal çıkarlar ile ilgili bu değerlendirmeyi kabul etmemiş. Ret oyu vermiş. Bu oy 'Türkiye'de demokrasinin kilometre taşı' olarak ilan edilmiş. Harika, ne güzel..! Çapsız siyasetçiler, ufku kasabanın dışına çıkamayan insanlar bu davranışlarıyla siyasetin askerden emir almayacağını gösterdiğini düşünerek pek de sevinmişler. Demokrasi gösterileri arasında ne olmuş, sonuç ne, Türkiye hangi açmaza sokuldu? Anladığım kadarıyla bununla kimse ilgilenmiyor. Bugün siyasetçilerin büyük bölümü, Türk siyasetinde son 40 yıldır asker ile siyasetçi arasında yaşanmış olan gerginliğin ve askerlerin siyasete yapmış olduğu müdahalelerin rövanşını almaya soyunmuş görünüyorlar. Bunun için ulusal çıkarların unutulmasını bile göze almış durumdalar. Harika bir zamanlama, kendilerini tebrik ederim. Eğer biz Genelkurmay Başkanı'nın açıklamalarını doğru tespit olarak kabul edeceksek o zaman tezkerenin Meclis'ten geçmemesinin Türkiye'ye yaradığını söylemek mümkün değil. Mantıken mümkün değil bu. Ufku olan insan, askerin bu açıklamasını duyduktan sonra da 'Biz bu açıklamayı duyduk ama hala daha tezkerenin reddedilmesinin doğru karar olduğunu savunuyoruz' der. Dahası ülkenin ulusal çıkarlarıyla ilgili askerin yaptığı tespitler de yanlış der, kendi analizini yapar, nedenlerini açıklar. Kendi 'ulusal çıkar' tanımının askerin tanımından nasıl farklı olduğunu da anlatır. Ama tabii böyle bir şey yok, çünkü ret oyu verenlerin yapmış oldukları bir analiz yok, varsa bile bunu bizden gizliyorlar. * * * Şimdi bakın tezkere tekrar gelirse belki oyumuzu değiştiririz lafları gelmeye başladı. Peki ne değişti? Bundan önceki tezkerenin askerin de tavrını yansıttığı zaten bilinmiyor muydu? Türkiye Cumhuriyeti'nde bir hükümetin, herhangi bir hükümetin, askerin onayını almadan evlatlarını savaşa gönderme kararı alması mümkün mü? O tezkerenin bir devlet kararı olduğunun anlaşılması için Özkök Paşa'nın bunu söylemesini mi beklemek gerekirdi? Peki ama şimdi ikinci tezkere gelir de bu TBMM'de onaylanırsa bu çok daha şık mı olacak? Yine peki ama CHP bugün iktidarda yer alsaydı ve Deniz Baykal Başbakan olarak MGK'lara katılsaydı, ona ulusal çıkarlar anlatılsaydı orada, o bizzat aynı tezkereyi eliyle Meclis'e getirmeyecek miydi? Bütün bu oyunlara ne gerek var. Dahası demokratçılık oynamaya çalışarak Türkiye'nin ulusal çıkarlarını zedeleme hakkını bazı insanlar nasıl kendilerine uygun buluyorlar. * * * Özkök Paşa bu açıklamasını Meclis'teki oylamadan önce yapmalıydı. Bunu Meclis'in iradesine müdahale olarak görmek yanlıştır. Karar çıktıktan sonra 'bu yanlış karara saygılıyız' anlamına gelecek açıklamalar yapmak da yanlıştır. Türkiye üzerinde oyunların oynandığı bugünlerde devlet net kararlar almalı, bunları açıklamalı ve kendi çizdiği hedefler doğrultusunda tavizsiz yürümelidir. Eğer bu yapılmaz ve olayların peşinden sürüklenirse asıl o zaman Türkiye'yi tehlikeler bekler. Özkök Paşa'nın açıklamasında tezkere geçmediği için bu tehlikenin doğduğu söyleniyor, tezkereyi geçirmeyenler 'oh biz ne kadar da haklıymışız' diye demeçler veriyor. Olacak iş değil. Olacak iş değil ve dahası utanç verici bir durum bu. * * * TBMM'nin iradesi her şeyden üstündür, öyle mi? Yurttaşlık Bilgisi kitapları böyle yazıyor, öyleyse öyledir kardeşim. Ve öyleyse şimdi yapılacak bazı şeyler var: 1-İkinci tezkere diye bir şey de Meclis'e getirilmemeli. Çünkü Özkök Paşa'nın konuşması dışında arada değişen bir şey yok. 2-İkinci tezkere gelirse bu TBMM'de yine reddedilmeli ve TBMM bunu kendi ulusal çıkar anlayışının askerlerinkinden nasıl farklı olduğunu halka açıklayarak yapmalı. 3-Ve hazır böylesine demokrat bir süreç başlamışken milletin oyunun çoğunu alarak iktidar olan parti kendi istediği türde değişiklikleri de bir bir yapmalı. Örneğin türbanı filan da serbest bırakmalı ve bu konuda MGK'dan farklı bir 'tavsiye' gelirse onu da umursamamalı. Oyun mu oynamak istiyorsunuz, hem de bugünlerde ha, alın size demokratlık monopolisi oyunu o zaman. akşam Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:30

İLGİLİ HABERLER