Medya
  • 29.3.2003 11:00

SERDAR TURGUT KENDİSİNİ ELEŞTİRENLERE CEVAP VERDİ...

Ad vermeden eleştirmek Benim başıma sık gelen bir olaydan söz etmek istiyorum. Diyelim ki ben bir konuda tavır almışım. Veya bir başka yazarı ad vererek açıkça eleştirmişim. Veya birisiyle alay etmişim. Karşı taraf buna karşı tavır alırken hemen her durumda ad vermeden geri salvosunu yapıyor. Yazıda kızıyor üfürüyor, imalarda bulunuyor ama kime kızdığını açıkça yazmıyor. Geçenlerde Yeni Şafak Gazetesi'nde yazan Kürşat Bumin bunun uç bir örneğini verdi. Bir yazımı hiç beğenmemiş, yazıdan kapsamlı alıntıları tırnak içinde vererek eleştirilerini yapıyor ama yazının nereden alındığı, kimin olduğu yolunda hiçbir ipucu yok. Yazısının neredeyse yarısı benim yazımdan alıntı, alıntının nereden yapıldığı belli değil. * * * Bunun nedenleri üzerinde düşünmek de gerekir belki. Psikolojik bir tepki mi var bunu yapan insanlarda? Yoksa başka nedenler mi bilemiyorum... Aslında bu çok önemli de değil. Burada asıl önemli olan nokta bu şekilde davranan yazarların kendi okuyucularına karşı saygısızlık yapıyor olmalarıdır. Okuyucu başka gazeteyi okumak zorunda değil. Beni de okumak zorunda değil. Herkes internet kullanıcısı da değil diğer yazarlardan gazete satın almadan haberdar olsun... Dolayısıyla bir yazar bir gün bir şeylere cevap verdiğinde, birisine kızdığında, neye kızdığını anlatırken kime ve hangi laflarından dolayı kızdığını açıklamak zorundadır. İstemese de bunu yapmalıdır, çünkü okuyucu bu çeşit muammaları çözmek zorunda değildir. * * * Burada temelde sorun şu. Birçok köşe yazarı yazılarını okuyucu için değil diğer köşe yazarları ve gazeteciler için yazıyorlar. İma yoluyla yapılan eleştirileri, kavgaları gazetecilerden başka kimsenin anında çıkarması ve anlaması çok zor. (İstisna okuyucular var tabii ama burada da istisnalar kuralı bozmaz) Bu tür yazılar kısıtlı bir dünyada tüketilen, kendi kısıtlı atıf çevrelerinde aferin alan, gece gidilen meyhanelerde, barlarda gazeteciler arası sohbet ve neşelenme konusu olmaktan öteye geçemeyen yazılardır. Tek faydaları budur ve aslında bu da önemli bir kamu hizmetidir, çünkü temelde stresli bir iş yapmakta olan gazetecilerin de bir şekilde streslerini atmaları, neşelenmeleri gerekmektedir. Ama eğer okuyucuya da ne demek istediğimizi anlatmak gibi bir amacımız olduğunda demek istediğimizi üstü kapalı değil açıkça söylemek basit mantık gereğidir. * * * Bu kurala ben uyuyorum. Bugüne kadar kime ne diyeceksem adını vererek ve son derece net bir şekilde kime neden ne dediğimi açıklayarak yazı yazdım. Okuyucu benim dediğime katılmak zorunda değil ve eleştirdiğim yazıyı isterse gidip okuma ve geri dönüp benim yanlış olduğumu söyleme hakkı da okuyucunun kalmalı. Ben de kolayca sadece gazetecilerin anlayacağı türde imalarda bulunup, laf cambazı yazılar yazabilirim gayet tabii ki. Ama ben meslektaşlarıma mektup yazmıyorum. Mektup yazacaksam da yazarım o da orada biter. Ben kural olarak bana eleştirisini ad vermeden yapan insanlara cevap vermiyorum. Çünkü o zaman işler okuyucu açısından daha da karışacak diye düşünüyorum. Bakın bir Deniz Gökçe ile çok uzun süren bir tartışmaya girdik zamanında. O da net olarak ne diyecekse dedi. Ben de lafımı sakınmadım. O tartışmada hiçbir gün kırılmadım (bebeğimle ilgili bir küçük yanlışı dışında kırılmadım buna yanlış diyorum çünkü yakışmıyordu) çünkü tartışma zevkliydi de. Bunun sonucunda okuyucunun büyük kazanımları oldu diye düşünüyorum. Çünkü birbirimize laf söylerken bir yandan da Türkiye açısından son derece önemli olan konuları da gündeme getirmiştik Polemik böyle olduğu zaman güzeldir, kışkırtıcıdır, insanın beynini açıcıdır. İmalarla yapılan eleştiriler ise özür dileyerek söylemeliyim ki hem korkaklıktır hem de meslektaş mektubundan başka bir kıymeti yoktur. * * * Şu da var. Beni adımı vermeden eleştirenler acaba okuyucuların hepsinin ayrıca beni mutlaka okumakta olduğunu mu düşünerek böyle davranıyorlar acaba? Olabilir de yani, haklı olabilirler ama olsun yine de birkaç kişi de vardır beni okumayan, değil mi ama! (Serdar Turgut/ Akşam) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:41

İLGİLİ HABERLER