SERDAR TURGUT, ÖZKÖK'Ü ELEŞTİREN YAZILARINI ''PAS'' GEÇEN SİTELERİ TOPA TUTTU
Akşam yazarı Serdar Turgut, Ertuğrul Özkök'le ilgili yazdığı eleştiri yazısının İnternet sitelerinde yer almamasından dolayı İnternetin bağımsız olup olmadığını sorgulamaya başladı. İşte Turgut'un internet sitelerinin bağımsızlığını sorguladığı ve internet sitelerinde yer almayan Ertuğrul Özkök'e ilgili eleştiri yazıları.
İşte Serdar Turgut'un internet sitelerinde yer almayan dünkü yazısı.
Ertuğrul'u takdir etmemek mümkün değil
Dikkatli okuyucuların gözünden kaçmamıştır, benim içinde bulunduğum şirketler grubu kendi geleceği ile ilgili ne zaman bir karar almaya çalışsa, Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök işe dışarıdan müdahale etmek için elinden geleni yapmaya başlıyor.
Hangi kritik konuda karar alınacaksa, sonunda yüzlerce, binlerce Türk vatandaşının iş yaşamını, geleceğini ilgilendirecek adım atılmak isteniyorsa Özkök, buna görünürde son derece samimi olduğu izlenimi vermeyi her zaman olduğu gibi başardığı ilkelerle köşe yazıları yazıyor.
Aslında yaptığı işin görüntüsünün öyle pek de iyi olmadığının gayet tabii ki kendisi de farkında olmalı, çünkü dünkü 'acil müdahaleci' yazısına 'Bu yazıyı okurken, 'Bana ne, onların meselesi' diyebilirsiniz. Hiç de öyle demeyin' diye başlamış.
Öyle ya sana ne sen kendi işine bak diyebilirsiniz çoğunluğunuz ama bu doğru olmaz.
Çünkü hepimizin bildiği gibi kendisinin içinde çalıştığı şirket grubunun çok büyük hesapları, çok büyük çıkarları mevcut ve başkası bu hesaplara uymayan bir adım atmaya, var olmaya, kendi çalışanları ve sonuçta Türkiye için iyi bir şey yapmaya çalıştığı zaman Ertuğrul'un işe dışarıdan müdahil olmama şansı hiç yok...
* * *
Bazen düşünüyorum da bu ülkede ve hatta dünyada en şanslı şirket Doğan Grubu olmalı.
Çünkü Özkök gibi bir çalışanı bu dünyada kolay bulabilmek mümkün değil.
Bunu gerçekten, çok samimi olarak söylüyorum, espri filan yapmıyorum.
Onun gibi kendisini bütün kalbiyle, vicdanıyla, fiziğiyle bir şirkete adamış olarak yaşamayı kabul edebilecek bu dünyada başka ikinci bir insan bulabilmek bence mümkün değil.
Dahası çok da yetenekli olduğu için başka şirketlerin işine dışardan müdahalesini onun kadar objektif görünümlü hale getirmeyi başka bir insan da başaramaz, bunu da samimi söylüyorum.
Doğan Grubu ona ne kadar teşekkür etse azdır ve bu da espri olsun diye söylediğim bir şey değil.
* * *
Peki ama biz okuyucuların Özkök'ün bu başka şirketlerin işlerine müdahaleci tavrının samimi ilkelerden kaynaklandığına inanmamız mümkün mü?
Değil tabii ve bunun nedeni de Özkök'ün kendisi.
Biliyorsunuz kendisi hem gazeteci hem de büyük bir iş adamı.
Kendisini öyle tanımladı, gazeteci kalmak onu kesmedi, bir de iş adamı olmak için elinden geleni yaptı ve sonunda da onun bu ısrarı karşısında herkes pes etti ve o da muradına erdi!.
TÜSİAD'a üye bile oldu.
Ama bakın, işte kendi tanımladığı kişiliğin kendisine zarar vereceği gün de gelip çattı işte.
Detaylarını gerçekten bilmiyorum ama bizim patron geleceğe yönelik bazı planlar yapmış, bazı adımlar atmaya çalışıyor, genelde makul gözüken ve detaylarını bildiğim takdirde daha da bilimsel olarak destekleyeceğimden emin olduğum bir gelişme yaratmak istiyor.
Peki ama iş adamı Ertuğrul Özkök'ün bu konuda tuhaf göründüğünü kendisinin de bildiği müdahalesinin kendi iş yaşamı, iş planları, geleceğe yönelik yatırım kararlarıyla hiçbir bağlantısı olmadığını söylemek mümkün mü?
Bir insan iş adamıysa hatta üye olduğu kuruluşa bakılırsa 'Büyük patron'sa o zaman bir iş konusunda aldığı tavrın objektif ilkelerle filan değil de sadece kendi iş kararlarıyla, çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu düşünmekten daha doğal bir şey olabilir mi?
Olamaz tabii ki ve sırf bu nedenle iş adamı Özkök'ün başka iş adamlarının işleriyle ilgili yazılarının sıfır anlamı vardır.
* * *
Konu üzerinde fazla laf etmeye gerek yok, sonuçta bugün gazeteleri çıkaranlar halkın uzun yıllardır yaşananlardan sonra gerçekleri artık kesin olarak gördüklerinin farkında değiller.
Özkök'ün bu tür 'iş yazıları' birçok insanda yakın geçmişte yaşananların hatıralarının canlanmasına yol açıyor ve en azından benim çevremde bu tür yazılar mideler kabararak okunuyor.
Son olarak sizin bu yazıdan yola çıkarak haklı bir şekilde sorabileceğiniz bir soruya açıklık getirmeye çalışarak yazımı bitireyim.
'Detaylarını bileydim daha da bilimsel olarak destekleyeceğime emin olduğum gelişme' dedim ya bunu böyle olacağına nasıl da emin olduğumu sorabilirsiniz bana.
Kendi şirketimin yöneticileriyle yaptığım konuşmalardan edindiğim bir izlenim sanmayın bunu. Onlarla konuşmadım bu meseleyi.
Bu konudaki bilgim gazeteci Metin Münir'in birkaç ay önce yazmış olduğu, her zaman olduğu gibi kendisinin son derece objektif araştırarak yazdığı birkaç yazıya dayanıyor.
O yazılarda Münir, Turkcell ile Digitürk arasında varılmasına çalışılan anlaşmanın gelecek açısından nasıl da olumlu gelişmelere yol açabileceğini anlatıyordu.
Ve onun dedikleri Özkök'ün dedikleriyle yüzde 100 ters şeylerdi.
Bu konuda iş adamının mı yoksa gerçek gazetecinin mi dediği arasında seçim yapacaksam ben gazetecinin yanında yer alırım, bu da bilinsin.
Usta yazarın Özkök'le ilgili yazısını görmezden gelen internet sitelerini eleştiren bugünkü yazısı
Internet siteleri tam bağımsız mı?
'Internet' ortamı denilince benim aklıma ilk gelen şey 'özgürlük'tür.
Yazılı medyada ve televizyonda haklı olarak birçok kurumsal ve yasal düzenleme var.
Internet ortamı ise diğer medyaya göre çok genç olduğundan ve bir de o ortamın teknolojisinin özellikleri nedeniyle kurumsal ve yasal düzenlemeler kolay yapılamıyor.
Birçok insan bundan rahatsız.
Ben değilim çünkü fikir özgürlüğünün olabildiğince geniş tutulmasına yol açacak her gelişme benden destek görür.
Bazı Internet sitelerinde arada bir hedef haline gelsem de bu tavrımda bir değişiklik olmaz.
Nasıl ki bana yazı yoluyla yapılan hiçbir eleştiriye mahkeme yoluyla tavır almayı ilke olarak ret etmişsem, sırf bana yönelik sert eleştiri yapıyor diye Internet ortamındaki özgürlüğü sorgulamayı da ret ederim.
* * *
Türkçe Internet sitelerinde çok ciddi bir medya eleştirisi yoğunluğu var.
Birçok site sadece bu konuya odaklanmış durumda.
Diğerleri ise daha geniş bir yelpazede haber verseler de medya eleştirileri, dedikoduları onlarda da hayli önemli bir unsur olarak ön plana çıkıyor
Medya hakkında dedikoduların en heyecanlı okuyucuları biz gazeteciler de olsak bu tür haberlerin genelde çok ilgi gördüğünü herkes biliyor.
Bu da çok normal gayet tabii ki çünkü yazılarıyla, görüntüleriyle sürekli halkın önünde olan insanların aralarında yaşananların, başlarına gelenlerin, yaşananların perde arkalarının ilgi görmesinden daha doğal bir şey yok.
* * *
Ben bu medya dedikodusu veren siteleri son derece düzenli bir şekilde okuyorum.
Bunlardan bazıları gerçekten habercilik yapıyor.
Bazıları ise dürüstlükten ne yazık ki gittikçe uzaklaşmaya başladılar çünkü haber seçiminde bulundukları ortama katiyen uymayan bir oto sansür uygulamaya başladılar.
Ne demek istediğime hemen bir örnek vereyim.
Dün bu köşede Ertuğrul Özkök'ü eleştiren bir yazı yazdım.
Şimdi, hangi görüşten olursanız olun bu yazının içeriği olabilecek her türlü kritere göre bir medya dedikodusu malzemesidir.
Yanlışsam birisi de çıkıp neden yanlış olduğumu gerekçeleriyle söylesin lütfen.
Yanlış anlamayın beni, o yazıda yazdıklarıma katılınıp katılınmaması meselesi değil burada söz ettiğim.
Orada dediğim her şeye kızabilirsiniz hatta o yazı nedeniyle beni yerden yere de vurabilirsiniz ama yazıyı yazılmamış farz etmek bir medya dedikodusu sitesinin işi değildir.
Eğer o yazıyı siz 'Malzeme ' kabul etmiyorsanız o zaman bizlerin de sizin 'özgürlüğünüz' konusunda ciddi şüphelere düşmeye hakkımız gayet tabii ki var.
Burada editoryal bir tercih söz konusu olamaz, çünkü gazetecilerle ilgili her türlü gelişme haber diye kabul edilip sitelere alınırken bu yazının alınmama kararı verilmesinin bir mantıki açıklaması olamaz.
* * *
Bu konuyu aslında uzun zamandır yazacaktım ama yanlış anlama olur diye meseleye girmiyordum.
Yani 'şuna bak yazısı alınmamış diye şikayet ediyor' diyenler olacaktır, bunu tahmin ediyorum.
Kabul edersiniz ki benim okuyucuya ulaşamama diye bir sorunum yok.
Bazı siteler neden böyle yaptı, yapmadı diye düşünürken kişisel bir meselemin de bulunmadığını bilmenizi isterim.
Ancak şu son olay da çarpıcı olarak da gösterdi ki bazı siteler bağımsız değiller, bir şekilde bağlanmışlar.
Bu nasıl oldu, neden oldu benim az çok fikrim var da bunlara şimdi girmeye gerek yok.
Ancak şunu da bilmelidirler ki ortada kendilerine göre bir haber dururken bunu oto sansüre ister gönüllü ister zorlanarak tabi tutmaları, sonunda o sitelerin sonunu getirecektir.
Özgürlük ortamları bu şekilde davranışları kaldırmaz, benden söylemesi.
Haberleri, gelişmeleri dürüst olarak vermeye devam eden siteler ise sonunda önde kalıp, başarılı olacaklardır, bundan da kimsenin şüphesi olmasın.
( Ha, bu arada eleştirmiş olduğum yazısında Özkök'ün ayak oyunu diye anlattığı olayın tamamen yasalara dayalı bir resmi işlem olduğu dün işin en yetkili ağzı tarafından açıklandı. Herhalde bugün Özkök bu 'yanlışını' düzeltme yoluna gidecektir. Gidecektir değil mi?)
Serdar Turgut
Akşam
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:17