Medya
  • 23.2.2004 08:42

SERDAR TURGUT, 'TÜRK BASINININ WATERGATE SKANDALI'NI YAZDI...

SERDAR TURGUT/AKŞAM Pes doğrusu Aslında ben bir soruyu yanlış formüle ettim bunu kabul ediyorum. KKTC yetkilileri beni uyarmışlardı zaten dün de Umur Talu Sabah'taki yazısında meseleye o açıdan da baktı. Ben KKTC pasaportu verilenlerden bir bölümünün ileride Kıbrıs pasaportu alma beklentisi içinde olabilecekleri kuşkusunun doğmasının son derece meşru olduğunu yazmıştım. Ama meselenin bir başka boyutu da var. Bu pasaportları ağırlıklı olarak dağıtanlar aslında Kıbrıs'ta bir çözüme sıcak bakan insanlar değil, dolayısıyla çözüm aleyhine mücadelelerinde yandaş olacaklarına inandıklarına da pasaport vermiş olma ihtimalleri büyük. Düşünebiliyor musunuz durumu, şu anda kimse böyle bir şey yoktur, bunlar olmamıştır demiyor. İşin utanç verici yanı da bizim meslektaşların hemen hepsi de ne olup bittiğini biliyorlar. Ancak kimse bu konuda konuşmak istemiyor. Mafya üyelerinin suç ortaklığı üzerine kurulan sessiz durma tavrını sergiliyorlar. Basın Konseyi'nden, sendikalardan bir ses yok. Saklanıyorlar, işi unutturmaya çalıyorlar. Talepleri yok bu konuda. Anladığım kadarıyla bu gazetecilerin okuyucularından da gelen bir talep yok ortada çünkü talep olsaydı onlar da sessiz durup işi unutturmaya çalışmazlardı. Ne kadar utanç verici, ne kadar iğrenç bir durum bu böyle yahu! Böyle bir şey yaşayacağımı, bu meslekte bunca yaşadığım rezillikten, ahlaksızlıktan sonra yeni bir şeyin daha sonunda bana pes be dedirtebileceğini hiç düşünmezdim. Ama tabii çürüme bir yerde başladıktan sonra işin nerede duracağı belli olmazdı, bunu unutmuşum ben. Size bir şey söyleyeyim mi sevgili okurlar ben sizin yerinizde olsam bu iş açığa çıkıncaya kadar bizim basında okuduğunuz tek bir yoruma, tek bir habere bile güvenmezdim. Başkaları söz konusu olduğunda elini hiç tutmayan, aklına geleni söyleyen, özel yaşamları da didik eden insanların kendilerini direkt olarak alakadar eden bir konuda bir anda suç ortaklığı psikolojisi içinde suskunluğa geçip, deve kuşu gibi başlarını kuma gömüp saklanmaya çalışmaları medyamızın büyük bir skandalıdır. Bir de çıkıp her gün yalanlar yazıyorlar yok Türkiye Avrupalı olacakmış, yok Türkiye ne kadar gelişmiş, falan filan diye. Bu tür bir iş Avrupa'nın en geri ülkesinde yaşansaydı Avrupa birbirine girerdi, büyük bir medya skandalı, bırakın medyayı bir siyasi skandal patlardı. Bizde ise büyük bir utanmazlık içinde elbirliği ile gerçek saklanıyor. Bu zavallı görünümüyle bizim medya Avrupa Birliği'ne Türkiye'nin girememesi için en büyük nedeni oluşturacak, bunun da farkında değiller. Gerçekleri saklamakta kendileri açısından da haklılar, çünkü KKTC yetkililerinin ilettikleri mesajlardan anlaşıldığı üzere işin boyutu hayli yaygın ve benim hayal ettiğimin çok ötesine giden boyutları, bağlantıları var. Bu Türk basınının Watergate skandalıdır ama artık ben bu konuyu burada keseceğim. Utanmanın pek de kalmadığını üzülerek gördüğüm bir ortamda bu konuda yazıp, gerçeğe ulaşmaya çalışmakta bir neden yok. Ama bir gün bu gerçek nasıl olsa ortaya çıkacak ve inşallah da bu gerçekleri Rumlar açıklayacak. İnşallah diyorum çünkü o zaman da bana bu gerçeği gizleyip de Rumlar'a fırsat çıkaracak, bizleri rezil edecek olanların suratına tükürme fırsatı çıkacak. Gerçi o zaman da pişkinlikle ne güzel yağmur yağıyor derler ya... Laflarım çok genel oldu bunun farkındayım. Sanki her meslektaşı aynı kefeye koyuyormuşum gibi bir manzara çıkıyor bunun da farkındayım. Ama bu böyle değil. Böyle düşünmüyorum, dahası Umur Talu'nun da dediği gibi cebine her pasaportu koyanın da satılmış filan da olacağını, düşüncelerini bir pasaporta bağlamış olduğunu da düşünmüyorum. Pasaportu hangi nedenle alırsa alsın sonunda ne diyecekse hiçbir şeyden korkmadan diyeceğini diyecek düzeyde insanların da olduğunu biliyorum Bu arada AKŞAM gazetesi meseleyi manşetine çekerek üstüne düşeni de yaptı, diğer gazeteler gibi korkmadı bu işten, bu da açık. Ancak bu meseledeki gerçekler net olarak ortaya çıkmadıkça hepimiz töhmet altında kalacağız, bu kaçınılmaz... KKTC ikinci vatandaşlığı olan gazeteciler ortaya çıkmadıkça hepimiz zanlı kalacağız, haberiniz olsun. Böyle bir meselede gazetecilerden şeffaf olmalarını beklemek dünyanın en meşru hakkıdır, her ülkede bu talep doğru kabul görür. Umarım medyanın suskunluğu Türkiye'yi utandıracak bir boyuta ulaşmaz. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:41

İLGİLİ HABERLER