Medya
  • 1.9.2005 11:00

SERDAR TURGUT''TAN İLGİNÇ ANALİZ: İLLEGAL İŞLER KÜRTLERİN ELİNE GEÇMEYE BAŞLADI...

SERDAR TURGUT-AKŞAM TÜRKİYE''DEKİ TEHLİKENİN BOYUTLARINI ANLAYABİLMEK İÇİN TEORİK ÇERÇEVE KURMA GİRİŞİMİ Bugün Türkiye''de son derece tehlikeli olan bir söylem hakim. Gün geçmiyor ki gizli bağlantıları bilme konumunda olan bir insan o tehlikeli söylemle karşımıza çıkmasın. Örneğin son olarak Yaşar Büyükanıt, Türkiye''nin Filistin''e dönüştürülmek istendiğini söyledi. Ondan önce de Bülent Ecevit ''Korkarım Türkiye''yi bölecekler'' diye demeç verdi. Bunlar açık ve net ifade edilen kaygılar. Bunlar dışında kiminle konuşursanız konuşun; Türkiye üzerinde ciddi bir oyunun oynanmakta olduğunu ifade ediyor. Bu konudaki analizler değişebiliyor ama ortak gelinen nokta, bu gidişatın iyi olmadığı yolunda, bunda herkes hemfikir. İktidar sahipleri Türkiye''nin bölüneceği kaygısını açıklıkla ifade edemiyorlar ama onlarda da bir sinirlilik, bir büyük tedirginlik var. Adını koyamadıkları bir tehlikeyi bekler gibiler. Sıradan vatandaşın da paylaştığı bu tedirginliğin, bu tehlike beklentisinin kaynağı nedir, bunu ve Türkiye''nin bugün geldiği noktadaki durumunu anlamak için teorik bir çerçeveye ihtiyacımız var. Bu yazım bu teorik çerçeveyi düşünme sürecinde bir adımdır, bu bir ilk adımdır, devamını getirmeye çalışacağım. Türkiye nasıl olur da bir büyük çatışma ve de bölünme korkusuna düşürülmüş olabilir, bunun kaynağı nedir? Bunu anlamaya adım atabilmemiz için olayların bir altyapısını kurmaya çalışmalıyız. AKP temelde sisteme karşı bir parti olduğu halde iktidara geldi ve sistemi içinden değiştirmek için harekete geçti. Bunun en önemli ögesi ekonomik yapıdaki güç dengelerini değiştirmekti. AKP, ekonomideki güç yapısını geçmişten gelen güçlü sermaye gruplarının elinden alıp kendisinden yana olarak gördüğü yeni sermaye gruplarına aktarmak için harekete geçti. Bu şekilde davranmanın her ülkede iktidarın hakkı olabileceğini söyleyebiliriz, ancak Türkiye''de sistem hassas dengeler üzerine kurulmuş olduğundan sermaye transferi dönemi çok sancılı geçti ve ciddi sarsıntılar oldu, boşluklar doğdu. Bu gibi durumlarda, elinde kaynağı belirsiz sermaye gücünü bulunduran güçler de harekete geçer ve doğan boşluktan sisteme sızmalar başlar. Ve sonuçta değişim sürecini başlatan iktidarın da kontrolu dışında gelişmeler yaşanır, farklı, beklenmedik yönlere gidişler olur. Türkiye''de de bu yaşanmıştır. Sermaye transferindeki sarsıntı sonucunda yeni sermaye gücü olarak ortaya çıkan dinciler değil, Kürt sermayesi olmuş, buna paralel olarak bazı illegal işlerin yapılması da sistem kontrolu dışına çıkmış ve Kürtlerin eline geçmeye başlamıştır. Birçok şehirden gelmeye başlayan ''Kürt mafyası güçleniyor'' haberlerinin temelinde bu yatmaktadır. Evet şu dönemde legal sermaye hareketlerinde de Kürtler güçlenmekte ve illegal sermaye hareketlerinde de güçlenmeye başlayan onlardır. Bu durum tabii ki toplumda çatışmaların yaşanması için gerekli altyapıyı hazırlamıştır. Üstyapıdaki (Siyasi düzlem) gelişmeler terörün siyasi bağlantılarıyla giderek hareketlenmesi ve bu siyasi bağlantıyı derinleştirme çabaları altyapıdaki son gelişmeleri temel almakta, ona dayanmaktadır. Sonunda gelinen noktada Türkiye şu anda son derece hassas ve her an bozulabilecek dengeler içindedir. Türkiye üzerinde planları, stratejileri bulunan dış güçler bu hassas dengeyi manipüle ederek istediklerini elde edebilecek gibi. Bu olan bitene ne yazık ki hükümet fazla müdahale edememektedir, çünkü onların başlattığı bir süreç (sermaye transferi) istenilen, amaçlanandan tamamen farklı yönlere doğru gelişmiş ve hükümet bu aralar başlatılan zemin kaymasına müdahale edebilecek durumdan çıkmıştır. Kendi içindeki Kürt lobisinin de gücünden çekinen hükümetin bu çaresizliği doğal olarak devlette önemli bir güçsüzlüğe yol açmaktadır. Bu durumdan doğan otorite boşluğunu doldurmak isteyen güçlerin çıkışları ise geçmiş dönemlerdeki gibi istenilen sonucu vermemektedir. Çünkü yine hükümetin girmiş olduğu Avrupa Birliği süreci farklı yönetim modellerinin aranmasını engellemektedir. Özet olarak, Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde ilk kez bu kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmıştır. Türkiye Devleti ile hesaplaşmaya girenler, neyi nasıl yapacaklarını çok iyi biliyor görünmektedirler ama etkin savunma içinde olması gereken güçlerin ya kafası karışıktır ya da panik içindedirler. Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerimizin ilk kez bu kadar bozuk olması da Türk Devleti''ni fevkalade savunmasız bırakmaktadır. Peki ama bu kıskaçtan çıkış yolu acaba yok mu? Olmaz mı tabii ki vardır, ama bunu bulacak olanlar da ne yazık ki işbirliği içinde çalışıyor gözükmemektedirler. Yani sistemdeki dağınıklık aynen devlet kademelerine de yansımış durumdadır. Umudumuz ve beklentimiz toparlanma sürecine girilmesidir. Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:13

İLGİLİ HABERLER