Gündem
  • 29.3.2012 16:54

Sinagog saldırısında ölen polisin eşinin gözyaşları

Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman, ''Terör din, dil, ırk ayırt etmiyor. Neticede terör bir dehşet dalgası yaratıyor ve tedirginlik yıllar geçse de devam ediyor'' dedi.
      TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan Terör Alt Komisyonu, AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı başkanlığında toplandı.
      Komisyon, 2003 yılında İstanbul'daki terör saldırılarında hayatını kaybeden polis ve güvenlik görevlilerinin eşleri ile Türk Musevi Cemaati yetkililerini dinledi.
      Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman ile Başkan Vekili İshak İbrahimzadeh, komisyon üyelerine, 2003 yılında İstanbul'daki sinagoglara yapılan saldırılar sonrasında Musevi cemaatinin yaşadığı travmayı anlattı.
      Sami Herman, Türkiye'de sinagoglara ve Musevi vatandaşlara yönelik örgütlü ve kapsamlı terör saldırılarının 1986 yılında başladığını belirterek, bu tarihlerden itibaren sinagonlarda güvenlik tedbirleri almaya başladıklarını söyledi. Herman, ''Terör aslında din, dil, ırk ayırt etmiyor. Neticede terör bir dehşet dalgası yaratıyor. Bu tedirginlik yıllar geçse de devam ediyor. Bugün dahi, üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen bu mekanlara (sinagoglar) gitmek istemeyen insanların hislerini duyuyor ve anlamaya çalışıyoruz'' şeklinde konuştu.
      Terör saldırılarının sadece kurbanlar ve yakınları bakımından değil, toplumun çok daha geniş bir kesiminde telafisi mümkün olmayan yaralar açtığına dikkati çeken Herman, sinagoglara yapılan saldırılar sonrasında Türkiye'nin kenetlenildiğini ve Türk Musevi Cemaati'nin bunu hissettiğini söyledi.
      Herman ayrıca, başta Başbakan ve bakanlar olmak üzere hükümetin ve devlet kurumlarının ilgisini sürekli yanlarında gördüklerini vurguladı.
      Olay sonrasında ilk kez bir Başbakan'ın sinagoglarını ziyaret ettiğine de dikkati çeken Herman, olayda hayatını kaybedenlere devletin maddi ve manevi desteğinin olduğunu, sinagoglarının da devlet tarafından restore edildiğini anlattı. Herman, ''Başbakanımız bize ciddi olarak sahip çıkmıştır'' dedi.
      ''Sözler aslında masum değildir. Sözlerin tehlikeli olduğunu kavramamız gerekiyor'' diyen Herman, nefret suçlarıyla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı. Herman, ''Temerküz kampları tuğlalarla inşa edilmedi'' sözünü hatırlattı.
     
     -''İbadet mekanlarımıza suçluluk psikolojisiyle giriyoruz''-
    
     Türk Musevi Cemaati Başkan Vekili İshak İbrahimzadeh de 1986'da sinagoglara yönelik terör saldırılarından sonra ibadet mekanlarına girerken bir tedirginlik yaşandığını kaydederek, ''1986'daki ilk saldırıdan sonra, 26 senedir mekanlarımıza girerken sanki bir suçluluk psikolojisiyle; güvenlikli çift kapılardan geçerek giriyoruz. Bu şekilde bir güvenlik tedbiri uygulamak zorunda kalarak, çocuklarımızın bilinçaltına korkuyu enjekte ediyoruz'' dedi.
      2003 yılındaki saldırılardan sonra bazı devlet birimlerinin sinagoglarda çift kapı sistemi gibi güvenlik tedbiri sayılan önlemlerin alınmamış olduğu gerekçesiyle kurumsal olarak cemaati de hatalı bulduğunu öne süren İbrahimzadeh, ''Bilirkişilere burasının tıpkı cami gibi bir ibadethane olduğunu hatırlattık. Dolayısıyla bilirkişilere, bir ibadet alanını bu şekilde korumanın işin doğasına aykırı olduğunu anlatmaya çalıştık'' diye konuştu. İbrahimzadeh, ''hayır olarak topladıkları paralardan bu kurumları ve cemaatlerini korumak için harcama yapmanın üzüntü verici olduğunu'' dile getirdi.
      İbrahimzadeh, saldırılar sonrasında devleti yanlarında hissettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
      ''O gün Sayın Başbakanımız acımızı paylaştı. Başbakanımızın gözündeki acıyı kendimizinkinden daha fazla gördük. Terörün kökü, karşımızdakini ötekileştirmekten başlıyor ve iş sonunda gelip terörün içinde kendini ifade ediyor.''
     
     -Şehit polis eşinin gözyaşları-
    
     Sinagoglara yapılan saldırılar sırasında hayatını kaybeden şehit polis memuru Hüseyin Apaydın'ın eşi Güler Apaydın'ın gözyaşları içinde, ''Ben eşimi kaybettim. O saldırıda eşim paramparça oldu. Ne olduğu anlayamadık. Bayramlar geliyor, çocuklarımın boynu bükük. Kimsenin bize bu acıyı yaşatmaya hakkı yok. Şehit cenazelerinde çocuklar tabutların başına koşuyor. Tıpkı kuzuların koyunları aradığı gibi babalarını arıyorlar'' şeklinde konuştu. Bunun üzerine bazı komisyon üyesi milletvekilleri de gözyaşlarını tutamadı.
      Apaydın, devletin kendilerine sahip çıktığını ve maddi bir sorun yaşamadıklarını belirtirken, manevi olarak her zaman desteğe ihtiyaçları olduğunu vurguladı.
      Saldırıda bulunulan sinagogda güvenlik görevlisi olan eşi Serkan Balcı'yı kaybeden Selma Balcı da dini veya başka kutsal kurumlara sığınarak bu tür saldırıları tertipleyenlere verilecek cezaların yetmeyeceğini söyledi.
     
     -''Türkiye olarak biz sizden özür diliyoruz''-
    
     AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, Türk Musevi Cemaati yetkililerine hitaben, ''Türkiye olarak biz sizden özür dileriz. Sizi koruyamadık. Size bakacak ne kadar yüzümüz var, bilemiyorum. Sizi ötekileştirdiğimizi biliyoruz. Hepimiz farklılıklarımızla biziz. Lütfen, 'camiamız' demeye devam edin. Ben Türkiye'nin bir milletvekili olarak sizden özür diliyorum'' diye konuştu.
      MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu da ''Musevilerin Osmanlı dönemindeki hizmetlerinin unutulmayacağını'' belirterek, ''İspanya'dan sürgün gelen Muvesilerin o dönemde İstanbul'da Türkler'den daha fazla hizmetlerinin olduğu'' görüşünü dile getirdi.
 

 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 19:13

İLGİLİ HABERLER