Gündem
  • 6.4.2006 02:43

'SİYASİ ETİK KANUN TASLAĞI'NI NEDEN AKP GRUP BAŞKANVEKİLİ ERGİN SUNDU?

ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:

Kürsüdeki isme dikkat


ÖNCE şunu açıklayayım:Adalet Bakanlığı’nca hazırlanan ve dün açıklanan Siyasi Etik Kanun Taslağı’nı, bazı eksikliklerine rağmen olumlu bir girişim olarak görüyorum.

Sadece görmüyorum, aynı zamanda desteklediğimi de ilan ediyorum.

Ama bu yazıya negatif bir açıdan başlayacağım.

Şunu merak ediyorum:

Böyle bir taslağı sunmak üzere AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin’i kürsüye çıkarmaya kim karar verdi?

Kendi mi istedi?

Başbakan mı talimat verdi?

Dün bu sorunun cevabını öğrenemedim.

* * *

Böyle güzel bir girişimi, bu negatif sorularla gölgelemeyi katiyen istemiyorum.

Ama AKP’nin sembolik görüntülere verdiği önemi bildiğim için, ister istemez bu tablonun arkasında da bazı niyetler arıyorum.

Sizi daha fazla merakta bırakmayayım.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek dün çok önemli bir kanun taslağını açıkladı.

Bunu bizzat kendisi yaptı.

Ama kürsüde yanında AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin oturuyordu.

Ergin kim?

Kamuoyuna "Ali Dibo" olarak yansıyan olayın kahramanlarından biri.

Yani Hatay ilinde, ihalelerin AKP yandaşlarına verildiği iddialarının hedefindeki isim.

Kendi eliyle yazdığı bazı ihale notları, basında fotoğraflarıyla yer almıştı.

Bu iddialarla ilgili tartışma devam ediyor.

* * *

Hatırlayınız, Başbakan Erdoğan ne demişti?

"Ben basının dediğine göre hareket etmem. Ama bunları ihbar kabul edip araştırırım."

Bu araştırma için parti bir müfettiş atamıştı.

Şimdi samimi olalım.

Bu araştırma devam ederken, siyasetin ahlaki davranış biçimlerini belirleyecek bir kanun taslağının sunumu için başka bir grup başkanvekili bulunamaz mıydı?

AKP’nin beş grup başkanvekili var.

Onlardan herhangi biri oraya oturabilirdi.

Şimdi bununla ne denmek isteniyor?

"Biz adamımıza güveniyoruz. Gördüğünüz gibi ona destek verdiğimizi de böyle gösteriyoruz."

Dünkü tablonun yorumu budur.

Hazırlanan taslağın 3’üncü maddesinin "j" fıkrası aynen şöyle:

"Milletvekilleri, kamu kesimiyle hiçbir ihale veya taahhüt ilişkisine giremezler."

Orada öyle yazıyor; benim önümde de Ergin’in kendi eliyle yazdığı not duruyor:

"Şu ihale şu kişiye..."

Bana biraz tuhaf göründü.

Size de öyle gelmiyor mu?

* * *

Tekrar edeyim.

Bu sadece bir ayrıntı.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in son derece iyi niyetle hazırlattığı bu kanun teklifini çok önemsiyorum.

Öteki partilerin de bu taslağı aynı samimiyetle tartışıp, ortak bir anlayışla Meclis’e getirmelerinde büyük yarar var.

Tabii siyasi etik adı taşıyan, yani siyasetçilerin uyması gereken koşulları belirleyen bir kanunda medya mensuplarının ne işi var diye sorabiliriz.

Ya, medyayı bir muhalefet partisi olarak gördükleri için böyle yapıyorlar.

Ya da, bizim de itiraz edeceğimizi ve bu yüzden kanuna karşı çıkacağımızı düşünüyorlar.

Bunun dünyada bir eşi yok.

Ama olsun.

Gizli kapaklı bir şeyimiz yok.

Zaten bütün bilgiler ellerinde mevcut.

Türkiye bütün iyi niyetiyle demokratik ülkeye yaraşır bir siyasi etik kanunu çıkarmalıdır.

Tabii bunu savunmak üzere kürsüye uygun isimleri çıkararak.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 08:44

İLGİLİ HABERLER