Gündem
  • 26.6.2004 10:30

SOL VE FAŞİZM SABETAYCILIKTA NASIL BULUŞTU?...

Sabetayizm konusu Murat Belge/Radikal Alman sosyalistlerinden August Bebel, ''Anti-semitizm'' demişti, ''ahmakların sosyalizmidir''. Onun bunu söylediği dönemde henüz nasyonal-sosyalizm yoktu. Belli ki sosyalimzle servet düşmanlığını (ve başka şeyleri) birbirine karıştıran birileri 'sol'da da gezinip zengin Yahudilere kin kusuyorlardı. Nasyonal-sosyalizm yoktu, ama nasyonalizm ve anti-semitizim vardı. Ahmak sosyalistler de vardı. Yıllar sonra Hitler bu dağınık öğelerden mükemmel bir sentez yaptı. Sentezin öğeleri belli. Sık sık görüldüğü için artık bir 'teşhis' sıkıntısı da yaşanmaması gerekiyor. Ama yaşanıyor. Niye acaba? Son kertede, söz konusu sentezin öğeleri hâlâ var olduğu, hâlâ ayakta durduğu için. Nasreddin Hoca'nın un, yağ ve şekeri orada bekliyor; sorun, 'Ben helva yapmasını bilirim' diyen ve bu konuda elinden iş geldiği izlenimini bırakmayı başaran bir aklıevvelin ortaya çıkmasında. O da zuhur edince, 'sentez', bilmem kaçıncı kere, yeniden gerçekleşiyor. Örneğin Sovyetler Birliği'nde gerçekleşebildi. Hem de birkaç kere. İnsanlığın her zaafından ve insanın her körlüğünden kendine bir avantaj koparmanın ilmini yapan Stalin, bunu taze tuttu ve siyasi rakipleri, Troçki gibi, Yahudi olunca, Rus toplumunun kromozomlarına işlemiş anti-semitizmden yararlanmazlık etmedi. Ama SSCB'de bu Stalin'le sınırlı kalmış bir şey değildir. Şimdi ayrıntısına girmeme imkân yok, ama Brejnev zamanında kendi tanık olduğum çarpıcı bir örneği hâlâ hatırlarım. Anti-semitizm, bütün dünyada yaygın olan 'komplocu siyaset' anlayışına, iyi seçilmiş bir eldiven gibi güzel uyan ve oturan bir yol arkadaşıdır. Hayatın ve tarihin yığınla düzensizliğini, zihninizde kurduğunuz komplonun düzenli, mantıklı, zorunlu parçası haline getirerek, başka türlü anlamlandıramadığınız olaylara müthiş bir 'rasyonalite' temeli sağlamış olursunuz. Her zaman, her yerde, müşterisi de boldur komplo teorilerinin. Bir süreden beri Türkiye'de bir 'sabetayist' komplo deşifre ediliyor. Süreci başlatan Yalçın Küçük. Yukarıda değindiğim anti-semitizm ideologlarına ilişkin bütün nitelemeleri kendinde toplamış bir kişi. Yaklaşımının Yahudileri 'kayıran' bir yanı yok elbette, ama asıl hedefi Yahudi'nin de 'kripto'su, yani kılık ve kimlik değiştirerek Siyonizm'in temel davalarını yürütenler.. yani 'Selanik dönmeleri'! Yalçın Küçük kişiliğinin nasıl bir fenomen olduğu konusuna girmeyelim şimdilik. Ama bunun Türkiye gibi bir ülkede her zaman taraftar bulacak bir kişilik olduğunu söylemekte yarar var. Bu, bir 'varsayım' değil, doğrulanmış bir olgu. Türkiye'de bu düşünceler ve tavırlarla yaşayan ve bunun 'solculuk' olduğuna inanan insanlar hep olmuştur, bugün de vardır. Nitekim bütün bu 'sabetayist' edebiyatı da şimdiden tutmuş durumda. Hepsi aynı derecede ciddiye almıyor olabilir, ama 'Şöyle bir kenarda bulunsun, günü gelir bir işe yarar' anlayışı yaygındır. Bu hisse senedinden de bir miktar alıp değerlenmesini bekleyebilirsiniz. Öteden beri Türkiye sağı 'Komünistler, Yahudiler, Dönmeler, Masonlar' edebiyatı yapıyordu, başlıca malzemesi buydu. Onun için bu tür bir ideolojinin toprağı hazırdı. Ama Türk faşizminin zekâsı bu malı satmakta sınırlı kalıyordu. İhtiyaç duyulan yardım, şimdi 'sol'dan geliyor. Bir çeşit 'sol'la faşizmin buluşmasının ilk örneği değil bu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:27

İLGİLİ HABERLER