
'SON DAKİKA GOLÜNÜN SORUMLULARI' KONUŞTU!..
İlker Yasin, ‘Ben köşe yazarlarına maç anlatmıyorum...’ derken, Hikmet Karaman ‘Fatih Terim gibi maçı yaşıyorum’ diyor.
Türkiye’nin son dört gündür en çok tartıştığı iki yorumcusu, Kelebek’e konuştu.
- Maç bitmeden puan durumunu verdiniz ve ardından Danimarka’nın golü geldi...
Öncelikle herkes neyi dinlediğini iyi tespit etsin. ‘Maçı aldık’ demiyorum ki, ‘Maç bu skorla biterse, Türkiye, puanını 19’a çıkartacak’ diyorum. Dikkat edin ‘Biterse...’ diyorum. Takımımız 2-1 önde giderken maçın bu skorla biteceğine dair arzumu dile getiriyorum. Ben bir yorumcuyum, söylediklerim tarihi ya da matematiksel gerçekler üzerine kurulu değil. Adı üstünde yorum!
- Reyting kaygısıyla tansiyonu çok fazla artırdığınız söyleniyor?
Galatasaray’ın Neuchatel Xamax ve Monaco maçlarını hatırlayın. ‘Ağlamak istiyorum...’ sözlerini hatırlayın. ‘Türkiye’nin en iyi maç yorumcusu İlker Yasin’dir’ sözü, bu maçlardan sonra yapıldı. O zaman hangi duygular içerisinde anlattıysam, şimdi de aynı duygularla maç anlatıyorum.
BEN KLİP ANONSU SUNMUYORUM
- İlker Bey, yorumcu musunuz, yoksa sunucu mu?
İ. Yasin: Futbolda sunucu diye bir şey yoktur. Dünyanın her tarafında bizim yaptığımız işi yapan insanlara ‘Commentator’ (Yorumcu) denir. Ben bir yorumcuyum. Önümde okunması gereken bir haber metni ya da sunulması gereken bir klip anonsu yok! Benim önümde çim saha ve 22 futbolcu var.
- Bir de ‘Eliyle attı, eliyle’ sözüne takıldı insanlar.
Kesinlikle iddia ediyorum ki, Danimarkalı futbolcu eliyle aldı o topu. Ama siz kol yerine ‘El’ dememe takıldıysanız, onu da açıklayım. Elden kastın, bilekten aşağısıysa, tabii ki, eliyle almadı. O pozisyonda ‘Eliyle’ derken ‘Handball’ demek istedim. Yani o pozisyondaki kural hatası futbol literatüründe ‘Handball’ olarak tanımlanır. Zaten daha sonra ‘Koluyla aldı’ da dedim.
- Sizin için ‘Futbol spikerliğini bırakmalı’ yorumları yapılıyor.
Bunun kararını kim verecek? Koskoca iki saatlik yayın için sadece 31 adet mesaj gönderilmiş. Normalde bir haber bülteni ya da diziye 200 şikáyet geliyor. Ayrıca bizim yayınımızı tüm Türkiye izledi. Yani Türk halkı anlatımımdan memnun. Memnun olmayanlar ise müzikten sinemaya, tiyatrodan spora uzmanlık alanı olsun olmasın her şey üzerine yorum yapan birkaç kötü niyetli, kompleksli, kıskanç insanlar. Ben köşe yazarları için değil, halk için maç anlatıyorum.
- Mesleki kıskançlığı biraz açar mısınız?
Dünyanın hiçbir yerinde demin bahsettiğim sebeplerden dolayı eleştiri yapılmaz. Adam, Jorgensen’e, Gravonsen dedim diye, neredeyse beni asacak. Bir canlı yayında hata her zaman olur. Bir canlı yayında belki de dakikada 20 isim söylüyorum.
- Galiba bu ekrandan izlemeye benzemiyor.
Ben bu maça Fatih Terim kadar çalıştım. Danimarka’nın altı maçını izledim.
- Eurosport’taki maç anlatımları stand-up’lar gibi eğlenceli ve keyifli. Niye Türkiye’de maçlar iyi anlatılmıyor?
Çünkü bu medya, insanların yükselmesini, yorum yapmasını istemiyor. Medya sadece şunu istiyor: ‘Ahmet, Mehmet’e topu attı. Ahmet orta yaptı ve gol...’
- Yorumlarınızın pas geçilmesine ne diyorsunuz?
Evet, en derin futbol yorumundan başarıyla çıkıyorum ama tüm bunlar es geçiliyor. Biz maçın başında ‘Orta saha yanlış kuruldu, mutlaka değişiklik yapılmalı’ dedik. Hikmet Karaman golün ne zaman geleceğini doğru tahmin etti. Terim oyun kurgusunu bizim söylediğimiz gibi değiştirdi.
UKRANYA MAÇINDA KİMSE TELEVİZYONU AÇMASIN
- Uğursuzlukla suçlanmanız hakkında ne düşünüyorsunuz.
Bu mantıkla hareket edersek ben de o zaman ‘Ukrayna maçında kimse televizyonu açmasın, maçı kazanalım’ diyebilirim. Bu yorumlara gülüyorum.
- Karaman Bey siz de aynı nedenlerle eleştirildiniz...
H. Karaman: Biz takım çatır çatır futbolunu oynarken, karamsar tablo mu çizmeliydik? Haliyle pozitif duygular içerisindesin ve bu da anlatıma yansıyor: ‘İyi oynuyoruz ama gol yiyebiliriz’ mi diyecektik?
- Savaş Ay’ın ‘İlker Yasin’le, Hikmet Karaman bundan sonra Sabah Şekerleri’ni sunsun’ açıklamasına ne diyeceksiniz?
İ. Yasin: Savaş Ay benim muhatabım değildir.
H. Karaman: Haftalardır bu maça hazırlandım ve yorumlarımın çoğu doğru çıktı. Sadece Türkiye’de değil dünyanın çeşitli bölgelerinden teknik adamlarla iletişim halindeyim.
- ‘Koşan istekli bir oyuncu’, ’Çok koşan bir takım’, ‘Geçen maç bu oyuncu çok koştu...’ Nedir bu koşma takıntınız?
H. Karaman: Futbol bir koşu oyunudur. Bu futbolun ana yasasıdır. Danimarkalı futbolcular sanki sahada çıkış atarcasına ısınıyorlar. Ama bizim Tolga, maça girmesine dakikalar kala daha yeni esneme hareketlerini yapıyordu. Ne oldu? Sonradan oyuna giren Danimarkalı oyuncu, iyi ısındığı için refleks gösterdi ve golü attı.
- Orta saha için ‘Göbeee top atılıyor’ gibi anatomik tabirleriniz var.
H. Karaman: Futbolda sahanın göbeği, ortası, kenarı gibi tabirler olur. Bunlar çok doğal.
- Golü yediğimiz anda ne hissettiniz?
H.Karaman: Yani ben maç böyle biter dedim, tüm Türkiye bu sonuca şartlanmıştı. Her Türk vatandaşı gibi ben de yıkıldım... Türk Milli Takımı’nın o golü yememesi lazımdı.
İ. Yasin: Benim 28 yıllık hayatımda başıma gelen en talihsiz olaydı. Büyük bir şanssızlık, başka hiçbir şey değil. Türkiye belki bu gol yüzünden 2006’ya gidemeyecek.
Fatih Hoca da ben de maçı yaşıyoruz
Karaman Bey, UEFA Kupası’nı almadınız ama vücut diliniz ve konuşma tarzınızla Fatih Terim’e çok benziyorsunuz...
H. Karaman: Ben maçı yaşıyorum, Fatih Hoca da maçı yaşıyor. İkimiz de maçı yaşadığımız için doğal olarak bazı benzerlikler ortaya çıkıyor. Hatta bir maçı ayrı takımlarda karşılıklı yönetmiştik. Ekranda ikimizi yan yana koydular. Hareketlerimiz birbirine çok benziyordu.
- Bir de ikiniz de aşırı derecede terliyorsunuz. Fatih Terim, sizi kesinlikle klonlamış!
H. Karaman: (Gülüyor) Evet, ilginç bir şey ama dediğiniz gibi ben de kulübede çok terlerim. Bu, maçı yaşamakla alakalı bir şey. Yoksa benim Fatih Terim’i taklit etmem gibi bir durum söz konusu değil. Kaldı ki, o stresli ortam içinde neden Fatih Terim gibi davranmayı düşüneyim ki? İlginç bir rastlantı.