Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), dün yürürlüğe giren, ''Portföy Yöneticiliği Faaliyetine ve Bu faaliyette Bulanacak Kurumlara İlişkin Esaslar Tebliği'' ile ilgili olarak, yanlış haber ve yorum yapıldığını bildirdi.
Konuya açıklık getirici bir açıklama yapan SPK, kişilerin kendi fonlarını kurarak, halktan para toplamaları ve portföy yönetim şirketi ortaklarında aranacak nitelikleri, şöyle özetledi:
''SPK'nın 'Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği'nde yatırım fonu kurucusu olabilecek kuruluşlar, bankalar, aracı kurumlar, sigorta şirketleri ve kanunlarında engel bulunmayan emekli ve yardım sandıkları ile 506 Sayılı Kanun'un geçici 20. Maddesi uyarınca kurulmuş olan sandıklar olarak belirlenmiştir.
Bunların arasında ise gerçek kişiler yer almamaktadır. Bu kapsamda, gerçek kişilerin tek başlarına yatırım fonu kurmaları ve halktan para toplamaları mümkün değildir. Bununla birlikte, tebliğ ile portföy yönetim şirketi, sermayelerinin en az yüzde 50'sinin banka, aracı kurum ve hayat sigortası şirketine (mali kurumlar) ait olması şartı kaldırılmıştır. Böylece, mali kuruluşların yanı sıra gerçek kişi ve diğer kurumların da portföy yönetim şirketlerine ortak olabilmesine imkan tanınmıştır.
Ancak, portföy yönetim şirketine ortak olacak kişilerin, kendileri veya sınırsız sorumlu oldukları kuruluşlar hakkında iflas kararı verilmemiş ve konkordato ilan edilmemiş olması gerekiyor.
PORTFÖY YÖNETİCİLERİ İTİBARLI OLACAK
Sermaye Piyasası Mevzuatı, Bankalar Kanunu, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun ile Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Mevzuata aykırılıkları ve/veya taksirli suçlar hariç olmak üzere, affa uğramış olsalar dahi, ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis, yahut zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, inancı kötüye kullanma, istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlarda fesat karıştırma, vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı, hüküm giymemiş olması şartı aranıyor.
Bu arada, faaliyet yetki belgelerinden biri veya birden fazlası kurulca iptal edilmiş, yahut borsa üyeliğinden sürekli olarak çıkarılmış kuruluşlarda, bu müeyyideyi gerektiren olayda sorumluluğu bulunan kişilerin olmaması, diğer şartlar arasında yer alıyor.
Ödeme güçlüğü içinde bulunan bankerlerin işlemleri hakkında 35 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ve eklerine göre, kendileri veya ortağı olduğu kuruluşlar hakkında da tasfiye kararı verilmemiş olması da, şartlar arasında telaffuz ediliyor.
Portföy yöneticilileri, ayrıca, mali güç, itibar ve yeterli tecrübeye sahip olacaklar. Portföy yöneticileri kurucuları ile sermayedeki doğrudan veya dolaylı pay sahipliği, yüzde 10 veya daha fazla olan gerçek veya tüzel kişilerin muaccel ve prim borcu bulunmaması gerekiyor.
DAHA GÜVENLİ BİR SİSTEM
Müşteri varlıklarının yönetiminde güvenliğinin artırılmasına yönelik tedbirlere de açıklamada yer verildi.
Dün yayımlanan tebliğ uyarınca, müşteri varlıklarının kayden ve fiziken portföy yönetim şirketinden ve portföy yönetim şirketinin varlıklarından ve diğer müşterilerin varlıklarından ayrılarak saklanması ve izlenmesi gerektiği hükme bağlandı. Böylelikle, daha güvenli bir sistemin altyapısınun oluşturulduğu ifade edildi.
Ayrıca, portföy varlıklarının usülüne uygun olarak saklandığının, portföy sözleşme hükümleri çerçevesinde yönetildiğinin ve alınan ücret ve komisyonların doğruluğunun tesbiti amacıyla, şirkete haber vermeksizin ve tarihi bağımsız düzenleme kuruluşlarınca belirlenmek üzere, yılda en az bir kez bağımsız denetleme yapılması hükmü getirildi.
Öte yandan, 250 milyar lira sermaye ile kurulan şirketlere portföy saklama kuruluşu (nitelikleri kurulca uygun görülen bankalar) kullanma zorunluluğu getirildi. Bu kuruluşlar, portföy yönetim şirketlerinin bireysel müşterilerine ait, finansal varlıkların saklanması, kayıtların tutulması, varlık ve nakit hareketlerinin idaresi, kontrolü ile tüm işlemlerden sorumlu kuruluşlar olarak belirlendi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:12