
Spor yazarları Yanal'ı yerden yere vurdu
G.Saray, uzatmaya giden maçın 99. dakikasında F.Bahçe'yi Drogba'nın attığı golle 1-0 yenerek TFF Süper Kupa'nın sahibi oldu. Usta kalemler Kayseri'deki final maçını yorumladı.
ÖMER ÜRÜNDÜL: YANAL'IN HATALARI
Süper Kupa finalinin ilk yarısında seyir zevki düşük, çok az pozisyonlu bir maç izledik. Ersun Yanal, Salzburg maçlarındaki saha içi rahatsızlıklarını göz önüne alarak doğru bir kararla geçen seneye benzer kadro teşkili ve aynı kadro yapısına uygun kontrollü anlayışa sadık oyun düzenini denedi. İlk devre topa daha çok sahip olan daha çok hücum teşebbüsünde bulunan taraf Fenerbahçe idi. Ancak Sow'un kaçırdığı pozisyon dışında gole yaklaşamadı. Bunun da nedeni çok açıktı. Geçen sene de sürekli vurguladım: Sow, Webo ve Kuyt santrfor özelliği olan forvetler. Bu durumda kanat ataklarına işlerlik kazındırmak mümkün değil. Üstelik bireysel kanat ataklarının etkili ismi Gökhan Gönül de yok. Ayrıca üç forvetin de adam eksiltme ve sprint özellikleri çok yetersiz. Galatasaray ise ilk yarıda çok iyi bir performans sergileyemedi. Bilhassa Selçuk, Sneijder, Hamit ve Drogba çok tutuktu.
Durgun Drogba işi bitirdi
İkinci yarıya Galatasaray, hazırlık maçlarına benzer tabloda daha etkili ve iyi başladı. Bu arada Bruno Alves kırmızı kart görünce artık bütün saha içi dengeleri Galatasaray lehine döndü. Çünkü Fenerbahçe, ne kadar alan savunmasında dirense de kontratak bulma şansı forvetlerin yapısı itibariyle mucizelere bağlıydı. Üstelik de skoru yarım saat tutsalar bile bir otuz dakika daha olacaktı. Bu arada Yanal'ın hataları başladı. Takımı 10 kişi kaldığında hemen Kadlec-Webo değişikliğini yapması gerekirdi. Uzun süre bu değişikliği yapmayınca Galatasaray golü bulacak çok elverişli ortamlar buldu. Ama değerlendiremedi. Uzatma bölümü yoğun bir Galatasaray baskısı ile başladı. Bu durumda da çok çabuk bir Caner-Emre değişikliği gerekiyordu. Yanal, bunu da yenilen gole kadar yapmadı. Dün gece çok düşük bir performans sergileyen Drogba, kendine has bir ön direk çabukluğu ile güzel bir kafa golü ile maçı bitirdi. Fenerbahçe'de dün gece sürpriz olarak işini yapan en iyi isim Mert'ti, sonra da Mehmet Topal ve Bekir görevlerini yaptı. Galatasaray'da ise maç eksikliklerine ve hazır olmamalarına rağmen Semih ve Gökhan görevlerini başarıyla yaptı.
LEVENT TÜZEMEN: PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK SÜRÜYOR
G.Saray ve F.Bahçe, oyuna hata yapmamak adına kontrollü başlayınca ilk yarıda temposu düşük bir mücadele izledik. Emirates Cup'ta Arsenal ile oynanan final maçının ikinci yarısında Amrabat, Drogba ve Sneijder üçlüsü ile etkili olunması ve kupanın alınması üzerine Fatih Hoca, Chedjou'yu tribüne gönderip, altıncı yabancı olarak Amrabat'ı tercih etti.
Salzburg maçında Fenerbahçe, Mehmet Topuz ve Kadlec'in mevkisinden rakibine çok pozisyon vermişti. Terim de Amrabat'ı Topuz'un bölgesinden etkili ataklar yapması ve Galatasaray'ı öne doğru hızlı çıkarması için tercih etti. Ancak Fenerbahçe, alan savunması yaparak ve önde topla buluşan Terim'in öğrencilerine baskı yaparak Galatasaray'ın etkili olmasını engelledi. Emre ile Baroni, orta alanı başarılı kontrol etti ve nöbetleşe yaptıkları baskıyla Selçuk'un oyun kurmasına izin vermedi. Galatasaray, ayağa pas yapma konusunda yeterince hücumda başarılı olamadı ve çoğalamadı. Ancak Mehmet Topuz'un bölgesinden geliştirdiği ataklarda Drogba ve Amrabat'la iki net gol pozisyonunu kullanamadı. F.Bahçe de Sow ile iki net pozisyon yarattı.
Bruno Alves atılınca...
Hazırlık maçlarında bir devre yürüyen, ikinci devre enerjisini sahaya yansıtan Galatasaray, Fenerbahçe karşısında ikinci yarıda baskılı, etkili oynadı ve bol bol pozisyon üretti. Özellikle Alves'in atılmasından sonra oyun hakimiyetini eline geçiren Galatasaray, Drogba, Sneijder, Selçuk ve Hamit ile çok net pozisyonları gole çeviremedi. Terim'in uzatma öncesi Umut ve Erman'ı sahaya sürmesi Galatasaray'ın fizik gücünü de arttırdı. Maç boyu Bruno Alves ve Bekir ile boğuşan ancak Sneijder ve Amrabat'tan beklediği ortaları bulamayan Drogba'nın dilinden anlayan Hakan Balta oldu. G.Saray, Drogba'nın mükemmel ön direk kafa golüyle Emirates'ten sonra Süper Kupa'yı da üst üste ikinci kez ezeli rakibine karşı kazandı. Bu maçı kazanmak Galatasaray'ın iki yıldır Fenerbahçe'ye karşı kazandığı psikolojik üstünlüğü sürdürmesi anlamında önemliydi. Defansın göbeğinde iki yerli olarak oynayan Semih ve Gökhan hatasız oynadı. Ama gecenin yıldızları kalecilerdi. Mert, maç boyu Fenerbahçe'nin en çok sivrilen oyuncusu oldu. Uzatmanın ikinci devresinde devleşen Muslera ise kupanın mimarları arasına adını yazdırdı.
METİN TEKİN: MUSLERA&DROGBA...
Çok kaliteli bir kaleci olduğunu bir kere daha kanıtlayan ve sezona çok iyi başlayan Muslera, Galatasaray'ın Süper Kupa'yı kazanmasında büyük pay sahibi oldu. Her zaman kalecinin maç aldığından bahsedilir; tabii ki Galatasaray özellikle ikinci yarıda üstün olan taraftı. Ancak pozisyon ve skor açısından bu maçta sarı-kırmızılıları öne taşımada en önemli katkı Muslera'dan geldi. Kaleden, oyunun diğer tarafına geçecek olursak Drogba farkından bahsetmemiz gerekir. Benim bu transferde ilk günden itibaren "Acabam" vardı. Ama Fildişili yıldız öyle bir futbol karakteri, öyle bir oyun iştahı sergiledi ki... Böyle devam ederse Galatasaray için önemli bir fark yaratacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Aradı, araştırdı, zorladı ve golünü buldu. Bu yaşta oyunculuk kalitesinden çok fizik kalitesi ile fark yaratmak herkesin harcı değildir. İşte Drogba, Süper Kupa'da bunu yaptı. Selçuk İnan'ın çok başarılı olmadığı maçta, Melo bana göre daha çok öne çıktı.
Mert Günok zoru başardı
Fenerbahçe'de de sahanın en iyisi kaleciydi. Kalecilikte arasıra oynayıp başarılı olmak hiç de kolay iş değildir. Çünkü bu işte başarılı devamlılıktan geçer. Mert, fazla oynama şansı yakalayamamasına ve devamlılığı olmamasına rağmen, kendisini hazır tuttuğunu gösterdi. Konsantrasyonu üst düzeydiydi. Fenerbahçe'nin iyilerini değerlendirirken, maçı ilk ve ikinci devre olmak üzere ayırmak gerekiyor. Atılana kadar Alves (Bu arada performansıyla bundan sonraki maçlarda başarılı olacağını gösterdi), savunmadan çok oyun oluşumuna katkısıyla Hasan Ali ve sadece ilk yarıyı baz alırsak Emre, Fener'in öne çıkan oyuncularıydı. Ancak ikinci yarı ve uzatmanın ilk devresinde tamamen savunan ve oyuncu kovalayan bir Fenerbahçe olduğu için, öndeki futbolculardan bahsetmet çok zor. Bu nedenle oyunu 0-0'la uzatmaya taşıyan Fenerbahçe savunması başarılıydı diyebiliriz. Skor 1-0'a geldikten sonra ise açılan ve tamamen kumara dönen oyunda, bu işi emeği ile yapan Kuyt fark yaratma çabasındaydı.
Ben bu maçın başında da oyunun değil, oyuncuların skoru belirleyeceğini söylemiştim. Bana göre bu oyuncular Galatasaray adına Muslera ve Drogba idi...
RIDVAN DİLMEN: VASAT G.SARAY, KÖTÜ F.BAHÇE'Yİ YENDİ
İki takım şu anda ligin favorisi. Beşiktaş'ı çok net izlemesek de G.Saray ile F.Bahçe'nin ligi yine forse edeceği görülüyor. Teknik direktörleri eleştirmek, oyuncuların performanslarını değerlendirmek için çok erken ama genel anlamda iki takım da Fenerbahçe'deki Alves hariç geçen seneki kadrolarıyla başladı. 35. dakikaya kadar dengeli bir oyun vardı. Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra G.Saray öne geçti. Dün akşam Kayseri'de iyi futbol olmadı. Vasat G.Saray, kötü F.Bahçe'yi yendi. Muslera ve Mert'in yanı sıra iki takımın sol bekleri Hasan Ali ve Hakan Balta dışındaki oyuncuların performanslarını beğenmedim. Olağanüstü Drogba golü dışında fazla bir şey yoktu. Alper girdikten sonra F.Bahçe daha da geriye çekildi.
İki takım da hazır değil
Takımların taktiksel anlamda ve bireysel olarak hiç hazır olmadığını gördüm. Tipik bir G.Saray-F.Bahçe derbisi değildi. Tansiyon hiç yüksek değildi. F.Bahçe 10 kişi kaldıktan sonra kaleye gidecek hali yokken yüklenmeye başladı. Ben bir futbolsever olarak futboldan ve taktikten hiç memnun değilim. Maçın ilk yarısında Mert'in çıkardığı iki top ve uzatmada Drogba'nın golü dışında iz bırakan bir şey olmadı. Kalecilerin bu kadar iyi oynaması, takımlarda bir problem olduğunun göstergesidir. Bu F.Bahçe'yi, 64 ve 101. dakikalar arasında G.Saray'ın 3'lük yapması gerekirdi. Antrenör stoper atıldığı zaman Kadlec'i hemen oyuna sokmalıydı. Ama Ersun Yanal geç kaldı. F.Bahçe o sürede darbe yedi. Fatih Hoca'nın da maça çok konsantre olmadığını gördüm. Fatih Terim hata yaptı, Ersun Yanal da orta sahada gerekli hamleleri zamanında yapamadı. Rıdvan Dilmen olarak izlediğim maçın bana hiç bir katkısı olmadı.
En büyük eksi pas yüzdesi
F.Bahçe kabuk değiştiriyor. Bu sezon gol atamayacağı maç nadir olacaktır. Ancak dripling yapan oyuncusu yok F.Bahçe'nin. 4-3-3'ün ortasındaki adamların çalım atan oyuncular olması gerek. F.Bahçe'nin en büyük eksisi, Türkiye'de son 10 yılın en yüksek pas yüzdesine sahip olmasına rağmen bunu kaybetmiş olması...
AHMET ÇAKAR: DENGE BRUNO ALVES'Tİ
Futbol kalitesi olarak çok yüksek olmasa da heyecan ve mücadele yönünden iyi bir final izledik. Öncelikle sahanın yıldızları her iki takımın da kalecileriydi. Mert olsun, Muslera olsun çok önemli pozisyonlarda kalelerinde geçit vermediler.
Oyuna baktığımızda her iki takım da çok kontrollü başladı. Bu da kabul edilebilir bir durum. Yenecek bir gol çok şeyi değiştirebilirdi. Hatta ilk yarıya baktığımızda F.Bahçe daha iyi kapandı, G.Saray'a top oynama ve alan bulma imkanı vermedi.
İkinci yarı da böyle geçerken sahneye Bruno Alves çıktı. Hiç gereği yokken art arda iki sarı kart görüp hem takımını 10 kişi bıraktı ve hem de defans dengesini bozuverdi. İkinci sarı karta bir şey diyemeyiz ama ilk sarı kartta Alves sadece egosunu tatmin etti. 'Bakın Drogba'ya nasıl faul yapılır, ben size göstereyim' dercesine köşe gönderinin dibinde kartlık bir faul yaptı. O kalitede ve Portekiz Milli Takımı'nda oynamış bir futbolcudan kabul edilemez bir hareket. İşte çok dengede giden, sadece bireysel hatalarla pozisyon bulunabilen bir maçta G.Saray bu kırmızı kartla üstünlüğü ele geçirdi. Bu dakikadan sonra normal sürenin son yarım saati her şey G.Saray'ın kontrolündeydi. Rakibi hapsetti, top oynama imkanı vermedi.
F.Bahçe Anadolu takımı değil!
Uzatmalarda ise yine F.Bahçe'nin mahkum oynadığı dakikalarda Galatasaray'ın golü geldi. Hakan Balta çok iyi ortaladı ve Drogba'nın kafası da G.Saray'a kupayı getiriverdi.
Burada F.Bahçe'ye yapacağımız en önemli eleştiri şu. Maç 0-0 ve 11'e 11 oynanırken çok adamla hücumu hiç düşünmediler. Ne zamanki mağlup duruma düştüler, ne zaman ki pabucun pahalı olduğunu hissettiler; oyunu forse etmeye başladılar. Bu dakikalarda eksik F.Bahçe özellikle Sow'la önemli pozisyonlar yakalamasına rağmen golü bulamadı.
Ersun Yanal'a tavsiyemiz F.Bahçe'yi bir Anadolu takımı gibi oynatmamasıdır. Kontrollü oynayıp, kapanıp rakipten kapacağı toplarla pozisyon yakalamaya çalışan bir Anadolu takımını kabul edebiliriz ama F.Bahçe'yi edemeyiz.
Son sözümüz Bülent Yıldırım'a. Ufak tefek hatalar yapsa da böylesine bir derbiyi bence çok başarılı yönetti.
GÜRCAN BİLGİÇ: YARIM TAKIM, YARIM KALİTE
Derbinin sonucu değildi gözlem altına aldığımız... Elbette yeni sezonun müthiş moral gücünü depolayan bir 90 dakika. Ama daha önemlisi şampiyonluk adayı iki takımın, yeni sezon gösterilerinde neler sunacaklarının mesajlarını aradık.
Volkan ve Meireles cezalı, Holmen ve Emenike daha lisanssız. Gökhan Gönül sakat...
Yani; Ersun Yanal "en iyi" on biri ile yoktu sahada. Fatih Hoca da bunu bilerek, Amrabat'dan yana kullandı altıncı tercihini. Sezon içinde bulabileceği Fenerbahçeler arasında, en uygunu karşısındaydı.
Buna rağmen maça iyi başladı Sarı-lacivertliler. Ama Galatasaray orta saha dengesini sağladığı anda, maçın da iplerini eline aldı. Pozisyon sayısı azdı, ama neredeyse tümü netti. Kaçan gollerin, kaçmaması daha büyük ihtimaller arasındaydı.
Moussa Sow'un çok güçsüz ve etkisizliğinin üstüne, Baroni'nin isteksizliği de bunda pay sahibi oldu. Mehmet Topuz pozisyon ve karar hatalarının sayısını çoğaltınca, tüm takım kendisine sahasına doğru belinden ip bağlanmışcasına çekildi.
Webo'nun da iki stoperin üstesinden gelememesi, tüm topların duvardan döner gibi Galatasaray'a geri dönmesine neden oldu. Tek çare topu yere indirip, oyuncuların birbirine yaklaşmasıyla pas üçgenleri kurmaktaydı. İkinci yarı beklentilerinde bu vardı.
Direkler ve Muslera
Derlenir-toplanır diye beklerken, Fenerbahçe'de güven ibresinin en yüksek olduğu isim, Bruno Alves beş dakikada iki sarı kart görmeyi başardı. 63'te 10 kişi kaldılar.
Ersun Yanal'ın ilk değişiklik kararında rakibe teslim olan orta sahasını güçlendirmek yerine, aynı mantaliteyi korumak istemesi ilginçti.
99'da gelen Drogba golü sonrasında, maç sonu ile birlikte bir saatlik bölümü 10 kişi oynamasına rağmen Galatasaray'ı fizik gücüyle sahasına itmesi Fenerbahçe adına pozitif nottu.
Beraberlik şansları direğe ve Muslera'ya takıldı. Yanal ilk kupa gösterisini kaçırdı. Maç bittiğinde ustasını iyi kullananın, istediğini aldığını söylemek yanlış olmaz.
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 12:50