
'STRATEJİK VİZYON BELGESİ'NİN ANLAMI...
NUR BATUR, HÜRRİYET - RICE’ın 16.5 saatlik maraton ziyaretine damgasını vuran Stratejik Vizyon Belgesi’ne gelelim. ABD, 1.5 sayfalık taslak metni bir hafta önce Ankara’ya gönderdi. Ankara da 3 gün önce, karşı taslak metnini Bush yönetimine iletti. Metin üzerinde tam bir uzlaşma sağlanamadığı için, Rice Ankara’dayken bir açıklama yapılmadı. Rice, Bağdat’a uçarken sağ kolu Dan Freed’le birlikte 2 yetkiliyi Ankara’da bıraktı. Belge üzerindeki müzakereler dün sabah da sürdü; ama yine kelimeler üzerinde tam bir mutabakata varılamadı. Belgenin, 7-10 gün içinde tamamlanması için çalışmalar sürecek.
Peki belge ne anlama geliyor?
Öncelikle tartışılan "stratejik ilişki" ve "stratejik ortaklık" kavramlarına bir açıklık getireyim. İkisinin birbirine yakın ama yine de farklı anlamlar taşıdığını söylemeliyim. Stratejik ilişkinin, en geniş kapsamlı ve iddialı olanı olduğunu belirteyim. Ortak değerler ve çıkarlarda, iki ülkenin kayıtsız ve sınırsız işbirliği yapması anlamına geliyor. ABD ile İngiltere, İsrail ve zaman zaman da Kanada arasında böyle bir ilişki var.
STRATEJİK ORTAKLIK
Türkiye ile ABD arasındaki ilişki ise "stratejik ortaklık" olarak adlandırılıyor ve "daha dar, çerçevesi belli olan" bir ilişki anlamına geliyor. Ortak değerlere ve ortak çıkarlara sahip iki ülke arasındaki ilişki demek. Ama "kayıtsız ve sınırsız" anlamını taşıyor.
İLK KEZ BÖYLE BİR BELGE
ABD, Türkiye’yle ilk kez böyle bir belge imzalamak istiyor. Gerçek stratejik ilişki içinde olmasına rağmen ABD ve İngiltere arasında böyle bir belge yok. Bu belgeyle, 1 Mart Tezkeresi’nin yarattığı "güven bunalımı" tümüyle aşılmaya çalışılıyor. Böylece uzun vadede, Ankara ya da Washington’da iktidarda kim olursa olsun, ortak çıkarların çerçevesi çizilmiş olacak. Uzmanlar ve bakanlar düzeyinde de sürekli bir danışma mekanizması kurulacak.
Peki belge Türkiye’yi, ABD’nin Irak ya da İran politikalarında bağlayacak mı?
Hayır. Belge ne Washington’u Kıbrıs’ta ya da PKK’yla mücadelede, ne de Türkiye’yi Irak ya da İran’da bağlayacak. Ama ortak çıkarların dengelenmesi için yeni bir mekanizma kurulmuş olacak.
Kısacası, Türkiye-ABD ilişkilerinde, ikili anlaşmaların yapıldığı 1960’lar ve 1980’lerdekine benzer yeni bir dönem başlıyor.