TANTAN'DAN ÖZKAN-DERVİŞ-CEM ÜÇLÜSÜNE KURŞUN GİBİ SÖZLER : BENİM ONLARLA İŞİM OLMAZ, BENİMLE BİRLİKTE OLMAK İSTEYENLERDE ARADIĞIM İLK ŞART DÜRÜST OLMALARIDIR
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Sadettin Tantan'ın dün önce Başbakan Ecevit'le görüşmesi ardından da Ecevitlerin veliahtı Şükrü Sina Gürel'le yemek yemesi Başkent gündemine bomba gibi düştü.Tantan Ecevit'le görüşmeye girmezden önce Star'dan Saygı Öztürk'e yeni oluşumla ilgili ilginç değerlendirmelerde bulundu.Tantan, Cem-Özkan-Derviş üçlüsüne bakışını şu sözle özetledi:Bizim onlara katılmamız söz konusu değil. Bizim hareketimize katılmak isteyenlerin de bir kere dürüst, adaletli, ülkesini ve halkını seven, Cumhuriyet’in temel niteliklerine bağlı, kişilikli insanlar olması gerekir
İŞTE SAYGI ÖZTÜRK'ÜN DÜNKÜ STAR'DA ÇIKAN İLGİNÇ YAZISI;
Başbakan Bülent Ecevit ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir oyunu, bir planı bozdular. Almanya’da planlanan, bazı MHP’lilerin deyimiyle ‘Frankfurt Kriterleri’ boşa çıkarıldı. Bülent Ecevit ve MHP olmadan yeni bir hükümet kurulması yani ‘sivil darbe’ bertaraf edildi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’nin toplanması ve seçimin 3 Kasım’da yapılması yolundaki sözlerinin blöf olmadığı ortaya çıkması ve Bahçeli’nin, Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ı, Bakanlar Kurulu salonunda sert bir dille eleştirildiğinin öğrenilmesi, MHP örgütünde büyük bir rahatlama yaratttı. Daha geçen haftaya kadar MHP lideri Bahçeli’ye ve parti yönetimine kızan taban, birden canlandı ve partide bir kenetlenme oldu. MHP’nin böyle bir çıkışa meğer ne kadar da ihtiyacı varmış...
Bazı politikacıların isimlerinin ‘kurtuluş reçetesi’ gibi sunulmasının arkasında hep ‘medya gücü’ olduğu unutulmamalı. Yıllardır Başbakan Yardımcısı olan Hüsamettin Özkan bu ülkeye ne vermiştir? Dışişleri Bakanı İsmail Cem, hangi dış sorunumuzu çözmüştür? Türkiye’nin dış politikasına yeni bir şey mi katmıştır? Kendilerine yeniden seçilme garantisi arayışına giren ve hükümeti dağıtmak için elinden geleni yapan DSP’den ayrılan milletvekilleri, düne kadar neredeydiler? Milletvekili Rıdvan Budak, Başbakan’ı eleştirdiği zaman ona hücum edenler, onun partiden ihracına ses çıkarmayanlar nasıl oldu da birden şaha kalktılar. Düğmeye basanların kimler olduğunu sizler bilmiyor musunuz?
Eğer bilmiyorsanız, bunu İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan’dan da dinleyelim. Tantan’la konuşurken, ‘kendisi için de düğmeye basanların yine sahnede olduğunu’ belirtiyor.
Amaçları güçlerini kaybetmemek
Sadettin Tantan, gelişmeleri yakından izliyor. İçişleri Bakanlığı’ndan niçin alındığını, son siyasi gelişmeler ışığında daha sağlıklı değerlendiriyor. Tantan, bilinen uslubundan daha sert konuşuyor:
‘Kamu kaynaklarından büyüyen gayrimeşru sermaye, gelecekteki tehlikelere karşı gücün kendisinden gitmemesi için, gücün devam etmesi için Avrupa Birliği (AB) pazarlaması içerisinde kendi gücünün devam etmesini sağlayan bir hareketin içerisinde olduğunu açığa çıkarttı. Oysa bu gayrimeşru sermaye, AB’ye girmeyi hiç bir zaman istemiyor. Onun söylemcileri de istemiyor. Türkiye’deki kamu kaynaklarından büyüyen gayrimeşru sermaye ve onun siyasi simsarları, AB’ye hiçbir zaman girmeyi istemiyorlar. Hiçbir zaman da düşünmediler. Sadece o pazarlama içerisinde kendi kirliliklerini örtmeye çalışıyorlar. Fakat bu hareketin bir anda açığa çıkması, darbeyi yapamamaları kendilerinin yakalanmasına sebep olmuştur.’
Tantan, halkın bunları yakalayıp tespit ettiğini belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
‘Ülkenin geleceği daha iyi olacaktır. Çünkü artık ülkeyi soyan, kendi menfaatlerinin devam etmesini isteyenlerle, ülkesini ve halkını sevenler, namuslu, kişilikli, dürüst insanlar karşı karşıya gelmeye başladılar. Kazanan, mutlaka ülkesini ve milletini seven dürüst insanlar olacaktır.’
Tantan, ‘bu, bugünün meselesi değil’ diyor ve çok önemli iddialarda bulunuyor:
‘57’nci hükümet, kurulduğundan beri menfaat gücünün kuşatması altındaydı. Bu menfaat gücünün kuşatması altındaki gelinen noktada açığa çıkması bütün planlarını ortaya çıkardı. Fotoğraflara iyi bakın. Dokunulmazlık zırhına bürünmek için ortaya dökülmüş değişik simalar, halk tarafından iyi incelendiğinde siyasi üretim gücünün, nasıl bir menfaatin kuşatması altında olduğu gerçeğini görebilir. Onun için halkın çok dikkatli, uyanık olması gerekir. Namuslu insanların, ayırım ülkesini ve halkını sevenler, namuslu, kişilikli, dürüst insanlar karşı karşıya gelmeye başladılar. Kazanan, mutlaka ülkesini ve milletini seven dürüst insanlar olacaktır.’
Tantan, ‘bu, bugünün meselesi değil’ diyor ve çok önemli iddialarda bulunuyor:
‘57’nci hükümet, kurulduğundan beri menfaat gücünün kuşatması altındaydı. Bu menfaat gücünün kuşatması altındaki gelinen noktada açığa çıkması bütün planlarını ortaya çıkardı. Fotoğraflara iyi bakın. Dokunulmazlık zırhına bürünmek için ortaya dökülmüş değişik simalar, halk tarafından iyi incelendiğinde siyasi üretim gücünün, nasıl bir menfaatin kuşatması altında olduğu gerçeğini görebilir. Onun için halkın çok dikkatli, uyanık olması gerekir. Namuslu insanların, ayırım gözetmeksizin, örgütlenmesi lazım.’
‘Hangi parti içerisinde olursa olsun, bütün namuslu insanlar halkın, bu ülkenin menfaati noktasında, milli anlayışta, Cumhuriyet’in temel niteliklerine sadakatle, inançla bağlı, kendi toplumsal ve evrensel değerlerini tehdit eden anlayışlara karşı uyanık ve örgütlü olmak mecburiyetinde. Mandacılığı ve bu mandacılığın simsarlarının Türkiye’ye dayatmak istedikleri tuzak yaklaşımları kabul edemez.’
Kirlilikleri açığa çıkmasın diye Enerji Bakanlığı’nda büyük yolsuzluk olayını aydınlatan dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, görevinden alınmakla kalmadı, önemli operasyonlara damga vuranlar da birer birer dağıtıldı. Tantan görevden alınışını şimdi şöyle değerlendiriyor:
‘Benim İçişleri Bakanlığı’ndan alınışımda, tamamen menfaat gruplarının rahatsızlığının ifadesi vardı. Bu oluşum, bugünün değil, 57’nci hükümet kurulduğundan beri planlanan ve oluşan bir oluşum. Bunun altında ülkeyi ve milleti yönetmek, aydınlığa çıkarmak değil, kendi siyasi kirliliklerinin kapanması, onun halk tarafından açığa çıkarılmamasının mücadelesi yatıyor.’
Tantan’a, Hüsamettin Özkan ile görüşüp görüşmediğini, birlikte hareket edip etmediğini soruyorum, ‘Görüşmemiz olmadı’ diyor. Onların hareketinin içinde yer alacağı yolundaki iddiaları anımsatıyorum, ‘Bizim onlara katılmamız söz konusu değil. Bizim hareketimize katılmak isteyenlerin de bir kere dürüst, adaletli, ülkesini ve halkını seven, Cumhuriyet’in temel niteliklerine bağlı, kişilikli insanlar olması gerekir’ karşılığını veriyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:25