Gündem
  • 14.6.2012 16:49

'Tebeddül-ü esma ile hakaik tebeddül etmez!'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Kürtçenin seçmeli ders olmasına karşı çıkanlara tepki gösterdi.

Çelik, kısaca şunları söyledi:

“AK Parti ile ana muhalefet partisinin Kürt sorununun çözümü konusunda ‘birlikte çalışabiliriz’ mesajı vermesi çok önemlidir. Bu mutlaka devam etmelidir. Kürtçenin seçmeli ders olması Kürtçü ırkçı ve Türkçü ırkçıları rahatsız etti. Sağduyulu insanlar bunun başarıya ulaşması için gayret etmelidir.

Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman ama Kur’an-ı Kerim öğrenmek seçmeli derstir. Bir kişi Kürt olabilir ama seçmeli ders de almayabilir. Bir Türk de Kürtçe dersi alabilir. Etnik kökene hapsetmemek gerekiyor. İsteyen istediği dersi alabilir. Çocuğunun adını ister Suzan koy, ister Zozan koy.

PİLOT UYGULAMALAR BAŞLATILACAK

Anadil seçmeli ders olarak batı ülkelerinde de veriliyor. Pakistanlılar İngiltere’de kendi ana dillerini seçmeli ders olarak alıyor. Öğretmen problemi var, yeterli öğretmen yetiştirilecek. Pilot uygulamalar başlatılacak. Üniversitelerde bölümlerin açılmasına neden olacak. Her olumlu adımın sabote edilmeye çalışılması kabul edilemez.

Gayrimüslimlerle ilgili adımlar attık. Alevi vatandaşlarımızla ilgili adımlar attık. Eline silah alıp dağa çıkan mı vardı? MHP ve BDP’yi daha makul olmaya davet ediyoruz. Muhalefetin muhalefet sorunu var. 'Komşunun evi yansa da yumurtamı pişirsem' anlayışından kurtulmalılar.

Sayın Devlet Bahçeli, grup toplantılarında ya hakaret ya da olumsuzluk pompalıyor. MHP her gün kan kaybediyor. Sayın Bahçeli’nin yanlış yaptığını anlayacağına inanıyorum.

Ret, inkar ve asimilasyon politikalarına biz son verdik. ‘Kürt yoktur, Kürtçe diye bir dil yoktur' noktasından Türkiye buralara geldi.

Gündüz ortasında gözünü kapayan sadece kendisine gece yapar. Bir şeye yok demekle yok olmuyor. Öyle bir şey olsa terörü yok sayardık, yok olurdu.”

”Uzlaşmaz, konuşmaz, yaklaşmaz bir tavır”

Çelik, Kürt ve terör konularının en önemli mesele olma vasfını koruduğunu, AK Parti’nin demokratik açılım ve Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni başlatırken tüm siyasi partilerin kapısını çaldığını, herkese elini taşın altına koyma çağrısında bulunduğunu hatırlatarak, o dönem muhalefet partilerinin büyük bir kısımının görüşme tekliflerini geri çevirdiğini ancak bu yıl CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sorunun çözümü için yeni bir adım attığını söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun ”bu konuda biz de varız, bütün siyasi partilerle görüşelim, Meclis zemininde ne yapılacaksa biz varız tavrı” sergilediğini ve AK Parti olarak bu tavrı önemsediklerini dile getiren Çelik, şöyle konuştu:

”Bu sürecin başlamasına, yeniden meselenin gündeme gelmesine, iktidar-muhalefet ayrımı yapılmadan üzerinde durulması gerektiğine dair görüşlere ve teşebbüslere iki ayrı cenahtan karşı çıkılmaktadır. Kürtçü ırkçılar çözüm meselesinin gündeme gelmesinden rahatsız olmuşlardır, Türkçü ırkçılar rahatsız olmuşlardır. Kandil ve Kandil bağlantısı olanlar çözüm söz konusu olduğunda nedense rahatsızlık emareleri ortaya koyuyorlar. Çözüm üretildiği zaman onlara, onların varlıklarına, onların eylemlerine, onların rantlarına gerek kalmayacaktır.

Tez ve anti tez mantığıyla ne yazık ki Sayın Bahçeli’nin başında bulunduğu MHP’de benzer bir refkleks ortaya koymaktadır. Bu üzücüdür, esef vericidir. Ben inanıyorum ki MHP’ye oy veren insanlar, Türkiye’de gencecik vatan evlatlarının toprağa düşmesinden son derece rahatsızlardır, bu meselenin mutlak suretle çözüme kavuşturulması gerektiğini düşünüyorlar. Annelerin gözyaşlarının
dinmesi, ülkenin kaynaklarının heba olmasının engellenmesi MHP’ye oy verenlerin de arzusudur. Ancak MHP yönetimi çok farklı kulvarda yürümektedir, adeta kendi başına Türkiye’nin bahtının üzerine oturabileceğini düşünmektedir.”

MHP’nin ”uzlaşmaz, konuşmaz, yaklaşmaz” bir tavır sergilediğini ifade eden Çelik, ”Onları gerekirse tavırlarıyla baş başa bırakarak, MHP dışında Türkiye’de bu konuda çözümden yana olan bütün insanlar, ne yapabileceklerse güçlerini ve akıllarını birleştirerek bu meselenin çözümüne katkı sağlamalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinde Sayın Başbakanımızın, ’iktidar ve ana muhalefet, bu meselede birlikte çalışabiliriz’ mesajı vermesi son derece önemli bir gelişmedir, bu sürecin mutlak suretle devam etmesi gerekiyor” diye konuştu.

Leyla Zana’nın açıklamaları

Hüseyin Çelik, bir soru üzerine Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın bugün bir gazetede yer alan açıklamalarının önemli bir kısmını, sürece katkı sağlayıcı, sağduyulu, kanın durmasından yana bir tavrın eseri olarak
gördüğünü belirterek, ”Sayın Zana’nın bu röportaj kapsamında söylediği her kelimeye, her cümleye şüphesiz ki katılmıyorum ama çoğunlukla söylediklerinin çözüme katkı sağlama ve çözümden yana olma iradesini ifade ettiğini belirtmek istiyorum. Ümit ediyorum ki bu ve benzeri sağduyulu hareketler çoğalır. Dediğimiz camia içerisinde kendini şahin kabul eden insanların söylemlerinin, eylemlerinin bugüne kadar çözüme katkı sağlayıcı olmadığının da anlaşılması gerekiyor” dedi.

Çelik, muhalefet içerisinde çözüm üretmek isteyen herkesin bu sağduyuyu göstermesini ümit ettiğini de söyledi.

”AK Parti ve CHP’nin meselenin çözümünde ortak hareket etme şansı yakalaması halinde Leyla Zana’ya da beraber çalışma teklifinde bulunup bulunmayacakları” sorusuna da Çelik, ”Bu meselede sürece katkı mahiyetinde söyleyecek sözü olan, aklı olan kimse beri gelsin dedik. Ortada yangın var, ’bir
kova da ben dökeyim’ diyen herkese müteşekkir oluruz. Yeter ki yangına benzinle giden değil suyla yaklaşan olsun. Bir söylem, bir jest, bir mimik bile bizim kabulümüzdür. CHP, AK Parti birlikte çalışacak, hemen çözülecek iyimserliğine de kimse kapılmasın. Her sondajdan petrol çıkmaz ama petrol aramaktan vazgeçilmez de. Petrol çıkıncaya kadar aramaya devam etmeliyiz. Bu memleket bu meseleyle yoluna devam edemez, çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor mesele bu” yanıtını
verdi.

Özel yetkili mahkemeler

Hüseyin Çelik, özel yetkili mahkemelerle ilgili yapılan açıklamalara da bir netlik kazandırmak istediğini ifade ederek, şöyle devam etti:

”Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları, zaman zaman farklı partili sözcülerimiz veya bakanlarımızın yaptığı açıklamalardan dolayı bir kafa karışıklığı olduğunu görüyorum. Özel yetkili mahkemeler bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır, bir manada ihtisas mahkemeleridir. Bu ihtiyaca binaen kurulan mahkemeler şu anda işlevini sürdürüyor. AK Parti’nin
şöyle bir niyeti olmadı, olmayacaktır; silahlı terör örgütlerinin yargılanmasını zaafa uğratacak, şu anda derdest olan davaların boşa çıkartacak bir tavrı, bir düzenlemesi AK Parti’nin olmadı ve olmayacaktır.”

Usulle, uygulamada görülen sıkıntıların giderilmesiyle ilgili her zaman yapılabilecek düzenlemeler bulunduğunu, özel yetkili mahkemeleri kuran TBMM’nin bazı yetkilerle ilgili yeni düzenlemeler yapabileceğini belirten Çelik, bunun terörle mücadelede yargının elini zayıflatacak bir uygulama ve düzenleme olmayacağını vurguladı.

”Başbakan ile Başbakan Yardımcısı’nın söyledikleri çelişir şeyler değil”

Özel yetkili mahkemeler, 250-251. maddeyle ilgili Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla Adalet Bakanlığı bünyesinde bir çalışma yapıldığını ifade eden Çelik, ancak bu çalışmanın henüz Bakanlar Kurulu’nda ele alınıp tasarıya dönüşmediğini, üzerinde parti organlarında uzun boylu müzakereler yapılmadığını söyledi. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Sayın Bülent Arınç Bey’in yaptığı açıklama esasen şudur; ’3. yargı paketinde de bu mesele yoktur, 4. yargı paketinde de yoktur. Sayın Bülent Arınç, her Bakanlar Kurulu’ndan sonra o Bakanlar Kurulu’nda görüşülen konuları
açıklıyor. O Bakanlar Kurulu’nda da esasen böyle bir şey görüşülmemiştir. 3. pakette de yoktur, 4. pakette de yoktur. Henüz hükümetin önüne taslak, tasarı taslağı olarak gelen bir şey de yoktur’ demiştir, bu doğrudur. Ancak işin
mutfağında atölyesinde bir çalışma yapılması için Sayın Başbakan’ın verdiği bir talimat vardır. Bu tasarı taslağı bittikten sonra Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelecektir, müzakereler yapılacaktır. Bütünüyle ortaya çıktığı zaman da
kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Sayın Başbakan’ın söyledikleriyle, Sayın Başbakan Yardımcısı’nın söyledikleri farklı ve çelişir şeyler değildir. Sayın Bülent Arınç, o günkü Bakanlar Kurulu’nu, 3. ve 4. paketleri esas alarak açıklama yapmıştır. Talimatı
veren kişi ve yetkili olarak Sayın Başbakan verdiği talimatı ve ne yapılmak istendiğini izah etmiştir, meselenin aslı budur. Bu konudaki farklı yorumlara da saygı duyarız.”

”İsmin değişmesi mahiyeti değiştirmez”

Başbakan Erdoğan’ın özel yetkili mahkemelerle ilgili mahkemelerin kaldırılma seçeneğinin de masada olduğunu söylediğinin anımsatılarak, ”kaldırılırsa ne olur” diye sorulması üzerine Çelik, şunları kaydetti:

”Terör örgütleri oldukça, organize silahlı suç örgütleri oldukça, onlara bakan mutlak suretle... Bunun adı özel yetkili mahkeme olmaz da başka bir mahkeme olur, ama ismin değişmesi mahiyeti değiştirmez. Çok olağanüstü hallerde,
durumlarda yerel mahkemelerle sonuç alındığı bugüne kadar görülmemiştir. ’Bu mahkemeler tamamen ortadan kaldırılsın’ dendiği zaman kimlerin fıkır fıkır olduğunu, zevkten dört köşe olduğunu merak ediyor musunuz? PKK terör örgütü bu
işten çok hoşnut oluyor, Ergenekon terör örgütü çok hoşnut oluyor ve onların siyasi uzantıları bu işten çok hoşnut oluyor.

Adının özel yetkili mahkeme olması şart değil. Tebeddül-ü esma ile hakaik tebeddül etmez, isim değiştirmekle gerçeği değiştiremezsiniz. Simsiyah bir zenci hanımına Gülbeyaz adı takmakla beyazlatamazsınız; fukara adama, hayatı kaymış
adama ister mesut deyin, ister bahtiyar değişmez. Mahkemelerin ismi değişebilir, bu ille değişecek manasında değil. Adalet Bakanımız da biz de diyoruz ki terör örgütlerini cesaretlendirecek, terörle mücadelede yargının elini kolunu bağlayacak bir adımı AK Parti hükümetleri atmaz” yanıtını verdi

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 17:20

İLGİLİ HABERLER