TEVRAT'I OKUYAN ERTUĞRUL ÖZKÖK, İNSANIN ÖMRÜNÜ HESAPLADI
RAHMETLİ Nejat Eczacıbaşı bir gün bana, insan yaşamıyla ilgili bir teori anlatmıştı.
Ona göre, insanın normal olarak ömrü 120 yıldı.
Ama bizler, gövdemizi hor kullanarak, istismar ederek bu yaşı aşağılara indiriyorduk.
Neden 120 yıl?
Bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey miydi?
Bu rakamın nereden çıktığını bilmiyorum.
Ama geçen gün bir dostum, ‘Tevrat’ın giriş bölümüne bak’ dedi.
Baktım ve orada 120 rakamını gördüm.
Ama bu rakama gelmeden önce, isterseniz insan ömrüyle ilgili teorilere baştan başlayalım.
* * *
Tektanrılı dinlerin ilk kitabı olan ‘Ahd-i Atik’ yani ‘Tevrat’ta Allah tarafından yaratılan ilk insanın ‘Adem’ olduğu yazılı:
‘Rab tanrı, Adem’i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi.’
Tevrat’ı okuyuncaya kadar şu soru hiç aklıma gelmemişti:
‘Acaba Adem kaç yaşında ölmüştür?’
Tevrat’a göre Adem 930 yaşına kadar yaşamış.
Havva, Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmış.
Adem kaç yaşındayken Havva’nın yaratıldığına dair bir bilgi ise yok.
Bununla birlikte bize yol gösterecek bazı ipuçları var.
Adem’in ilk çocuğu, kendisi 130 yaşındayken doğmuş.
Oğlu Şit, 912 yıl yaşamış.
Ama Adem sülalesinin en uzun yaşayan üyesi, beşinci kuşaktan torun Metuşelah.
Tevrat’a göre Metuşelah tam 969 yaşına kadar yaşamış.
* * *
Peki 120 yıllık ömür hikáyesi nereden çıktı?
O bölümü Tevrat’tan aynen aktarıyorum:
‘Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı, kızlar doğdu. İlahi varlıklar, insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler.’
İşte bu noktada RAB, insanlarla ilgili kararını açıklıyor:
‘RAB, ‘Ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak, çünkü o ölümlüdür’ dedi. İnsanın ömrü 120 yıl olacak.’
Evet rahmetli Nejat Eczacıbaşı’ndan işittiğim rakam, Tevrat’ın ‘Tufan’ başlıklı 6’ncı bölümünde karşıma çıktı.
‘Evrim teorisine’ itibar edenler ne der bilmiyorum; ama ilk kutsal kitaba göre Allah’ın insana verdiği ömür 120 yılmış.
* * *
Biliyorum, hepinizin aklında aynı soru var.
Bu dini açıklama, bilimsel açıdan ne kadar geçerli?
Geçenlerde size 1968 döneminin ünlü solcusu Regis Debray’in bir kitabından söz etmiştim.
Bir tür ‘yaşlılık manifestosu’ olarak kabul edilen bu kitapta, insan ömrüyle ilgili bazı bilgiler vardı.
Gelişmiş Batılı ülkelerde ortalama insan ömrü, her beş yılda bir yıl uzuyormuş.
Ortalama hayat süresindeki bu gelişmeler sonucunda, bugün hayat sigortası tablolarında yaşam sınırı 106 yaşta fikse edilmiş.
Demek ki, RAB’bın fanilere verdiği 120 yıllık ömür süresine doğru yaklaşıyoruz.
Regis Debray önümüzdeki 30-40 yıl içinde bunun da geçilebileceğini söylüyor.
* * *
Tabii bütün bunlara bakınca şunu merak ediyorum.
RAB, yarattığı insanların kötülüğü yüzünden, onlara verdiği ölümsüz ruhu geri almış ve hayatlarını 120 yılla sınırlamıştı.
Öyleyse şimdi ne oluyor?
Tıp, RAB’ba meydan mı okuyor?
Yoksa insanlar arasında kötülük azaldığı için, RAB’bın onlara verdiği ömür de uzuyor mu?
Karışık meseleler...
* * *
Geçen yüzyılın başlarında Amerikalı bir araştırmacı, insan ruhunun ağırlığını ölçmeye çalışmış ve sonunda bunun 21 gram olduğunu iddia etmişti.
Demek ki kötülükler yüzünden Allah’ın geri aldığı ölümsüz ruh bu kadar hafifmiş.
Merak ediyorum, acaba insan ömrü böyle uzarken, ruhun ağırlığında da bir değişme oluyor mu?
İnsan gövdesi gelişiyor. Boy bos artıyor. Kaslar eskisine göre daha kuvvetli.
Ve yaşanan ömür daha uzun.
Yani ruhun darası artıyor.
Diyorum ki, acaba bu ruh artık bu bedene küçük mü geliyor?
İnsan dediğimiz varlık daha büyük, daha geniş bir ruhu mu hak ediyor?
Yani daha yüce bir ruhu...