Ekonomi
  • 27.4.2002 13:18

TİM BAŞKANI SATICI: "DOLAR KURUNUN ORTALAMASININ MİNİMUM 1.450.000 TL'DEN SEYRETMESİ GEREKİRDİ"

KAYNAK : Haber Vitrini NURAY BÜYÜKBAŞ İSTANBUL - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, işadamı Sakıp Sabancı'nın "Elimizde üçün biri kaldı" sözünün birçok sıkıntının birikimiyle sergilenmiş bir çıkış olduğunu söyledi. Satıcı, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) son olarak yayınladığı ithalat ve ihracat rakamlarının da krizin ne kadar derinleştiğinin göstergesi olduğunu belirtti. Türkiye'deki ekonomik gelişmelerle ilgili İHA'nın sorularını cevaplandıran Oğuz Satıcı, Sabancı'nın gündeme oturan sözleri, ithalat ve ihracattaki durum, döviz kuru ve diğer konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Satıcı konuşmasında, "Gerçekten elimizde büyük bir sorun var ve bu sorunun tüm sahibi de Türkiye. Sayın Sabancı'nın sözlerinde 'bir' olarak tabir edilen şey Türkiye'nin tamamı olarak görülüyor. Maalesef geçen 20, 30, 40 yıl boyunca üretmeden sadece tüketerek, herhangi bir kaynak da üretmeden, dış kaynaklarla sadece borca dayandırılarak bir büyüme sağlanmış. Bu devletin ekonomiyi büyütmesinde de özel sektörün yatırımlarını ve özel tarafından bakıldığında büyüme tamamen borçlanma üzerine kurulmuş. Kimse biz bunu hak ediyor muyuz, etmiyor muyuz, bu borçları nasıl öderiz diye düşünmemiş. Neredeyse Türkiye'nin tamamı bu oyunun, sistemin bir parçası olmuş. Bundan vazgeçmediğimiz sürece bundan daha kızgın konuşmalar yaparız" dedi. DİE VERİLERİ DİE'nin son ithalat ve ihracat rakamlarına bakıldığında bunun kamuoyuna bir başarıymış gibi gösterildiğini, aslında rakamlardan sıkıntının ne kadar derinleştiğinin ortaya çıktığını belirtti. Satıcı, "Biz bu istatistiklere baktığımızda, Türkiye hızla üretimden çıkmaya devam ediyor. İthalattaki gerilemeyi kalem olarak değerlendirdiğimizde; yüzde 27'lik kısmı sermaye malları, yüzde 25'lik kısmı ara mallar, yani üretime dönük, üretilip yeniden ihraç edilecek kalemlerin ithalatında düşüş var. Tüketim malları ithalatında ise yüzde 11 oranında bir artış var. Bu istatistiklerin en çarpıcı kısmı. Fakat kamuoyuna sanki ihracatın ithalatı karşılama oranı neredeyse örtüşüyor. Mart ayında örtüşüyor. Türkiye sıkıntıları aşıyor gibi bir hava veriyor. Bu kesinlikle doğru bir durum değil. Aksine Türkiye daha sıkıntılı bir döneme doğru gidiyor" Türkiye bu kadar sıkıntının içerisinde tüketim mallarının ithalatında yüzde 11'lik bir artış söz konusu oluyorsa durumun Türkiye'de üreticilerin hiçbirinin pazarlarını koruyamadığı, iç pazarlardaki dar paydan bile kendine bir şey oluşturamadığı manasına geldiğini belirten Satıcı, "DİE Ocak-Şubat dönemi istatistiklerini yayınladı. Biz geçen ay Mart ayı verilerine açıkladık. Durum oldukça kötü" dedi. Şubat ayı itibariyle ihracatta yüzde 50'lik düşüş olduğunu açıklamalarına rağmen Mart ayında yüzde 18'lik ihracatta artış gözlendiğini belirten Satıcı, bu artışı da kamuoyuna bildirirken kimsenin herhangi bir rehavete kapılmaması gerektiğini geçen seneki Mart ayı ile bu yılki Mart ayına bakıldığında durumun hiç de iç açıcı olmadığını söyledi. Reel olarak bakıldığında Mart ayında da önemli bir düşüş olduğunu açıklayan Satıcı, bu durumun Nisan ve Mayıs rakamları ve özellikle Haziran ayında çok daha büyük sıkıntılar doğuracağını kaydetti. ÜRETİM VE ENFLASYONLA MÜCADELE Uygulanan para politikaları ve enflasyonla mücadele biçiminin talebi daraltarak gerçekleştirilmeye çalışıldığını ifade eden Oğuz Satıcı, "Uygulanan politika iç piyasadaki talebi daraltmanın ötesinde maliyetleri de kıskaca aldığı için dış satımın önünü kesiyor. Dış alımda da bir politika oluşmaya başladı. Bu Türkiye için son derece tehlikeli. Bundan sonra yaşanabilecek sıkıntı kolay kolay da atlatılabilecek gibi gözükmüyor. Türkiye'nin acilen üretime dönük çalışma yapması gerekiyor. Türkiye'nin bu sıkıntılı dönemi atlatabilmesinin ve geleceği yakalayabilmesinin tek yolu üretim temeli üzerine kurulmuş bir dış satım politikası, dış satım temeli üzerine kurulmuş bir üretim politikasıdır" dedi. Satıcı, "İthalat ile ihracat arasındaki makasın daraltılmasının ekonominin düzlüğe çıkarılması için bir çıkış noktası olarak mı görüldüğü" yönündeki soruya ise bu çalışmaların iki şekilde yapılacağını belirterek, Türkiye'nin mutlaka enflasyonu yenmesi gerektiğini vurguladı. BÜYÜMENİN İKSİRİ ÜRETİM Satıcı, "Bu üretim için de ihracat için de önemli faktörlerden biri. Ama bunu talebi daraltarak yaptığınızda bu çok farklı marazlar oluşturuyor. Bu işin kolay tarafıdır. Ama asıl olan enflasyonu yenecek, büyümeyi sağlayacak model üretimdir. Üreterek enflasyonu yenmek zorundayız. Talebi daraltarak değil. Piyasaya üretimi artırarak artan üretimle düşen fiyatlarla enflasyonu yenmek mümkün. İthalatı daraltarak değil, üretime dönük ara mamül ve sermaye mallarındaki ithalatı artırarak bundan doğacak yeni üretim ve yeni ihracatlarla aradaki makası kapatırsak başarılı olmuş sayılırız. Bunun dışındaki başarılar sadece kağıt üzerindeki başarılardır. İnsanlara refah ve mutluluk getirmez. Bugün Türkiye'deki göstergeleri bir açıdan izlediğinizde pozitif şeyler görebilirsiniz. Ama bu pozitif noktaların yanında farklı kalemler var ki bunları göremiyorsunuz" şeklinde konuştu. Türkiye'de hala milyonlarca insanının işsiz olduğunu ve işsizliğin giderek arttığını belirten Satıcı, "Şimdi rakamlar iyileştikçe işsiz sayımız artıyor. Rakamlar iyileştikçe üretimimiz düşüyor, rakamlar iyileştikçe ihracatımız düşüyor. Bu nasıl oluyor?" diye sordu. KISA DÖNEMLİ MUTLULUKLAR Böyle verilerin Türk halkına getireceği hiçbir gerçekçi sonuç olmadığını belirten Oğuz Satıcı, "Kısa dönemde mutluluk vardır. Türkiye zaten bugün yaşadığı sorunu kısa dönemli mutlulukları hesap etmeden satın aldığı bu duruma gelmiştir ve belli kesimler Türkiye'nin yaşamış olduğu bu krizden gerekli dersi çıkaramamış gibi gözüküyor. Ama yine şunu söylüyorum: Biz özel sektör ve ihracatçılar olarak kendimize önemli bir ders çıkarttık. Ancak ve ancak üreterek krizden çıkacağımızı düşünüyoruz ve üretmeye daha verimli ve daha rekabetçi şartlarda üretmeye, tüm uygulanan ekonomik programa rağmen devam ediyoruz, mücadele ediyoruz" dedi. "ÖNÜMÜZ AÇILSIN, RAKAMLARI EN AZ İKİYE KATLARIZ" Türkiye'de her türlü lobiye rağmen, sıcak para politikalarını destekleyen, parası olan kuralı koyar şeklinde davranan kesimlere karşı mücadelelerini sürdürdüklerini kaydeden Satıcı, "Biz umudumuzu kaybetmiş değiliz. Türkiye'de daha fazla üreterek daha fazla ihracat yaparak daha fazla insana istihdam, ülkemize daha fazla döviz getireceğimize inanıyoruz ve hazır olarak bekliyoruz" diye konuştu. Önlerindeki sorunlar kaldırıldığında üretime ve ihracata gerçek fırsat oluşturulduğunda mevcut rakamları ikiye üçe katlayabilecek enerjiye sahip olunduğunu belirten Satıcı, bu açıdan da Türkiye'de yaşayan tüm insanlar umut içinde olmasını istedi. "DÖVİZDEKİ ÇIKIŞLARIN TAMAMI SIKINTI" Dövizdeki çıkışların tamamını sıkıntı olarak değerlendiren Satıcı, ihracatçının istikrar istediğini bildirdi. Satıcı, "Dolar 1.640.000 TL'yi gördü. Bunu gördüğü zaman devlet fiyatını kendi koyduğu ve ihracatçının üretimi sırasında kullandığı girdilerinin fiyatını 1.640.000 TL'ye göre ayarladı. Elektrik, doğalgaz ve fueloil fiyatlarını, emek sermayesini buna göre ayarladı. Üretimin 3 tane temel girdisi var. Biri hammadde bu dünya fiyatlarında seyrediyor. Ama biraz önce istatistiklerin de dikkati çektiği gibi ara malı ithalatında zayıflama olduğunda bunu da artık üretici dünya borsaları fiyatından alamayacağı gözüküyor. Enerji ve emek sermayesi. Bir de bunun üzerinde küçücük kar marjı. Artık dünyanın hiçbir yerinde öyle büyük karlar yok. Bütün üretimin ticaretin üzerinde dönen karlar yüzde 1-3 arasında dönüyor. Bunu böyle değerlendirdiğimizde maliyetlendirmelerde bu girdilerin ne kadar önem taşıdığını sokakta yürüyen vatandaşımız bile anlayabilir" dedi. Doların artışı ile rekabet edecek fiyatları yapamadıklarını açıklayan Satıcı, yabancı alıcıların neredeyse tamamı bütün fiyatlandırmalarını önceden Türkiye'den geçmesine rağmen, Türkiye bu fiyatlandırmalara mevcut maliyetleriyle cevap veremediği için bu siparişler in alınamadan geri gönderildiğini belirtti. Dolar kurunun ihracatçı için 1.300.000 TL'den 1.370.000 TL'ye çıkması yeterli olmadığını savunan Satıcı, "Bunu Kemal Derviş de ifade etmiştir. Dolar kurunun ortalamasının minimum 1.450.000 TL'den seyretmesi ve bundan sonra enflasyon oranında artması ve girdilerle paralel olarak düşmesi gerekiyordu. Şimdi bu uygulanan politikalarla kur tahmini yapmak kahve falı bakmaktan daha zor" ifadelerini kullandı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:40

İLGİLİ HABERLER