Gündem
  • 31.7.2003 11:19

TIMES: TÜRKİYE'DE KABUL EDİLEN YASALAR, MİLLİ GÜVENLİK KURULU'NU KALBİNDEN VURUYOR

LONDRA - İngiltere basınında bugün, Türkiye'de onaylanan 7. Uyum Paketi'nin AB ile müzakere kapılarını açıp açmayacağı ve Af Örgütü'nün tatilcilere Türkiye'ye gitmeme uyarısı yapması ele alındı. Gazetelerde ayrıca, yaz tatiline çıkmadan önce dün son kez basının karşısına çıkan ABD ve İngiltere liderlerinin basın toplantıları geniş yer tuttu. Türkiye'de Meclis'in dün kabul ettiği 7. Uyum Paketi, İngiltere basınına, ''Türkiye, ordunun siyasi nüfuzuna gem vurdu'', ''Türkiye'de ordu siyasi otoritesini yitirdi'' başlıkları ile yansıdı. Times dış haberler sayfasında, ''Kabul edilen yasalar, orduya resmi gücünü veren Milli Güvenlik Kurulu'nu kalbinden vuruyor ve icra yetkilerini elinden alarak kurulu sadece bir danışma organına dönüştürüyor'' dedi. Ordunun, ''4 hükümetin devrilmesinde rol aldığını ve toplumda duyulan saygıyla, siyaset üzerindeki etkisinin sürdüğünü'' yazan Times ayrıca, ''Paket, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'ni memnun edecek olan Topluma Kazandırma Yasası ile peş peşe çıktı'' dedi. Gazete, ''Kürtlere sağlanan af, Türk ordusunun Kuzey Irak'taki varlığının ortadan kalkmasına yol açarak, Türk dış politikasını etkileyebilir. Irak'taki Amerikan askerleri ise, bölgedeki direnişçi gerillalara karşı harekete geçmeden önce, affa verilecek tepkiyi görmeyi bekliyor'' diye sürdürdü. Daily Telegraph ise haberinde, değişiklikleri, devrim olarak değerlendirdi. Gazete, ''Değişiklikler Türk siyasetinde ancak Atatürk dönemindekilerle karşılaştırılabilecek ölçüde bir devrim yaratıyor. Ordu, şimdiye dek, Milli Güvenlik Kurulu ile ulusal siyasetleri, sivil liderlere dikte ediyordu'' dedi. Financial Times ise, ''Avrupa Birliği Türkiye'nin askeri reformlarını övgüyle karşıladı'' manşetini attı. Gazete, ''Silahlı kuvvetlerin nüfuzunun azaltılmasından ve PKK mensuplarına af çıkarılmasından sonra Avrupalı diplomatlar Türkiye'ye övgü yağdırdı. Bir Avrupalı diplomat, 'Bu iki adım şüphesiz çok olumlu, bu Türkiye'nin üyelik müzakerelerine başlamaya hazır hale geldiğini gösteriyor' dedi'' diye yazdı. Financial Times, topluma kazandırma yasasından söz ederken ise af kararının ABD etkisiyle alındığını yazarak, ''Irak'ı teröristlerden arındırma peşindeki Washington, Irak'ta kalan PKK üyelerini yakalayıp sınır dışı edeceğini bildirdi. Ancak af, herkesi kapsamıyor. Kapsam dışındaki yüzlerce PKK komutanı, Batı Avrupa'ya sığınabilir. Yaklaşık 2 bin kadar kişi ise, Kuzey Irak'ta yeni bir hayata başlamaya çalışabilir. PKK'nın ayrılıkçı savaşının ortasında kalan 11 bin Türkiyeli Kürt sivil de, evlerine dönebilecek. Uzun yıllardır Irak'taki Birleşmiş Milletler kamplarında yaşayan bu kişiler, PKK kamplara sızdığı için Türkiye'de, kovuşturmaya maruz kalma tehlikesi altındaydı'' dedi. AF ÖRGÜTÜ, ''TÜRKİYE'DEN UZAK DURUN'' DİYOR Uluslararası Af Örgütü'nün yayımladığı bir raporda, tatile gidenlere, insan hakları ihlallerinin yaygın olduğu ülkeler konusunda uyarılı bu ülkelere gitmemeleri salık verildi. Independent gazetesine göre Tayland, Mısır, Tunus ve Maldiv Adaları gibi ülkelerin de yer aldığı listenin ilk sıralarında Türkiye de yer alıyor. Gazete, ''Maldiv Adaları'nda ya da Türkiye sahillerinde uzanmış güneş yağınızı sürerken Maldivli yazar ve milletveklili Muhammed Naşid ve Türk insan hakları savunucusu Eren Keskin için de durup bir düşünün'' dedi. Gazete Naşid ve Keskin'in, ülkelerinde insan hakları ihlallerine karşı yürüttükleri mücadele nedeniyle, baskıya maruz kaldıklarını anlattı. Gazeteye göre, Af Örgütü raporunda Türkiye için şu noktalar dile getirildi: ''Dini konularda ve Kürt meselesi hakkındaki görüşleri nedeniyle pek çok kişi yargılanıyor. Gözaltında işkence yaygın ama artık iz bırakmayan yöntemler kullanılıyor. 2002 yılında düzinelerce kişinin güvenlik görevlilerince öldürüldüğü rapor edildi.'' Gazete, ''Nereye gidelim?'' diyenlere ise Avustralya, Kanada, İsviçre ve Norveç'i tavsiye etti. IRAKLI MÜLTECİLERİN DÖNÜŞÜ Gazeteler, dün Irak'a dönen ilk mülteci konvoyunu da kişisel öyküler, kavuşma fotoğraflarıyla sayfalarına taşıdı. Independent gazetesi, ''244 kişi döndü ama peki ya dönemeyenler ne olacak?'' diye sordu. Gazete, ''Suudi Arabistan'da mülteci olarak kayıtlı 22 bin 200 kişi var. İran'da yaşayan en az 204 bin Şii için ise, evlerine dönmek için Amerika'dan izin alma zorunluluğu var. Ancak Amerika, 10 yıl İran İslam Cumhuriyeti'nde yaşadıktan sonra, bu Iraklı Şiilerin, işgal güçlerinin planlarını bozacak militan İslamcılara dönüşmüş olmasından korkuyor. Oysa onlar Bush'un babası eski Başkan Bush'un, 1991'de Baas Partisi'ne karşı ayaklanma çağrısını dinleyip, ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan Şiiler'' dedi. Times, ''Amerika, Felluce'de, askerlere saldırıları önlemek için kan parası ödüyor. Kan parası ödemek, Amerikalıların, halka onların tarafında olduklarını kanıtlamak için verdiği ilk kültürel tavizlerden biri. Ayrıca artık kapıları tekmelemiyor, camilere girmiyor, kadınların aramalarını erkek askerlere yaptırmıyorlar. Nisan'daki olaylar sırasında yaralanıp bacağı kesilen ve o zaman intikam isteyen Mutena Salih de, artık affetmekten bahsediyor. 'Yaralılara 500 dolar, ölenler için ise 1500 dolar ödediler' dedi ve ekledi: 'Hatalarını kabul ettiler; artık kin gütmüyorum.' Ayrıca, inanılmaz bir başka tavizle, belediye başkanının kendi silahlı milis grubunu kurmasına da izin verdiler. Ama kasabanın bazı sakinleri bundan pek memnun değil'' dedi. Financial Times, Irak'taki geçici yönetim konseyinin ilk başkanlığına, Şii Dava Partisi'nin lideri İbrahim Caferi'nin seçilmesini ise şöyle yorumladı: ''Caferi'nin seçilmesi Irak'ta çoğunluk olan Şiilere gönderilmiş bir selam. Bu karar özelikle, konseyi Amerika'nın kukla hükümeti olarak niteleyen Şii din adamlarına karşı bir tampon olarak kullanılabilir. Her ne kadar Dava Partisi'nin bölünmesiyle, 6 kadar parti ortaya çıkmış olsa da Dava, yine de Saddam Hüseyin rejimine karşı mücadele etmiş ve saygı gören bir köktenci grup.'' Gazetelerde, Irak tartışmalarından Bush ve Blair'in dünkü basın toplantıları geniş yer aldı. Guardian, Blair halkın güveninin kaybettiğini itiraf etti diye yazdı. Gazetenin yazarlarından Simon Hoggart yorumlarında son derece alaycı bir tavır sergiledi. Hoggart, ''Blair'in basın toplantısında gergin olduğunu hemen anladık. Çünkü içeri girdi, 'Evet!' diye havladı, bize Jack Nicholson'ınkileri andırır biçimde, dudakları başının arkasında fiyonk olacakmışçasına sırıttı. Sonra da 'Bu akşamki basın toplantısına hoş geldiniz' diye ekledi. Saatin aslında sabahın 10'u olduğu düşünülürse bu da muhtemelen yaşadığı zihinsel buhrana bir diğer kanıt'' dedi. Hoggart, Blair'in Irak ve silah uzmanı Dr Kelly'nin ölümü konusundaki sorulardan, ''açılacak soruşturma sonuçlarını bekleyeceğini'' söyleyerek kaçınmaya çalıştığını, bu soruşturmanın ise, Blair'in başbakanlığının kaderini belirleyebileceğini yazdı. Independent iki basın toplantısını bir arada ele alıp karşılaştırdı. Gazete, ''Blair kamu hizmetleri ve kitle imha silahları konusunda iyimser konuşurken Bush, sert ifadeler kullandı ve soruları savuşturdu'' dedi. Gazete, Başkan'a nadiren soru sorma fırsatı bulan gazetecilerin hevesinin kursağında kaldığı görüşünde. Independent başyazısında da Blair'e yüklendi. Gazete, ''Blair eski bir hileye başvurdu. 'Bir sorun varsa gözden geçirme komisyonu kuralım. Hala bir sorun varsa, soruşturma açalım. Sonunda nasıl olsa, bizi eleştirenler de kamuoyu da sıkılıp konuyu unutur'' dedi. Gazete, ''Blair bu taktiği bu kez de Irak ve silah uzmanı David Kelly'nin ölümü konusunda kullanmaya çalışıyor ama ekonominin içinde bulunduğu durumu bu kadar kolay savuşturamayacak'' diye yaszdı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:25

İLGİLİ HABERLER