SAFURE CANTÜRK
ANKARA - Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Refik Baydur, İş Güvencesinin kendi başına salt bir yasa olmadığını, İş Yasası olmadan yürürlüğe girmesi durumunda ise işveren için pratikte uygulanması zor bir durum olduğunu söyledi.
TİSK Genel Başkanı Baydur, İş Güvencesi Yasası'nı hazırlayanların sanayiyi ve yönetimi iyi bilmeleri gerektiğinin altını çizerek, ancak İş Güvencesi Yasası'nı hazırlayanların en ağır hükümleri işverene yüklemesi ve sendikacıları korumayı amaçlayan bir anlayış içinde olmalarının ise çok yanlış olduğunu ifade etti.
İş Güvencesi Yasası'nın İş Kanunu'nun bir parçası olmasına rağmen dönemin Çalışma ve Sosal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan tarafından saklanmasını hatırlatan Baydur şöyle devam etti: ''İş Güvencesini hazırlayan Bilim Kurulu, yasanın Meclise verilmesinden 20 gün önce İş Kanun'unu da bitirerek dönemin Bakanı Yaşar Okuyan'a verdi. Ancak Okuyan bir bakanın ciddiyetine yakışmayacak şekilde İş Kanunu'nu sakladı ve İş Güvencesi'ni Meclise verdi. Bakanını bunu saklamaktaki amacı yeni gideceği partiye birkaç puan kazanıp daha avantajlı gitmekti ancak millet 3 Kasım seçimlerinde herkesin ağzının payını verdi o işte bitti. İş kaldı bizim sırtımıza yani işçi ve işverenin sırtında. Şimdi kavga mı etmeliyiz yoksa olayı mı bitirmeliyiz bu artık bize kalmış bir konudur''.
Kıdem tazminatını dünyada en yüksek uygulayan ülkenin Türkiye olduğuna değinen Baydur, Türkiye'den sonra ikinci gelen İspanya'nın bile 14.5 gün uygulamasının, Türkiye'de yaşanan çelişik durumu ortaya çıkardığına dikkat çekti. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in kıdem tazminatını Türkiye'de işsizlik yasası olmadığı için 15 günden bir aya çıkarttıkları açıklamasını da hatırlatan Baydur, ''Türkiye'de şuan işsizlik yasası var. Ayrıca İş Güvencesi Yasası da 15 Mart'ta yürürlüğe girecek bu nedenle kıdem tazminatının yeniden düşürülmesi gerekiyor'' diye konuştu.
Öte yandan, kanunun çıktığı güne kadar çalışan insanların kıdem tazminatını işveren üzerinden almasını, İşveren Sendikaları olarak kabul ettiklerini açıklayan Baydur, bunun da işverenin, Türk işçisine fedakarlığı olarak nitelendirilmesi gerektiğini kaydetti.
''HİÇBİR İŞVEREN KEYİF İÇİN İŞÇİSİNİ İŞTEN ÇIKARTMAZ''
Şu anda taraflar arasında devam eden görüşmelerde kıdem tazminatının kanun çıktıktan sonra fona mı devredileceği yoksa 30 günden 15 güne mi indirileceği konusunun çözülmeye çalışıldığının altını çizen Baydur, iş güvencesinin kendi başına salt bir yasa olmadığını dile getirdi. TİSK Genel Başkanı Baydur, İş Güvencesi Yasası ile İş Yasası'nın birbirinden ayrılmasının yanlış ve de uygulamasının zor bir olay olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: ''İşçi ve işveren olarak ortak kararımız 15 Mart 2003 tarihinde uygulanacak olan iş güvencesi yasasını olduğu gibi Meclis'ten geçmesi yönündedir. Zaman zaman çıkan 'Kanun kalkacak ya da kanun değiştirilecek' spekülasyonları gerçeği yansıtmıyor. Kanun 15 Mart'da uygulanacak ancak İş Kanunu'nu da 15 Mart'a kadar çıkartmaya gayret ediyoruz. Eğer İş Kanunu'nda işçi ve işveren kesimleri olarak anlaşıp uzlaşma sağlayamazsak siyasi erk kendi siyasi insiyatifini kullanacak. Ayrıca işçi ve işveren sendikaları ile Çalışma Bakanlığı'nda gerçekleştirilen toplantılar şimdiye kadar gerçekleştirilen toplantıların en ciddisi oldu''.
İş Güvencesi Yasası ile İş Kanunu'nun birlikte çıkması durumunda işçi ile işveren arasında uzağa bakma teminatının getirileceğinin altını çizen Baydur, hiçbir işverenin keyif için işçisini işten çıkartmayacağını söyledi. Kanunda aşırı evrak muamelesinin olmasından yakınan Baydur, bunun asgariye indirilmesi gerektiğini belirterek, tarım işçisinin sanayi ve basın işçisi gibi tek bir kanuna tabi tutulmasının yanlış olduğunu ileri sürdü. Sendikaların eski alışkanlıklarını bırakması gerektiğini ifade eden Baydur, sendikaların hizmet müesesinin olduklarına inandıkları zaman Türkiye'de sendikalaşmanın daha iyi olabileceğini sözlerine ekledi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:20