TMMOB: ''NORMAL BİR KENTLEŞMEDE VE YAPI GÜVENLİĞİNDE BU DEPREMDEKİ KADAR CAN VE MAL KAYBI OLMAZ''
SAFURE CANTÜRK
ANKARA - Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Güvenç, dün gece Bingöl'de meydana gelen depremin doğal bir afet olduğunu ancak yine bir felekate dönüştüğünü belirtti.
Bingöl depreminin orta büyüklükte bir deprem olduğunu belirten Güvenç, normal bir kentleşme ve yapı güvenliğinde bu büyüklükteki bir depremin bu kadar yıkıcı olmayacağını vurgulayarak, bilim ve mühendisliğin, yapıları, çok daha şiddetli depremlerde can ve mal kayıplarına neden olmayacak şekilde tasarlayacak ve yapacak düzeyde olduğunu anımsattı. Güvenç, ''Sorun bu yeteneğin halkın can güvenliğini sağlayacak şekilde kullanılmasını sağlayacak politikalırın eksikliğinde yatmaktadır'' dedi.
Bingöl depreminden hemen sonra TMMOB'nin deprem bölgesinde incelemeler başlattığını belirten Güvenç, mühendislerin ve il koordinasyon kurulu yöneticilerinin bölgeye laboratuar cihazları ile teknik sorumlularını ve yapım hatalarını saptamak üzere bölgeye gönderildiğini ifade etti. Yapılan ilk saptamalarda hasarlı binalırın teknik şartlardan uzuk yapıldığını kaydeden Güvenç, Sultandağı depreminde yapılan açıklamada ''6 büyüklüğündeki bir deprem Türkiye'nin herhangi bir yerinde herhangi bir zamanda olabilecek bir depremdir. Türkiye'nin olağan bir doğa olayında can kaybına uğraması yine maddi hasarların söz konusu olması henüz deprem gerçeğinin tam olarak kavranmadığını göstermektedir. Her seferinde yapılaşmaya uygun olmayan alanlardaki plansız gelişmeler, projesiz ve denetimsiz yapılaşmalar, doğal afetlerin felaketlere dönüşmesine yol açmaktadır'' görüşünün çıktığını hatırlattı.
Güvenç, geçen iktidar döneminde olduğu gibi bu iktidar döneminde de Türkiye'nin deprem riskinin büyüklüğünün orantılı politikalar ve programlar geliştirilmemiş ve geliştirilmesi yönünde de bir iradenin görülmediğine işaret ederek, bundan önceki iktidarın büyük iddialarla Yapı Denetim Yasasını çıkarmakla yetindiğini ancak Bingöl'ün 1. derecede deprem bölgesinde olmasına karşın Tunceli, Çankırı, Afyon gibi yasa kapsamı dışında tutulmasının aslında yasanın denetimi etkinleştirmekle ilgisinin olmadığını ve sadece bir kamu hizmetinin özelleştirilmesini sağladığını söyledi. Şimdiki iktidarın ise konu üzerinde hiç bir şekilde durmadığının altını çizen Güvenç, Türkiye'nin yüzde 98'inin deprem riski taşıdığını belirtti. Türkiye'de yapı denetimle ilgili bir sistemden söz etmenin mümkün olmadığına işaret eden Gönül, Mühendislik tekniğine uygun yapılar en ufak bir hasara uğramazken diğer yapılar yerle bir olduğunu, yapı üretim sürecinin temel bileşenlerinden denetim sürecinin kamusal bir perspektifle ele alınmadığında amacına uluşmayacağını kaydetti.
Güvenç, TMMOB'nin konuyla ilgili önerilerini şöyle sıraladı: ''Yapı stokunun depreme dayanıklığının belirlenmesi, depremsellik açısından irdelenerek güçlendirme politikalarının oluşturulması ve gerekli görülen güçlendirme ya da yıkım çalışmalarının yapılması en öncelikli uygulama olmalıdır. Tüm deprem bölgelerindeki depreme dayanımı yetersiz yapıların takviyeleri için gerekli finasman-yapım-denetim aracılığı ile eğitim programları tasarlanmalıdır. Eğitimler sonucunda çeşitli düzeylerde belgelendirilmiş mühendis ve mimarların ülkedeki yapı stokunu çeşitli düzeylerde belgelendirilmiş mühendis ve mimarların ülkedeki yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirecek hizmetler üretmesi sağlanmalıdır. Ayrıca depremde can ve mal kayıplarının yüksek olmasında imar aflarının birinci derecede önemli olmasının artık biliniyor olması gerekir''.
Güvenç, tüm gözlemler değerlendirildiğinde sosyal devletten ve toplum yararı ilkesinden vazgeçilmesinin sonuçlarının her alanda olduğu gibi Bingöl depreminde de ortaya çıktığını ifade etti.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:54