Hisarcıklıoğlu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'ni (MÜSİAD) ziyaretinde yaptığı konuşmada, kamuyu müsrif yapan ve yolsuzlukları doğuran iktisadi, idari ve siyasi yapının kesin ve kalıcı bir şekilde değiştirilmesi gerektiğini ifade ederek, devletin verimsiz çalıştığı ve sorumsuzca yönetildiği sürece kamu maliyesinin en temel problem kaynağı olacağını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisinin, devamlı büyüyen kamu kesiminin ağırlığı altında ezildiğini ve istikrarlı bir büyüme sürecine giremediğine işaret ederek, Türkiye'nin dünyada istihdamın üzerindeki vergi yükleri ve yolsuzluklar konusunda ilk sıralarda bulunduğunu kaydetti.
Osmanlı döneminde sonradan yapılan borçlanmaların önemli bir kısmının cari masraflara, saray yapımına ve maaş ödemelerine gittiğini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
''Bugün artık saray yapamayan kamu kesiminin, her biri birer saray görünümünde onlarca yeni kamu binası inşa ettiğini görüyoruz. Ankara-Eskişehir Yolu üzerinde 20 kilometre boyunca yükselen devasa boyuttaki kamu binaları birer ibret ve israf örneği olarak karşımıza dikilmektedir.'' Siyasilerin kamu bankalarını kullanarak kendi yakın çevrelerine milyarlarca dolar kaynak aktardığını ve bunları görev zararı diye gizlediğini savunan Hisarcıklıoğlu, devletin başlayıp da bitiremediği yatırım tutarının 5,500'e ulaştığını, bu yatırımlara bugüne kadar 130 milyar dolar harcandığını ancak, hepsinin bitirilmesi için 40 milyar dolar daha gerektiğini anlattı.
''SORUNUN KAYNAĞI HARCAMALARDA''
Hisarcıklıoğlu, sorunun kaynağının gelirde değil harcamaların fazla ve verimsiz oluşunda bulunduğunu belirterek, ''Havuzun dibi delik olduğu müddetçe taşıma su getirerek bu havuzun dolmayacağını herkesin görmesini istiyoruz. Kamu kesimi kendisine çeki-düzen verdikten sonra bizlerin yapamayacağı fedakarlık yoktur. Devlet varsa biz de varız. Yeter ki devlet kasasına sahip olsun'' diye konuştu.
Kalkınmış bir Türkiye için mevzuat ve hukuk reformu ile yatırımcıların ayağındaki prangaların çözülmesi gerektiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, yapılmayan her reformun başta Türk tüccar ve sanayicileri olmak üzere tüm vatandaşlara maliyet olarak geri döneceğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, ekonomideki gelişmelere değinirken de, şunları söyledi:
''Beklentilere ve sinyallere son derece hassas olan ekonomimizde, piyasalarda çalkantılara yol açmamak için ekonomi yönetiminin kumandayı ele alması, çok başlı görüntü vermemesi, kamuoyuna farklı ve birbiriyle çelişen mesajlar vermemesi gerekmektedir. Reel faizlerin yüksekliği, risk priminin çok yüksek olmasının bir sonucudur. Yani yatırımcılar ekonomiye güven duymamakta, her an herşeyin değişebileceği kuşkusunu yaşamaktadırlar. O halde çözümün ilk adımı güvenilir bir ortam yaratmaktır.
Ülkemizde kamu kesiminin işleyişi ve örgütlenme biçimi düzeltilmediği müddetçe IMF'ye ihtiyaç duyulacaktır. Hiç şüphesiz olması gereken, ülkeyi IMF'den finansman istemek durumuna getirmemektir. Son 10 yılda hep beraber yani 68 milyon kişi olarak kaynaklarımızı ziyan ettik. Bunu sadece ülkeyi yönetenlere, siyasetçiye yükleyerek çözemeyiz. 2001 krizi aslında yaşam biçimimizin krizidir. Bugüne kadar kirli çamaşırları hiç yıkamak zorunda kalmamıştık. 2001 yılında biriken kirli çamaşır yığınına daha fazla dayanamayan sepetin dibi çıktı. Şimdi faturayı ödemek, kirlileri artık temizlemek zorundayız.''
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:12