KAYNAK : Haber Vitrini
Devlet Bakanı Tunca Toskay, ''AB üyesi ülkeler, Türkiye ilgili değerlendirmelerinde daha geniş bir perspektiften konulara yaklaşmayı denemeli, bazı hassasiyetlerimizi önyargısız değerlendirmeli'' dedi.
Toskay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) Brüksel'de düzenlediği ''AB Üyeliğine Doğru Türkiye'nin Sağladığı İlerleme'' konferansında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye girme yolunda katettiği mesafeyi anlattı.
Helsinki zirvesi ertesinde, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecini hızlandıracak somut ve önemli adımlar atılmaya başlandığını belirten Toskay, ancak AB-Türkiye ilişkilerinde son dönemde ortaya çıkan ivmeye rağmen, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinde diğer aday ülkelerin gerisinde bırakıldığını söyledi.
Toskay, bunun sonucunda AB Komisyonu tarafından 13 Kasım 2001 tarihinde yayınlanan İlerleme Raporunda, tam üyelik müzakerelerine hazırlık niteliğindeki tarama sürecinin başlatılması yerine, ön hazırlıkların tamamlanmasına yönelik çalışmaların ''Daha yoğun bir yaklaşma stratejisi'' çerçevesinde sürdürülmesinin önerildiğini kaydetti.
Dolayısıyla tüm adaylara eşit şekilde uygulanması gereken ''Katılım Öncesi Stratejisinin'' temel unsurlarının, Türkiye için de hayata geçirilmesi yerine farklı mekanızmalar geliştirilmeye çalışıldığının görüldüğünü ifade eden Toskay, şöyle devam etti:
''Oysaki ülkemiz, AB ile tesis etmiş olduğu Gümrük Birliğinin pratik bir sonucu olarak, birliğin ortak ticaret politikasını uygulayan tek aday ülke konumundadır. Bu niteliği ile Türkiye, AB müktesebatına uyum bakımından genişleme sürecindeki diğer aday ülkelerden daha ileri bir aşamada bulunmaktadır. Bu husus, AB Komisyonu tarafından hazırlanan ilerleme raporlarında teyit edilmiştir.
Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi ülkeler AB'ye katılmalarına müteakip topluluk kaynaklarından önemli destekler almıştır. Diğer taraftan aday ülkelerin 2000 yılı itibarıyle AB kaynaklarından sağladığı mali destek ise 19 milyar Euro civarında olup sadece Polonya ve Macaristan'a son 9 yıl içerisinde AB'den sağlanan kaynaklar Türkiye'ye 36 yılda sağlanan mali kaynakların 2 katıdır.'' Toskay, bu rakamların, Türkiye'nin ciddi kaynak ve emek sarfettiği Gümrük Birliği ve tam üyelik yolundaki uyum çabalarının AB tarafından yeterince desteklenmediğini ortaya koyduğunu belirtti.
''TÜRKİYE, TAAHHÜTLERİNİ YERİNE GETİRMİŞTİR''
Toskay bu arada, Türkiye'nin bugüne kadar, AB ile ilişkilerini güçlendiren adımlar attığını ve taahhütlerini yerine getirdiğini vurgularken, Gümrük Birliğinin uzun süre devam edebilecek bir süreç olmadığını söyledi.
Bakan Toskay, Türkiye-AB ilişkilerinin geçmişi ve Gümrük Birliğinin tesis edilişinin üstünden 6 yıl gibi önemli bir sürenin geçtiği dikkate alındığında, ilişkilerde bir ileri adıma, yani tam üyeliğe geçilmesinin zaruret arzettiğini ifade etti.
Toskay, ''Aksi takdirde, karar alma mekanızmalarının içerisinde yeralmadan, topluluk ortak ticaret politikalarının üstlenilmesinde oluşan sorunlar, ilişkilerin derinleşmesine engel olacak, belirli bir noktadan sonra da imkansız kılacaktır'' dedi.
KATILIM MÜZAKERELERİ
AB ile katılım müzakerelerinin 2003 yılında başlatılmasının Türkiye için büyük önem arzettiğini kaydeden Toskay, Türk mevzuatının AB mevzuatına uyumu için tarama sürecinin resmen başlatılması gereğine dikkati çekti.
Bugün itibarıyle Türkiye'nin, katılma müzakereleri başlatılmayan tek aday ülke konumunda olduğunu kaydeden Toskay, ''Ancak AB Komisyonu'ndan beklentimiz, katılma müzakerelerine baz teşkil edecek tarama sürecinin 2002 yılının 2. yarısında başlatılması için, daha somut adımlar atmasıdır'' diye konuştu.
Toskay, sözlerini ''AB üyesi ülkeler, Türkiye ile ilgili değerlendirmelerinde, daha geniş bir perspektiften konulara yaklaşmayı denemeli, bazı hassasiyetlerimizi önyargısız değerlendirmelidirler'' diyerek tamamladı.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:17