Gündem
  • 13.7.2006 11:18

TÜRK DİL KURUMU'NUN SÖZLÜK SANSÜRÜNE SERT TEPKİLER!..

Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın'ın, kadını aşağılayan, kötüleyen ve ikinci sınıf gösteren deyim ve atasözlerini sözlüklerden çıkaracaklarını açıklamasının ardından tepkiler gelmeye başladı.

AÇIKLAMADA ŞU DETAYLAR YER ALIYORDU:

"7 kişilik çalışma grubu oluşturan TDK, 20 bine yakın deyim ve atasözünü bilimsel incelemeye tabi tutacak. Bazıları argo, bazıları ise özellikle doğu ve güneydoğu bölge ağızlarında kullanılan, Türk gelenek, kültür ve inançlarına uymayan sözleri yeni sözlüğe almayacak olan TDK, bu olumsuz mesajların nesilden nesile geçmesini engelleyerek unutturmayı hedefliyor."


İşte, bugün konuyu gündemlerine alan Devrim, Aköz, Hızlan ve Yılmaz'ın yazıları...

HAKKI DEVRİM'İN RADİKAL'DEKİ YAZISI:

Bir deyim canavarımız eksikti

Adlarını sözlükten çıkararak hastalıkların kökünü kurutabilir misiniz?
Aynı şey değil belki, ama çok benziyor. Türk Dil Kurumu'nun 74'üncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle öğrendik ki, Türkçemizde ve dolayısıyla sözlüklerimizde, bu kurumun başkanı Prof. Şükrü Haluk Akalın'ın beğenmediği, kullanılmasını yanlış ve yakışıksız bulduğu deyimler ve atasözleri varmış.
Başkan, bilimsel düşüncelerle, çalışmalarla yetinmemiş... Bu defa işe siyasal nitelikte bir kampanyayla başlıyor. Bir hamlede milletin en az yarısını kazanacak bir kurnazlık düşünmüş:
– Yedi kişilik çalışma grubu kurduk, diyor. 20 000'e yakın deyim ve atasözünü iki yıl boyu inceleyecekler. Yeni bir Deyimler ve Atasözleri Sözlüğü yapacaklar. Deyimler ve atasözleri üzerinde dikkatle durulacak. Bunlardan «Günümüzün söz varlığında yer alması uygun görülmeyenler, bu çalışmaya dahil edilmeyecek».
– Anlamadım. Dahil edilmeyecek ne demek?
– Kadınlarımızı aşağılayıcı ifadeler var mesela. Eksik etek, Kaşık düşmanı, Saçı uzun aklı kısa gibi... Avradı eri saklar, peyniri deri; Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme; Ağustostan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez... gibi deyimler ve atasözleri.
Gene gerekçesine dönüyor:
– Kadınlarımızı aşağılayıcı ifadelere yer vermeyeceğiz. Çünkü kadınlar toplumun en değerli bireyleridir. Türk kültürüne uygun olmayan, geleneklerimize, inançlarımıza aykırı olan deyimleri almayıp, gençlerimize yol göstereceğiz.
Başka ne demiş, diye umarım sormayacaksınız. Sormayın, çünkü gelinen bu noktada terbiyesizlik etmeden cevap vermek hemen de mümkün değil.
– Siz sözlüklerdeki deyimleri, meselleri babanızdan kalmış miras mı sandınız ki, bunların bir kısmını (kullanmamak da değil) sözlüklerden çıkarıp atma yetkisini buluyorsunuz kendinizde?
İşitmemiş olalım!
Cevabını, Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'den daha dünkü toplantıda almış zaten. Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel «TDK asıl yapması gerekenler yerine ilgi çekmek için yöntemler icat ediyor» demiş ki, insanın bu söylenene de inanası geliyor.
Daha doğrusu saçmalamanın bu derecesine insan inanmakta güçlük çekiyor.
Bakalım Akalın ısrar etme basiretsizliğini de gösterecek mi?
Susup, biraz bekleyelim.


EMRE AKÖZ'ÜN SABAH'TAKİ YAZISI:

Eksik etek... Eksik akıl!

Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Şükrü Haluk Akalın'ın fikri açıdan en olumlu yönlerinden biri, Türkçe'ye diğer dillerden girmiş kelimelere düşmanlık beslememesidir.
" O kelimeler yerleşmiştir, bizimdir. Bir dönem yapıldığı gibi onları Türkçe'den atmaya kalkışmak, dilimizi fakirleştirir " diye düşünür.
Ama aynı Akalın, "Dilimizdeki ' kadını aşağılayan' kelime ve deyimleri sözlükten çıkarıyoruz" diye açıklama yapıyor.
Olacak iş değil! Skandal! Vandalizm!

 


Çünkü: Dil içinde geçmişi de barındırır. Kelimeleri, deyimleri sözlükten çıkarmak tarihe müdahale etmektir. Kıyımdır!
Prof. Akalın'a soruyorum: İçinde ayıp kelimeler var diye tarihi bir vesikayı çöpe atar mısınız? Ben cevap vereyim: Elbette atmazsınız.
Bir soru daha: Antakya'daki Arkeoloji Müzesi'nde dünyaca ünlü mozaikler var. Bunlardan birinin adı ' Bahtiyar Kambur'. Mozaikte kocaman fallusa sahip kambur bir adam görünmekte. Şimdi kalkıp ayıp diye bu mozaiği yok mu edelim? Bunu onaylıyor musunuz?
Yine cevabı ben vereyim: Benim tanıdığım Akalın bunu asla onaylamaz. " O devirdeki anlayış böyleymiş " der, geçer.
Peki söyler misiniz: Kelimelerin bundan farkı var mı? Ayıp, itici ya da hakaret içeriyor diye dilden kelime ve deyimler atılır mı hiç? Onlar atalarımızın zihniyet yapısını gösteriyor. Beğenmesek de tarihimizin bir parçası.

 


Eğer genç kuşakların bunları öğrenmesini istemiyorsanız (ki bu kaygınızı anlarım) mesela ilk ve ortaöğretim için hazırlanan küçük çaplı sözlüklere koymazsınız; olur biter. Ama kapsamlı, büyük Türkçe sözlüğe onları almamak olur mu?
Örnek olarak ' eksik etek' deyimi verilmiş. Halk arasında kadınlar için söylenen ama içinde küçümseme barındıran bir deyim bu...
Ancak... TDK sözlüğüne ( 10'uncu baskı) bakıyorum. Karşılığında, sadece 'kadın' yazıyor.
Bırakın bu deyimi Türkçe'den atmayı da... 'Eksik etek' nereden çıkmış; bana onu anlatın.
Deyimin kökeni ne? 'Eteğin eksik olması' nereden geliyor? 'Eksik' derken erkek cinsel organına sahip olmayış mı anlatılmak isteniyor? Yoksa 'etek'ten kasıt başka bir şey ('edep yeri') mi?
Siz daha deyimin nasıl kurulduğunu sözlüğünüzde anlatmamışsınız... Ama onu dilden temizlemeye kalkışıyorsunuz!

 


Dil sözlükten öğrenilmez. İnsanlar dili, önce aile içinde olmak üzere, çevreyle konuşarak öğrenir. Sözlük ise söz dağarcığını geliştirir, ek bilgi sağlar. Yani, " Aman sözlükten öğrenip kullanmaya başlayacaklar " diye korkmanız anlamsız.
Zaten 'kadını aşağılıyor' gerekçesiyle deyimi sözlükten atsanız ne olur, atmasanız ne olur?
İnternete girin bakın: 'Eksik Etek' diye feminist site var. 'Eksik Etek' adlı kadınlardan kurulu bir rock topluluğu olduğunu da biliyoruz.
Yani: Siz deyimi yok etmeye çalışıyorsunuz. Ama kadınlar onu alıp tersine çeviriyor! Olumsuzu, olumluya dönüştürüyor.
Bu tip deyimleri sözlükten silerek insanları 'daha edepli, daha nazik' yapacağınızı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz!
Çünkü hayat yeni yeni kelime ve deyimlerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Örneğin, ' ayrım yapmadan çok sayıda erkekle birlikte olan' kadınlara ' motor' diyenler var. Sözlüğe bakıyorum: Kelimenin karşısında bu anlam yazmıyor.
Peki bu tabiri nasıl öğrendik?
Hayatın içinde, konuşa konuşa...
Prof. Akalın, aklınızı başınıza toplayın!
TDK sözlüğünü fakirleştirmek yerine zenginleştirin. Bakın hâlâ bir ' Eş ve Karşıt Anlamlar Sözlüğü' hazırlamadınız. Büyük eksiklik! Kaynakları oraya yönlendirin.
" Kadınları aşağılayan deyimleri sözlükten atacağım " dediğinizde, birtakım şuursuzlar size alkış tutar. Medyada yer alırsınız. Ama dilimizi ve tarihimizi tahrip etmiş olursunuz.

 

DOĞAN HIZLAN'IN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:

TDK’dan XIV. Louis yöntemi


"EKSİK etek sözlükten çıkıyor" başlıklı Şehriban Oğhan’ın haberini (Hürriyet, Çarşamba, 12 Temmuz 2006) okuyunca çok şaşırdım.

Sözlüğe müdahalenin gerekçelerini görünce, düşünme yeteneğimi kaybettim. Çünkü yapılan işin mantığını anlayamadım.

Veled Çelebi İzbudak’ın Atalar Sözü’ndekiler başta olmak üzere, bütün atasözlerinin yaşamımızın, duygularımızın, zaaflarımızın ve yüceliklerimizin bir yansıtıcısı olduğu kanısındayım. Yapılanı kültür birikimimize müdahale sayarım.

Ben birçok argo söz bilirim, Ferit Devellioğlu ile Hulki Aktunç’un argo sözlükleri çalışma masamın üzerindedir. Konuşmalarımda, yazılarımda argo kullandığımı anımsamıyorum. Ama argo, bir dilin baharatıdır. Lezzet vereceğine inandığım anda, yazıma da koyarım.

Aile içi şiddetin kol gezdiği, töre cinayetlerine her gün gazete sayfalarında rastlanıldığı bir ülkede, hayat gerçeği dururken sözlük gerçeği ile bunun önüne geçilmesi mi düşünülüyor acaba?

Ayıklanacak sözlere baktım, ben bunların sözlüklerde kalmasından yanayım.

Bu atasözleri yüzünden mi oluyor her kötü şey?

Sözlük ayıklama girişiminde, sığ, modası geçmiş, sözümona bir feminist anlayışın izdüşümünü seziyorum.

* * *

TELEFONDA konuştuğum Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın, "Gençlerimizin bu sözlerden etkilenmemesini, bu sözlerin bizim kültürümüze ait olup olmadıklarını da araştıracaklarını" söyledi.

Aynı ayıklama doğrultusunda, Çingeneler üzerine sözlerin de sözlüklerden çıkarılacağını belirtti.

Şimdi biraz da araştırmacılar adına konuşalım.

Sözcükler ya da atasözleriyle ilgili çalışma yapacak olan bir uzman, genç bir bilim adamı, bu atasözlerini bulamayacak. Mecburen eski kaynaklara, sözlüklere başvuracak.

Fransız kralı XIV. Louis’in oğlunun klasik yazarların kitaplarındaki uygunsuz kelimeleri, konuları okumaması için onları sansürleyip kitapları öyle sunarlarmış. Dauphin için yapılan bu arındırma tarihe Ad Usum Delphini olarak geçmiş. Sanırım bu sözlük de böyle bir özellik taşıyacak .

Sokakta bir argo söz duyduklarında gelip sözlüğe bakacaklar ama karşılığını bulamayacaklar. Unutmayalım ki, yazılı kültür dışında bir de sözlü kültür vardır. Onu da kimse sansürleyemez.

* * *

DİL hayata karşı olur mu?

Bu sorunun doğru yanıtını verirseniz, gerçeği bulursunuz.


MEHMET Y. YILMAZ'IN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:

Sözlükleri sansürleme girişimi

TÜRK Dil Kurumu, kadınları aşağılayan bazı atasözleri ve deyimlerin sözlüklerden çıkarılacağını açıkladı.

Bu amaçla 20 bine yakın deyim ve atasözü taranacak ve "Türk gelenek, kültür ve inançlarına uymayan sözler" yeni sözlüklere alınmayacak.

Haberi Hürriyet’te okurken "Tam da 12 Eylül artığı bir kuruma yakışan davranış" diye düşündüm.

Atasözleri ve deyimler, bazılarının anlamlarını beğenmesek, argo bulsak ve kullanmamayı tercih etsek de Türkçe’nin binyıllar içindeki gelişmesinin bir sonucu.

Ve "dil" dediğimiz şey de bir odaya kapanıp geliştirilemiyor.

Halkların yaşam biçimlerinden, alışkanlıklarından, geleneklerinden besleniyor. Zaman içinde dilimize giren her deyim, her kelime, her atasözü bir toplumsal ihtiyaca yanıt vermek üzere, toplumların o andaki bilinç düzeylerinden kaynaklanıyor.

Bu nedenle de üzerlerinde titizlenmek gerekiyor. Bir dilin bütün zenginliğini ve birikimini yansıtması gereken sözlüklerden bunları ayıklamak ise bilimsel değil, ancak mizahi bir yaklaşım olabilir.

Çünkü dilimizde kadınları aşağılayan deyim ve atasözleri birilerinin canı öyle istediği için uydurulmuş şeyler değil. Toplumsal yaşamımızda, kadına verdiğimiz değeri ve önemi gösteriyor.

Bu önemi artırmak ve kadınları toplumsal yaşamımızda erkeklerle eşit seviyeye getirebilmek başka bir şeydir, bu durumu tespit eden sözcükleri sözlüklerden atmak başka bir şey.

Bu deyimleri ve atasözlerini sözlüklerden atmadan önce, bu deyimlerin içerdiği fikirleri toplumsal bilincimizden çıkarmamız gerekiyor.

Ve bu da sözlükleri "sansürleyerek" ulaşılabilecek bir durum değil.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:23

İLGİLİ HABERLER