
'TÜRK SOLU' KRİZİ: DERGİNİN YAZARLARI KONUŞTU!..
Yekta Güngör Özden, ‘Çocuklar haklı ama tepkileri yanlış’ dedi. Bedri Baykam ise ‘Yazı benim Atatürkçülük anlayışıma ters’ dedi.
TÜRKSOLU Dergisi’nin Türkleri kebap yememeye hatta Kürtçe konuşulan minibüse binmemeye çağıran yazıları Hürriyet yazarları Ahmet Hakan ve Hadi Uluengin’in konuyu gündeme getirmesiyle tartışılmaya başlandı. Dergi yetkilileri, konuyla ilgili açıklama yapmadı. Dergide düzenli yazıları çıkan Yekta Güngön Özden ise yazının haklı bir tepkiye dayandığını söyledi.
TÜRKLÜĞÜNÜ KORU
Dergi, içeriğindeki akıl almaz taleplerle şaşkınlık yarattı. Sayfalarında Atatürk, Deniz Gezmiş ve Nazım Hikmet fotoğraflarına yer veren derginin ağustos sayısındaki ‘Türk Oğlu Türk Kızı Türklüğünü Koru’ başlıklı yazıda, Türklerin Kürtleştirildiği iddia edilmişti. Gökçe Fırat imzalı yazıda şöyle denilmişti:
TÜRK ÜREMELİDİR
‘Türk, Kürt dizisi izlemez. Kürtçe müzik dinlemez. Kürtçe müzik çalan barlara gitmez. Kürtçe konuşulan minibüse binmez. Kürtçe kaset satan dükkandan alışveriş yapmaz. Türk’ün damak tadı, Kürt yemekleri ile yer değiştirmektedir. Türk’ü kebaba, lahmacuna mahkum eden anlayışla mücadele edilmelidir. McDonalds’lar ne kadar tehlikeli ise Kürt mutfağı da o kadar tehlikelidir. O nedenle Türk, Türk mutfağına sahip çıkmalı, başka şeyler yememelidir. Her şeyden önce Türk üremelidir. Artan her bir Türk bebesi, bizi Ergenekon’dan çıkartacak bir kurtarıcıdır.’
ÇOCUKLAR HAKLI AMA...
Yazıya tepki gösteren Hürriyet yazarları, dergide Özden, Bedri Baykam gibi kişilerin de yazmasına dikkat çekmiş, Hakan köşesinde, ‘Bu önerilerin yayınlandığı derginin yazarları arasında, meczup olmağına inanmak istediğimiz Yekta Güngör Özden gibi bir isim bulunmaktadır’ ifadelerini kullanmıştı. Özden konuya ilişkin sorumuzu ‘Çocuklar tepkilerinde haklılar ama çözüm önerileri yanlış’ diye yanıtladı. Özden şöyle dedi:
ÖNERİLER ÇOK SERT
‘Benim görüşüm şu ki çocuklar, Kürtçülerin aşırı tepkisine karşı aşırı tepki vermiştir. Tepkilerinde haklılar, çocukların yanlışları olabilir. Ayrıca gerginliği yaratan Kürtçüler. Belediye başkanlarının konuşmalarını izliyorsunuz. Çocukların tepkisi haklı, ama çözümlerinin bir kısmına katılmıyorum. Çözüm önerilerinin bir kısmı sert. Örneğin ben bazen lahmacun yerim, bazen yemem. Kürtçüler ayrımcılık yapıyor ama onların tepkileri de aşırı, bunlar genç çocuklar.’
‘Her Kürt potansiyel PKK’lıdır’
DERGİNİN eylül sayısındaki Gökçe Fırat imzalı başyazıda, yine Kürt-Türk ayrımcılığı yapıldı. ‘Kürt varsa sorun var’ başlıklı yazıda şu ifadeler yer aldı: ‘Kimileri kabul etmese bile, ben Kürdüm diyen herkes, potansiyel bir PKK’lıdır. O nedenle en iyi Kürt, ben Türküm diyen Kürttür. (...) Bozüyük’te olanlara şaşırmamak gerekir. PKK’nın sokağa indiği yerde Türk de sokağa inecektir doğal olarak. Bu işin bir Bozüyük’le kalmayacağını, iki, üç daha fazla Bozüyük olacağını öngörmek içinse müneccim olmak gerekmez. Bunun arkasında bir provokasyon arayan kafa, ipi dışarıda kafadır. (...) Susup evimizde mi oturalım?’
Tartışılan pankart da onların
TÜRKSOLU dergisi, rektörlerin ve öğrencilerin 25 Ekim 2003 tarihinde Ankara’da YÖK Yasası’nı protesto etmek için düzenlediği Cumhuriyet Yürüyüşü’nde ‘Ordu göreve’ pankartı açmıştı.
TÜRKSOLU Dergisi’nde yayınlanan tartışmalı yazının sahibi Gökçe Fırat, 2000 yılına kadar İşçi Partisi’nin gençlik örgütü Öncü Gençlik İstanbul İl Başkanlığı’nı yapıyordu. Ancak Fırat ve ekibi, 2000 yılında partiden tasfiye edildi. Fırat’ın ajan provokatör olduğunu ileri süren İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, şöyle dedi: ‘Gökçe Fırat bizim partimize ajan-provokatör olarak sokulmuş bir adamdı. Bu olay bir cehalet olayı değildir. Tam tersine bilinçli ve belirli çevrelerin Türkiye’de bir Türk-Kürt düşmanlığı yaratmak için oynadığı oyunlardır.’
TÜRKSOLU yazarlarından ressam Bedri Baykam, dergide yazmasının bütün makalelerden sorumlu olduğu anlamına gelmediğini söyledi. Baykam, ‘Ancak bu yazının benim Atatürkçülük anlayışıma ters düştüğünü kabul ediyorum. Türk Solu dergisinde bu konuyla ilgili ısrarlı bir tavır olursa bu yayınla ilişkimin uzun vadede sekteye uğraması söz konusu olabilir’ dedi. Baykam şöyle konuştu: ‘Dergide sadece kendi yazılarımdan sorumluyum. Ben örneğin Hürriyet’i de yıllardır okurum, ama bazı yazarlarını okurken gözlerim yuvalarından fırlıyor. Bununla birlikte son derece farklı görüşler de var. Ben Gökçe Fırat imzalı yazısında yer alan bazı cümlelerin Kürt-Türk gerginliğine yol açabilecek cümleler olduğunu düşünüyorum. Ben o yazının altına imza koyamam. Ama sanırım Fırat, Türkiye’de Kürt sorunu var denmesine, Kürtler eziliyormuş gibi gösterilmesine aşırı tepki gösterdi.’
TÜRK Ceza Kanunu’nun 216. maddesi ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek’ suçunu düzenliyor.
Kanun şöyle diyor:
‘Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’
/Olcay PINAR, Zafer KIYAN - HÜRRİYET
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:07