Gündem
  • 17.11.2007 16:38

TÜRKİYE 2008'DE DE MANŞETLERDE

İngiliz siyaset ve ekonomi dergisi The Economist'in her yıl kasım ayında yayımladığı ve bir sonraki yıla ilişkin değerlendirme ve öngörülerin yer aldığı "2008'de Dünya" ekinde bu yıl Türkiye'ye geniş yer ayrıldı. "Atatürk'ün ötesi - Türkiye kendini yeniden tanımlamaya çabalayacak" başlıklı, John Peet imzalı yazıda 2008'de Türkiye'yi "laiklik, ekonomi ve Batı'yla ilişkiler" alanlarında sorunların beklediği belirtilerek, "Olaylı bir 2007'nin ardından, Türkiye 2008'de de manşetlerden tamamen inmeyecek" ifadesi kullanıldı.

Economist'in Türkiye'ye ilişkin 2008 değerlendirmesi şöyle:

LAİKLİK: Hükümet, kamu binalarında türban yasağının kaldırılması ya da gevşetilmesi ve imam hatip mezunlarının devlet üniversitelerine gidebilmesi konularında tabanının artan baskısına maruz kalacak. Bu gibi hareketler Atatürkçülerin protestolarını tetikleyebilir. Ancak AKP'nin 2007'deki (seçimler) büyük kazancından sonra yeni yasalar katı laikliği sulandırabilir. Bu milyonlarca Türkü memnun edecek.

EKONOMİK YAVAŞLAMA: Onların (Türklerin) çoğu için daha da endişe verici olan ekonomik yavaşlama olacak. Türkiye'nin bir krizden diğerine yalpalandığı yıllardan sonra Erdoğan yönetimi altında ekonomi patladı. Bu AKP hükümetinin az rastlanır başarısını yansıtmaktan ziyade, sıra dışı biçimde ılımlı olan dünya ekonomik ikliminin de bir sonucuydu. Küresel ekonominin durumu kötüleştikçe, (Türkiye'nin) görece yüksek maliyetli ve vasıfsız işgücü özellikle sorun olacak. Bu, Erdoğan'ın 2008'deki en büyük baş ağrısı olacak.

BATI'YLA İLİŞKİLER: Üçüncü sorun, Türkiye'nin özellikle Avrupa'dakiler ve ABD olmak üzere diğer ülkelerle ilişkileri olacak. Türkiye'nin dostları ve komşuları onun stratejik öneminin farkında: Avrupa, Asya ve Ortadoğu kavşağında duran hızla büyüyen, Müslüman bir demokrasi. Avrupa Birliği (AB) üyeliği görüşmeleri yavaş yürüse bile, Fransız, Avusturyalı, Hollandalı ve Alman seçmenlerin olumsuz görüşlerinden etkilenen Avrupalılar, Türkiye'nin kulüplerine katılması fikrine artan bir şekilde karşıt hale geliyorlar. Türkler 2008'de, nihai üyelik umutlarını canlı tutabilmek için biraz sabra ihtiyaç duyacak.
Türk kamuoyundaki AB karşıtlığıyla birlikte Amerikan karşıtlığı da yükseldi. (...) Amerikalıların baskısı altında Erdoğan, orduyu bütün Irak'ı istikrarsızlaştırabilecek geniş çaplı bir işgale karşı dizginleyecek. Ancak daha küçük askeri akınlar Türkiye-Irak sınırını gergin tutacak.

'Türk dış politikası Davutoğlu demektir'

İngiliz The Economist dergisi son sayısında Türkiye'nin, AKP döneminde Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirerek, "Ortadoğu üzerinde Osmanlı Devleti'nin sahip olduğu etkiye kavuşma şansını yakaladığını" ve ülkenin bu iddialı dış politikasının arkasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dış politika başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun olduğunu ileri sürdü. Birkaç yıl önce Arap komşularınca Batı'nın işbirlikçisi olarak küçümsenen Türkiye'nin bu imajının, "ılımlı İslamcı AKP'nin iktidara gelmesi ile silindiği" vurgulanan yazıda, bu imaj değişiminde en büyük payın Davutoğlu'na ait olduğu kaydedildi. Haberde, "Dışişleri Bakanı Ali Babacan, nereye giderse gitsin yanında Davutoğlu'nu götürüyor. Türk dış politikası demek, Davutoğlu demektir" ifadesi yer aldı.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:37

İLGİLİ HABERLER