Ekonomi
  • 10.4.2004 10:47

TÜRKİYE EN ZENGİN İŞADAMINI KAYBETTİ

Amerikan finans çevrelerinin dergisi FORBES'un 26 Şubat 2004 tarihinde açıklanan dünyanın en zenginleri sıralamasında 3,2 milyar dolarlık servetle 147'inci sırada bulunan Sabancı, listeye giren 6 Türk işadamı içinde ise ilk sıradaydı. 71 yaşındaki Sabancı, çoğunluğu ''SA'' takısıyla biten 60'ı aşkın şirket ve 30 binden fazla çalışan, 15,6 katrilyon lirayı aşan ciroya sahip, Türkiye'nin dev şirketler topluluğunu yönetiyordu. Sakıp Sabancı, Sabancı Holding'in yanı sıra bağlı çok sayıda kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı ve Murahhas Üyeliklerini yürütüyordu. SABANCI TOPLULUĞU Hacı Ömer Sabancı Holding A.Ş, Sabancı Topluluğu şirketlerinin yeni yatırımlarını ve uluslararası şirketlerle ortaklıklarını koordine etmek ve artan yönetim ve planlama gereksinimlerini kurumsal bir yapı içinde karşılamak amacıyla 1967 yılında kuruldu. Sabancı Holding'in kurulmasını izleyen yıllarda başarılan hızlı gelişmeyle Sabancı Topluluğu, Türkiye'nin en büyük sanayi ve finans gruplarından biri konumuna ulaştı. Hemen hemen hepsi konularında lider olan 60'ı aşkın şirketiyle Sabancı Topluluğu'nun iş alanları, sadece ülke sınırlarıyla bağımlı kalmadı, yurtdışında kurulan şirketleriyle günümüzde uluslararası alana da yayıldı. Sabancı Topluluğu, yönetim açısından, banka ve sigortacılık, lastik ve takviye malzemeleri, kimya, perakendecilik, gıda, çimento, otomotiv, tekstil ve dış ilişkilerden oluşan dokuz stratejik iş birimine ayrılıyor. Bu gruplara ek olarak vakıf ve hayır işlerini tek çatı altında toplayan Vaksa - Hacı Ömer Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi de topluluk bünyesinde bulunuyor. Sabancı Topluluğu, konularında başarılı olmuş uluslararası şirketlerle ortak olarak, onların teknolojik bilgi ve deneyimlerini, kendi yerel piyasa bilgi ve deneyimiyle birleştiren bir büyüme stratejisi izliyor. 2002'DE 5,2 MİLYAR DOLARLIK NET SATIŞ 2002 yılında Sabancı Holding'in konsolide net satışları 5,2 milyardolar, vergi öncesi karı ise 562 milyon dolar olarak gerçekleşti. Sabancı grubunda, Akbank, Akçansa, Ak Sigorta, Brisa, Bossa, Çimsa, Kordsa, Olmuksa, Sabancı Holding, Sasa ve Yünsa şirketleri halka açık şirketler olarak yer alıyor. İnsan kaynaklarının her zaman en önemli sermayesi olduğuna inanan Sabancı Topluluğu şirketlerinde 30 binden fazla çalışana istihdam sağlanırken, düzenlenen teknik ve yönetim konularındaki eğitim programlarıyla üstün niteliklere sahip iş ve beyin gücü yetiştiriliyor. Sabancı Holding, Sabancı Topluluğu'nun genel stratejilerini belirleyen, topluluk faaliyetlerinde değer ve sinerji yaratan, finans,planlama ve insan kaynakları konularında yol gösteren ve gerekli koordinasyonu sağlayan bir yönetim merkezi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Sabancı Topluluğu'nun 13 ayrı alanda faaliyet gösteren 40'tan fazla şirketi ve bu şirketlerin dışında global ortaklıkları bulunuyor. DÜNYA DEVLERİYLE ORTAKLIKLAR KURDU Sabancı Topluluğu'nun çoğunluğu ile yüzde 50/50 ortaklık kurduğu dünya devleri arasında Bridgestone, Du Pont, Toyota, Philip Morris, Kraft Foods International, Bekaert, Heidelberg Cement, IBM, BNP, Dresdner Bank, Carrefour ve International Paper yer alıyor. Sabancı'nın yurtiçi ve dışında faaliyet gösteren şirketleri şöyle: ''Sabancı Holding, Akbank, Sabancı Bank (İngiltere), Sabancı Bank (Guernsey) Ltd., BNP-AK-Dresdner Bank (Almanya-Fransa), BNP-AK-Dresdner Finansal Kiralama, Ak Yatırım, Ak Yatırım Ortaklığı, Ak Portföy Yönetimi, Aksigorta, Ak Emeklilik, Aknet, Brisa, Dusa International LLC (ABD), Sakosa, Carrefoursa, Diasa, Teknosa, Beksa, Enerjisa, DuPontSA B.V., Pilsa, İnsa, Marsa, Gıdasa, Akçansa, Çimsa, Oysa Çimento, Exportaciones Sabancı (İspanya), Karçimsa, Temsa,Bossa, Yünsa, Universal Trading (Jersey), Exsa (UK) Ltd. (İngiltere), Holsa Inc. (ABD), Sabancı Telekom, I-Bimsa, Olmuksa, Dönkasan, Tursa, Philsa, Philip Morrissa, Toyotasa Pazarlama, Akkardansa.'' 'ZOR BAŞARILARA İMZA ATTIM' Pamuk işçisi Hacı Ömer'in oğlu olmakla iftihar eden Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, lise 2'den ayrıldıktan sonra başladığı iş hayatında, kendi deyimiyle bir insan ömrüne sığması zor başarılara imza attı. Daha önce, 1985 yılına kadar yaşadıklarını ''İşte Hayatım'' adlı kitapta toplayan Sakıp Sabancı, yayınladığı 14. kitabı ''Kaldığım Yerden Hayatım''da da son 19 yılda yaşadığı renkli, başarılı hayatından kesitler sunuyor. İş dünyasıyla ilgili önemli gerçeklere de ışık tutan kitabında, Sabancı'nın kişisel başarı ve görüşleri dışında, holding olarak neler yaptıkları ve nasıl yaptıkları kendi ağzından anlatılıyor. Sağlığına gereken önemi veremediğini ifade eden Sabancı, ''İlk 'çat pat' kalpte ortaya çıktı. Onu zamanında onarttık. Ama gene vücudu zorlamaya devam ettim. Son olarak böbrekten 'çat pat' sesleri gelmeye başladı'' diyor. Kitabında, Amerika'da ameliyat edildiğini anımsatarak, insanın böyle zamanlarda kendi kendine bir hesaplaşma arayışına girdiğini aktaran Sabancı, ''İnsanlar fani. Önemli olan insanın gittikten sonra arkasında iz bırakabilmesi. İşte o hesaplaşma döneminde gördüm ki, Tanrı'nın verdiği imkanlar ve ülkenin bana sağladığı şartlarla bir faninin ömür dilimine sığması zor işler yapmışım'' diye yazıyor. ''İŞADAMININ İMAJININ DEĞİŞMESİNDE ROLÜM VAR'' Sakıp Sabancı olarak yaşamıyla, başarılarıyla, iş ilişkileriyle, halk ve kamuoyuyla kurduğu iyi diyalogla Türkiye'de işadamı imajının değişmesinde, vatan için çalışan, üretim yapan işadamı ile rantiyecinin ayırt edilmesinde önemli rolü bulunduğunu vurgulayan Sabancı, ''Üretim yapan, istihdam yaratan, vergisini veren, ülkesi için çalışan işadamının saygınlık kazanmasına öncülük ettim'' ifadesini kullanıyor. Kitabında, ''Bugüne kadar yetmiş yılda bir ömre sığdırılması güç işler yapmışım'' diyen Sabancı, Sabancı Ailesi olarak ülkeye ufuk açtıklarını, dünyada iz bıraktıklarını kaydederek şöyle devam ediyor: ''Atalarımız, 'Hiç ölmeyecekmişsin gibi çalış, yarın ölecekmişsin gibi hazırlıklı ol' demişler. Ben atalarımızın bu sözünü ilke olarak kabullendim. Başarıya gözüm doymuyor.'' ''CEBİMDE BONCUK VE MUSKA TAŞIRIM'' Sabancı, kitabında hayatta vazgeçemediklerini, alışkanlıklarını, ideallerini anlatıyor. ''Hayatta doyamadığım bir şey varsa, o da para değil, çalışmaktır'' diyen Sabancı, ''bir bestekarın eseri çalınınca beğenilmesi, alkış seslerinden zevk alması gibi kendisinin de yatırımın tamamlanmasından, makinelerin şakır şukur işlemesinden, ürünleri görmekten'' aldığı zevki ''İşte doyamadığım zevk budur'' sözleriyle dile getiriyor. Nazara inandığını, cebinde bir boncuk, ayrıca bir muska taşıdığını anlatan Sabancı, en çok yılandan korktuğunu belirtiyor. Sakıp Sabancı, sanayiciliğe duyduğu aşkı ise, ''Yeniden dünyaya gelsem, gene sanayici olurdum. 'Cumartesi, pazar yok, bu ne kadar ağır iş' diyorum, ama gene bu işi yapardım'' sözleriyle aktarıyor. Kardeşlerinin birbirine ''ağabeyim'' ve ''kardeşim'' diye hitap ettiklerini belirten Sabancı, kitabında, ''Bundan birlik beraberlik ruhu getirilmiş. Onun içindir ki, Sabancı Ailesi'nde ileriye gidişte ana muska budur. Bu, Türkiye'de adapte edilirse, her konuda daha çabuk, daha iyi bir ülke oluruz'' ifadesini kullanıyor. İŞ AŞKI, DÜĞÜNÜ FABRİKA BAHÇESİNDE YAPTIRTTI Kitabında, 7 Nisan 1933'te Kayseri'nin Akçakaya köyünde fakir bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldiğini, çok genç yaşlarda Bossa Un Fabrikası'nda veznedarlıkla iş hayatına başladığını anlatan Sakıp Sabancı, lise yıllarında en büyük tutkusunun sinema olduğunu, sinema sevgisi kabarınca 15-16 yaşlarında artist olmayı düşlemeye başladığını belirtiyor. Sabancı, teyzesinin kızı Türkan'la 1956 yılında evlenme anısından bahsederken, iş aşkını dile getirmeden edemiyor. Babasındaki iş aşkının kendisine de bulaştığını söyleyen Sabancı, kendisinin ısrarı üzerine düğünlerinin Adana'da Bossa Fabrikası bahçesinde yapıldığını ifade ediyor. PAMUK İŞÇİSİ BABASIYLA İFTİHAR ETTİ Mütevazı kişiliğiyle halkın sevgisini kazanan Sabancı, kitabında şunları söylüyor: ''Ben olduğum gibi görünmeye ve göründüğüm gibi olmaya itina gösteririm. Mesela, bir tek şeyi saklamak ihtiyacını duymadım. 'Tahsilliyim, kültürlüyüm, filan mektebi, filan üniversiteyi bitirdim'demedim. Lise ikiden ayrıldım, iyi talebe değildim. Pamuk işçisi Hacı Ömer'in oğluyum. Gerçek bu... Bunun saklanacak, aşağılanacak yeri var hesabında olmadığım gibi, aksine bunu iftihar edilecek bir gerçek kabul ettim. 'Asilzade aileyim, gelmişim geçmişim şudur' gibi hesapları bir yana bırakmak lazım. Bütün insanların tabiatında, belli oranlarda gösteriş sevme vardır. Ama herkeste bu oran değişiktir. Benim gösterişi sevme oranım anlıyorum ki az değil. Gösterişi severim. Açık olmakta fayda var...'' ''TURGUT ÖZAL, BİZE ÇOK ŞEYLER KAZANDIRDI'' Sabancı, kitabında beraber çalıştığı insanlardan bahsediyor. Büyümek ve gelişmek için İstanbul'a taşınmanın önemini zamanında gördüklerini belirterek, bu kararlarında topluluklarının o dönemki genel koordinatörü rahmetli Turgut Özal'ın büyük rolü olduğunu vurgulayan Sabancı, ''Turgut Özal'ın hatırı için Adana'dan İstanbul'a taşındık'' diyor. Sabancı, Turgut Özal'ın kendilerine çok şeyler kazandırdığını, yeni ufuklar açtığını, devamlı yatırım arayışı ve proje geliştirmede ki fikir ve tecrübesiyle birçok yeni tesis kurmaya başladıklarını belirtiyor. ''ÜNLÜLERLE TANIŞTIM'' Yurtdışındaki ilişkilerini de anlatan Sabancı, ABD başkanının davetlisi olarak üç defa Beyaz Saray'da toplantılara katıldığını, ayrıca ABD Başkanı Jimmy Carter ve eşi Rosalyn'in bugün müze haline getirilen İstanbul Emirgan'daki evine geldiğini anımsatıyor. Belçika Kralı Albert'in evine kadar gelerek kendisini Belçika Kraliyet Nişanı ile ödüllendirdiğini, Japon Prensi ve Prensesi Mikasa'nın evinde misafir olduğunu aktaran Sakıp Sabancı, eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand, eski Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin gibiünlülerle tanıştığını anlatıyor. ''BAŞARAMADIKLARIM'' Kitabında ''Başaramadıklarım'' başlıklı bölümde Sakıp Sabancı, kendisinin yapmaya çalışıp yapamadıklarının, yaptıklarının kat kat üstünde olduğuna dikkati çekiyor. Sabancı, Atatürk'ün son günlerini geçirdiği Savarona yatını müze haline getirilmesinin önemine inandığına, ancak bunu başaramadığına değinmeden geçemiyor. Anadolu'da ''Kimsenin kefenine cep diktirip öbür dünyaya bir şey götürdüğü görülmemiştir'' deyimini hatırlatan Sabancı, ülkede yapılan her eserin asıl sahibinin millet olduğunu vurguluyor. SON SÖZ...- Sakıp Sabancı, kitabında son bölümünde şöyle diyor: ''Her şeyden önce Sakıp Sabancı'nın da bir insan olduğu, insanların hatalarıyla, sevaplarıyla bir arada değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Eğer terazide sevap kefesi ağır basıyorsa, ne mutlu bana...'' Sabancı Ailesi olarak, otuz bin kişiye aş sağlayacak tarım, sanayi işletmeleri, banka, sigorta, ihracat kuruluşları ortaya çıkardıklarını, ülke ekonomisine katkılarını vurgulayan Sakıp Sabancı, kitabında son sözlerini şöyle ifade ediyor: ''Sabancı Topluluğu'nda 1980 yılında çalışmaya başlayan, 21 yıl bana arkadaşlık eden Prof. Dr. Güngör Uras'ın çalışma odasında asılı bir levha dikkatimi çeker 'Eğer tenkit edilmek istemiyorsan: hiçbir şey yapma, hiçbir şey konuşma, hiçbir şey olma...' İşte, bu da benim hayatım.'' DOĞU ANADOLU RAPORU YANKI YAPTI Renkli ve kendine has üslubuyla sevilen ve her zaman ilgi odağı olan Sabancı, ülke sorunlarıyla yakından ilgilendi. Hemen her konuda fikirlerini açıkça dile getiren Sabancı, 90'lı yıllarda Doğu Anadolu gerçeğini bir işadamı gözüyle inceleyip önerilerde bulunduğu ''Doğu Anadolu'' başlıklı rapor hazırladı. Rapor büyük yankı yaptı. Diyarbakır'da yaptığı konuşma nedeniyle, dönemin MHP Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş'in, ''Çizmeden yukarı çıkıyorsun'' uyarısıyla karşılaştı. Sabancı, bankalarla ilgili açıklamaları sonrasında da 2 milyar lira ceza ödemek zorunda kaldı. İş ve aş laflarını ağzından düşürmeyen Sabancı, kriz dönemlerinde bile iyimserliğini koruyan bir işadamıydı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:59

İLGİLİ HABERLER