Yaşam
  • 24.6.2011 13:23

TÜRKİYE HIZLA YAŞLANIYOR

Akdeniz Üniversitesi(AÜ) Edebiyat Fakültesi Gereontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, yaşlanma ve yaşlılık konusunda çalışmalarının olduğunu belirterek, Türkiye'nin Güney Kore'den sonra en hızlı yaşlanan ülke olduğuna dikkatleri çekti.Türkiye'de çocuğa, gence, kadına olduğu gibi her yaştaki kişilerin yanında yaşlılara da şiddet uygulandığını hatırlatan Prof. Dr. İsmail Tufan, yaptıkları araştırmalar sonucunda yaklaşık 200 bin yaşlıya şiddet uygulandığına dikkati çekti. "Bizler örf adet ve geleneklerine bağlı bir toplum olarak biliniyoruz" diyen Prof.Dr. Tufan,"Ülkemizde yaklaşık 200 bin yaşlı insanımıza fiziksel, psikolojik, ekonomik her türlü şiddetin uygulandığını biliyoruz. Bu noktada hükümeti, milletvekillerini, idarecileri, bilim dünyasını, sivil toplum kuruluşlarını bu konuya duyarlılığa davet ediyoruz. Bu problemin ulusal, hepimizin bir problemi olduğunu bilinmesini istiyoruz. Türk toplumunda 'Yaşlılara şiddet uygulanmaz' kanısının özellikle unutulmasını istiyoruz. Bu düşünce sadece bir masal, hatta masaldan öte bir masaldır. Bizim evde yaşlıya şiddet olmaz, komşumuzda olmaz demeyelim" dedi.

Adli vakalardan her insanın yaşlılara uygulanan süreci takip etmesinin zor olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Tufan,"Gazetelerin 3 sayfalarındaki şiddet haberlerinde ciddi bir artış var. Ama bu noktada ailenin üzerindeki baskının azaltılması gerekiyor. Özellikle yaşlılık ve yaşlanma sürecinde, bakıma muhtaçlık konusunun ulusal bir problem olması gerekiyor. Çünkü sayılar, ortadaki sonuçlar, bize bunun ulusal bir problem olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu.Şiddetin insanlık tarihi kadar eski bir olgu olduğunun altını çizen Prof.Dr. Tufan,"Şiddet sadece bizim ülkemize özgü bir problem değil, uluslararası bir konu. Bizi ilgilendiren nokta ülkemizdeki yaşlıların suistimale uğramamaları kurumsal ve evde şiddete uğramamaları için tüm ilgilileri ortak çalışmaya ve duyarlılığa çağırıyoruz" dedi.

TÜRKİYE'DE 200 BİN YAŞLI ŞİDDETE MARUZ KALIYOR

Türkiye'nin Gerontoloji atlası surveyindeki verilere göre 2 yüz bin insan Türkiye'de şiddete maruz kaldığını belirten Prof.Dr.Tufan, şunları söyledi:

"Burada şiddetin türlerini de ifade etmek gerekiyor. Ama biz genel olarak duruma dikkat çekmek için 200 bin insanımızın şiddete maruz kaldığını biliyoruz. Bunlar bildirilmiş vakalar, kayıtlara geçmiş vakalar. Birde ifade edilmeyenleri düşünürseniz rakamın oldukça fazla olduğunu düşünebilirsiniz. Bir yakınınızın şiddete maruz kaldığını gördüğünüz zaman, bunu öncelikle aile içinde çözmeye çalışıyorsunuz. En son aşamada şiddetin saklanamayacak, gizlenemeyecek boyuta çıktığında adli makamlara, kamuya yansıyor. İşte biz, şiddetin kamuya yansımadan önce her iki tarafı da şiddetten arındırılmış bir iletişim sürecini başlatmak istiyoruz. Buradan parlamentoya çağrı yapıyoruz. Ülkemizde 10 milyonun üzerinde 60 yaş üstü vatandaşımız yaşıyor. Dolayısıyla gelecekte nüfusumuzun da 2023 yılında 18 milyonu 60 yaş üzerinde olacak. Demek ki problemi bugünden uygulamalı alanlarda yeni konseptler geliştirerek şiddet ve diğer alanlarda girişimlerde bunmazsak Türkiye'nin gelecekteki en büyük problemlerinden birisi yaşlanma ve yaşlılıkta ortaya çıkacak olan bu tür problemler olacaktır."

Prof.Dr. Tufan, yaşlı ve yaşlı haklarının düzenlenmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

"Öncelikle bunun hukuki bir mevzuatı var. Yaşlıların şiddete maruz kalmamaları için öncelikle hukuksal alt yapıyı iyi düzenlemeliyiz. Onların şiddete uğradıklarında, şiddete uygulayanların bunu da göz önüne alarak caydırıcılığı arttıracak bazı girişimlerde bulunmalıyız. Bunu da hukukçularla bir araya gelerek yapabiliriz. Bizim bu alandaki bakım hizmeti veren kalifiye eleman sayımız da çok az. Daha fazla kalifiye elemanı yetiştirmemiz gerekir. Ve bu bakım hizmetlerinin profesyonelleşmesi gerekiyor. Özel sektörün bu alanda önünün açılması, istihdam yaratılması gerekiyor. Üniversitelerde yeni bölümler açılmalı yaşlı bakım ve sertifika programlarının acilen açılması gerekiyor" dedi.

Yaşlılara şiddet uygulayan ve uygulanan alanlar hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Tufan,"Yaşlılara bakım kurumlarında bakıcıların, evde bakım yapan gelin, kız, komşu veya bir yakının şiddet uyguladığını biliyoruz. Bakım süreci altında ezilen kişilerin yaşlıya ister istemez şiddet uygulayabiliyor. Bu duruma bir örnek verecek olursak: Bir ilçemizde Alzheimer hastası bir yaşlı bayan ile görüşmeye gittik. Emekli bir kadın Alzheimer rahatsızlığı 2. evrede olan annesine evinde bakıyor. Diğer kardeşlerinden de bir destek alamıyor. Ve şunu söylüyor kadın, 'Annemin ölümü benim, düğünüm olacaktır'. Bakımın yaratmış olduğu o tükenmişlik çaresizlik Alzheimer 24 saat bakım gerekiyor. Dolayısıyla bakıcıların bir çaresizliği ve tükenmişliği var. Baktığınızda vicdani bir problemle karşı karşıyasınız. Bu tür vakaların Türkiye'de çok yaygın olduğunu görüyoruz. Kurumlarda, evlerde, yaşam alanlarının her yerinde yaşlılara hep şiddet uygulanıyor. İhmalde bir şiddettir. Bu noktada kamuoyunun çok duyarlı olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin çok genç nüfusa sahip bir ülke gibi göründüğünün altını çizen Prof.Dr. Tufan,"Bu genç nüfusta hızla yaşlanıyor. Türkiye'de doğum oranları aşağıya doğru düşerken, ortalamama yaşam süresi uzuyor. Dolayısıyla Türkiye sessiz ama hızlı bir şekilde yaşlanan bir ülke konumuna geçiyor. Buradan önemsediğimiz üç nokta var. Gelecekte yaşlılara bakım hizmeti verecek olan insanları kim finansa edecek, bakımı nasıl yapacak, bakım elemanları nasıl yetişecek. Bugün Türkiye'de 1.7 milyon kısmi zamanlı bakıma muhtaç, 2.4 milyonda tam zamanlı bakıma muhtaç insan var. 10 milyon yaşlının 4 milyonu bakıma muhtaç"şeklinde konuştu.

"YAŞLININ PARASI YOKSA BAKILMIYOR"

Emekli 3 çocuk ve 6 torun sahibi Sabri Kutlu(60), yaşlıların günümüzde istenmeyen adam olarak ilan edildiğini belirterek, "er şey menfaate bakıyor. Evladının hangisine daha çok para verirsen o sana bakıyor. Vermezsen ben seni görmeyeyim de kim görürse görsün diyorlar. Yani yaşlı istenmiyor. Yaşlının çok parası olursa bakılır. Benim üç çocuğum var. Belki ben bunların 2 çocuğumu yıldır hiç görmüyorum. Her şeylerini evlerini aldım nişan, düğün yaptım. Yaşlı evladına saygı duymazmış, evladım bana saygı duymazsa ben nasıl duyayım. Yaşlıya aktı koktu deniliyor" dedi.

İki çocuk sahibi emekli Bekir Usta ise çağımızın bunalım çağı olduğunu belirterek, ekonomik sıkıntı ve işsizlik sorunlarının insanları zor durumda bıraktığını söyledi. Usta, "Bunlar bir araya geldiği zaman ister istemez sosyolojik yapı bozuluyor. Yaşlıların iktisadi gücü ve kendine bakma durumu yoksa genç nesil tarafından horlanıyor dışlanıyor. Bunda aile içinde alınan eğitiminde önemli olduğunu düşünüyorum. Saygı ve sevginin olmadığı yerde şiddet ortaya çıkıyor" şeklinde konuştu.

İSA KAR -ANTALYA

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 16:21

İLGİLİ HABERLER