Hükümet, muhtemel bir savaşta Türkiye ile ABD arasında gerçekleştirilecek işbirliğinin esaslarını belirlemek üzere bir anlaşmanın müzakere edilmesi sürecini resmen başlattı. ABD yönetiminin ısrarlı girişimleri karşısında son günlerde belirgin bir hareketlenmeye giren AKP hükümetinin talimatı üzerine, Türk Dışişleri ile ABD Dışişleri Bakanlığı arasındaki resmi müzakereler dün Ankara'da açıldı. Görüşmelerde Türk heyetine Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, Amerikan heyetine ise ABD Dışişleri'nin siyasi-askeri işler bölümünden Büyükelçi Marisa Lino başkanlık ediyor.
HUKUKİ VE PRATİK BİR ZORUNLULUK
Görüşmelerin anlamı şu şekilde değerlendirilebilir:
Türkiye ile ABD arasında 1980 yılında imzalanmış olan ''SEİA-Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'', Türkiye'deki Amerikan üslerinde yapılacak her türlü faaliyeti kategorik ifadelerle NATO amaçlarıyla sınırlıyor. NATO, ABD'nin Irak'a dönük savaş hazırlıklarını desteklemek amacıyla bir karar alamadığı için, bu üslerin Irak'a dönük olarak kullanılmasında önemli bir hukuki boşluk ortaya çıkıyor. Bu durumda, A) Anayasa'nın 92. maddesi gereğince yabancı asker kabulü için TBMM'den bir karar çıkartılması ve ayrıca B) bu işbirliğinin esaslarını düzenleyecek bir dizi anlaşmanın yapılması gerekli hale geliyor. Onbinlerce Amerikan askeri Türkiye'den geçiş yapacağı, üs ve limanlarda çok yoğun bir işbirliği gerçekleştirileceği için ortaya çıkan yüzlerce sorunun önceden çözüme bağlanması, yalnızca hukuki değil, pratik olarak da bir zorunluluk.
ÖNCELİK ÜSLERİN MODERNİZASYONU
Bu çerçevede öncelikle ele alınması gereken konu, hava üssü ve deniz limanlarında yapılacak olan modernizasyon ve inşaat faaliyeti. Hangi üste ne gibi düzenlemelerin yapılacağı, malzemenin nasıl sağlanacağı, müteahhitlerin nasıl seçileceği gibi pek çok konunun bir protokol içinde çözüme bağlanması gerekiyor. Ayrıca, söz konusu inşaat faaliyetini yürütmek üzere 4 bine yakın Amerikalı mühendis ve lojistik uzmanı Türkiye'ye gelecek. Bu personelin Türkiye'de bulundukları süre içinde hangi hukuki statüye tabi olacağı konusunda da bir protokol yapılması gerekli. Bu iki konunun öncelikle çözümü gerekiyor. Çünkü ABD, askeri harekátı şubat ayı sonuna yetiştirebilmek için modernizasyon faaliyetine hemen girişmek istiyor.
10 DOLAYINDA PROTOKOL GEREKİYOR
İş, bununla bitmiyor. Bir de, hazırlık aşamasından savaş aşamasına geçildiğinde, özellikle askeri işbirliğinin nasıl işleyeceği konusunda bir dizi protokol yapmak gerekiyor. Örneğin, modernizasyon için gelecek lojistik personelin dışında ''muharip'' kategorisinde Türkiye'ye ayak basacak olan Amerikan askerlerinin hukuki statüsü ayrı bir protokole bağlı olacak. Ayrıca, Türkiye'den geçip Irak'a giden Amerikan askerleriyle, onlara destek vermek amacıyla Türkiye'de cephe gerisinde kalacak unsurların hukuki statüleri için de ayrı ayrı düzenlenme söz konusu. Amerikan birliklerinin giriş ve çıkışlarında, uçakların iniş ve kalkışlarında, nakliye gemilerinin gelişinde hangi kuralların geçerli olacağı, istihbaratın nasıl paylaşılacağı, ortak harekát planlamasının nasıl yapılacağı gibi konuların da yine ayrı ayrı metinlerle düzenlenmesi gerekecek.
EKONOMİK YARDIMLAR KONUSUNDA AYRI PROTOKOL
Meselenin bir başka kritik yönü daha var. ABD'nin Irak'a savaş açması halinde Türk ekonomisinin uğrayacağı zararların ABD tarafından tazmin edilmesi konusunun önceden düzenlenmesi bir başka gereklilik. Bir başka deyişle, 1991 tecrübesinin ışığında, savaşın Türkiye'ye dönük ekonomik serpintilerinin telafisi için ayrı bir metinde, ABD'nin bağlayıcı bir taahhüt üstlenmesi şart. Bu durumda Türkiye ile ABD arasında sayısı 10 ile 12 arasında değişebilecek bir dizi protokolün imzası gündeme geliyor. Askeri amaçlı protokollerin içeriğinin bir bölümünün, AKP hükümetin verdiği siyasi talimat üzerine iki haftadır Türk ve ABD askeri makamları arasında taslak aşamasında müzakere edilmekte olduğu biliniyor.
SIRALAMA MECLİS'İN VERECEĞİ YETKİYE BAĞLI
Bu noktada önemli bir ayrıntıyı daha açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Dün başlayan Türk-Amerikan görüşmelerinde bütün bu protokollerin dayanacağı ana ilkeleri düzenlemek üzere bir ana anlaşmanın da ele alındığı anlaşılıyor. Bu anlaşmanın ''MOU-Memorandum of Understanding'' yani bir ''mutabakat belgesi'' şeklinde düzenlenmesi söz konusu. Bu durumda, Türkiye ile ABD arasında bir ana çerçeve anlaşma ile bunun ayrıntılarını düzenleyen 10 dolayında protokolün müzakeresi ve imzası söz konusu. Ancak, bütün bu anlaşmalara imza atılabilmesi için her şeyden önce TBMM'den yetki alınması gerekiyor. TBMM, ilk aşamada yalnızca üs modernizasyonu için yetki verirse, bu takdirde öncelikli olarak modernizasyona ilişkin protokoller sonuçlandırılabilir. TBMM, modernizasyonu da kapsayacak şekilde Amerikan birliklerinin gelişine izin veren geniş bir yetki tanırsa, bu takdirde ana anlaşma ve protokollerin hepsi birlikte sonuçlandırılabilir.
(Sedat ERGİN/ Hürriyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:17