Gündem
  • 12.7.2009 17:39

TÜRKİYE'DE AKTİF BİR AZINLIK, TOPLUMUN CANINA OKUYOR

Taraf yazarı Murat Belge, "Darbeden ilericilik beklemek bütün dünyada bitti. Bunun hâlâ anlaşılamadığı bir yer varsa orası Türkiye." diyor. Belge'ye göre darbe heveslileri dış destek bulamadığı için harekete geçemiyor. Medyada, bürokraside, yargıda "önemli mevkileri dolduran" aktif bir azınlığın toplumun canına okuduğunu söyleyen Belge, Kenan Evren'i savunan Ertuğrul Özkök'e de, "Ordu akan kanı niçin 11 Eylül'de değil de 13 Eylül'de durdurdu?"

Türkiye, son üç yıldır darbeyle yatıp darbeyle kalkıyor. Bizde bu kadar gündemde iken darbe uzaklardan Honduras'tan geldi. Ne düşündünüz?

Darbeyle yatıyoruz da darbeyle kalkılmadı daha. Salih Memecan'ın güzel bir karikatürü vardı. Gazeteyi eline alan adam darbe olmuş diye sevinçle koşuyor. Sonra haberi okumaya başladığında işin gerçeğini öğreniyor ve 'Allah kahretsin Honduras'ta olmuş' diyor.

Darbeye dünya büyük tepki gösterdi. Obama'dan Küba lideri Castro'ya kadar...

1960'larda gerici darbeler ve ilerici darbeler diye bir ayrım vardı. Mesela Mısır'da Kral Faruk'u darbeyle devirdiler. Nasır geldi. Suriye'de, Irak'ta darbe oldu. Bunlar ilerici darbe kabul ediliyordu. Aradan uzun zaman geçti. Suriye'de, Mısır'da ne değişti? O zamandan bu zamana ilerici bir darbe olamayacağı artık iyice anlaşıldı. Bugün bu darbelerin ne kadar berbat bir şey olduğu daha net ortaya çıktı. Darbeden ilericilik beklemek dünyada bitti. Bunun hâlâ anlaşılamadığı bir yer varsa orası Türkiye.

Bizde hâlâ 12 Eylül'ü öven yazılar yayınlanıyor. Ertuğrul Özkök, "Siz 12 Eylül'ün hesabını sormaya kalkarsanız, ben de çıkar derim ki: Siz önce 11 Eylül'ün hesabını verin." diye yazmıştı.

Ertuğrul Özkök 11 Eylül'ün kan bilançosunu çıkaracağına olayı sorunsallaştırsa ya. Niye 11 Eylül'de o kadar adam öldü de 13 Eylül'de hiç kimse ölmez oldu. Darbe öncesi sıkıyönetim vardı. Sıkıyönetimin askere hangi yetkileri verdiği gayet iyi bilinir. Bu yetkilerle niçin günde o kadar insanın öldürülmesini engelleyemediler? Parlamento'yu kapatınca engelleyebildiler. Buna da bir cevap verse Ertuğrul Özkök fena olmaz.

Hâlâ bizde niye darbe heveslileri var? Bu, neyin mücadelesi?

Türkiye'de modernizasyonu gerçekleştirecek bir orta sınıf yoktu. Fransa'daki, Britanya'daki gibi bir orta sınıf çıkıp bunu yapamadı. Bunu yapacak tek örgütlü güç ordu idi. Dolayısıyla ordu yaptı. Cumhuriyet'in erken yıllarında militarist bir rejimden söz edemeyiz. Çünkü Atatürk sonra da İnönü devletin başındaydı. Bunlar da ordunun en güvendiği iki insandı. Onlar varken ordunun orada bulunmasına imkan yoktu. İnönü ve CHP iktidarı devreder devretmez bir darbe hazırlığı başladı. 1950'de iktidar değişti. 60'ta geri alındı. On yıl sabredebildiler. Ondan sonra da her on yılda bir bu devam etti. Yani bu, kurucu gücün iktidarı bırakmama mücadelesiydi. Fakat yakın zamana geldiğimizde Özal'la birlikte Avrupa Birliği somutlaştı. Avrupa Birliği'ne girmek olabilir bir konu haline gelince; oraya doğru adım atıldıkça bu mücadele su yüzüne çıktı. Direniş sertleşti.

Türkiye'nin AB'ye girmesi direniş gösterenler için ne anlama geliyor?

Bugün vesayet rejimi diyorlar; rejimin sahipleri bu rejimin değişmemesi için direniyorlar. Ama eskiden darbeleri ordu tamam yapıyoruz derdi ve yapardı. Şimdi Avrupa Birliği'ne girmemek için darbe yapalım denilemiyor. Çünkü bunun karşısında birçok insan var. Sadece ordu içinde değil bütün toplumda. Avrupa Birliği'ne girmek veya girmemek insanları tepeden bölüyor. Sağ, sol, ordu, medya, bütün kurumlar kendi ortalarından bölündüler. Böyle olunca da bir hareketin çıkıp da darbe yapıyoruz deme imkanı kalmadı. O zaman bu işi sokağa taşımak ve darbeyi kaçınılmaz bir hale getirmek amaç.

Bu girişimlerin AK Parti döneminde artış göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha Refah Partisi'nin iktidara gelme ihtimali varken solda tanıdığım insanlardan biri "Bu adamlar iktidar olursa ben Kenan Evren'le beraberim" demişti. Horozun erken ötmesi gibi bir mesajdı. Bugün bu oldu. Türkiye'de bir kesim insan var. Bunlar daha çok Kemalist kesim. Kesin tavırları var. Mesela MHP iktidara gelirse bu kadar dert değil bu insanlar için ama Müslümanlar iktidara gelirse her şey değişir. Böyle bir tavır var. 'Kenan Evren'le beraberim' lafı yerine oturuyor ve bu oldu. Tanıdığım insan bugün hayatta değil. Kehanetini yaşayıp göremedi ama kehaneti doğru çıktı. Bu kesim demokrasi, özgürlük gibi şeyleri kapının önüne hemen koymaya razılar. İktidar da böyle düşünen insanları rahatlatacak bir girişimde bulunmuyor. Bir belediye başkanı içkiyi yasaklamak için girişimde bulunabiliyor mesela. Bunlar gündemde de tutuluyor. Bu da sürekli bir kuşkuyu körüklüyor.

Ergenekon sürecinde de Türkiye ikiye bölündü. Bu süreçte taraflar durduğu yerdeler mi? Süreçte ne değişti Türkiye'de?

Hiçbir şey değişmedi değil. Ergenekon'un ilk ortaya çıkışından bu yana çok şey değişti. Medyanın bir kısmı Ergenekon'u yazmayacağız, sayfalarımızda bu haberleri büyük görmeyeceğiz dediler. Biraz da meydan okumayla 'zaman gösterecek biz mi haklıyız, onlar mı' diye yazdılar. O zamandan bu zamana Ergenekon yazmaya başladılar. Hâlâ Mustafa Balbay gazetecilik yaptığı için içeride diyen ve nasıl gazeteci oldukları hakkında bir fikir veren gazeteciler de yok değil. Ama bir şeyler değişiyor. Sonuçta bu cephe direnecek. Son seçimlerde yüzde yirmilerde gözüken bu kesim, belki biraz daha eriyecektir. Bu çok aktif bir azınlık. Hâlâ toplumun canına okuyabiliyor. Çünkü bunlar etkili yerlerde bulunan insanlar. Sadece medyada değil. Bürokrasideler, yargıdalar, mahkemedeler. Yargı Kemalizm'in son savunma hattı. Doldurdukları mevkiler bakımından etkili adamlar. Yargıtay, Danıştay... Bütün taylar orada. Tay ama gayet geçkin taylar.

Taraf Gazetesi'nin ortaya çıkardığı belge tartışmalarını nasıl değerlendirdiniz?

Biraz bilerek, bir miktar farkında olmayarak flu, bulanık bir vaziyet var. Genelkurmay Başkanı'nın ısmarladığını çok fazla düşünmüyorum ama Genelkurmay Başkanı 'darbe yapmayacağım' dedi diye bu adamlar yapmadı sonucuna nasıl varıyorsun?

Danıştay cinayeti, Santoro cinayeti vs... Ortamı hazırlamak üzere işlenmiş cinayetler. Efendim zaten Genelkurmay Başkanı 'darbe yapmayacağız' dedi değildir bunun cevabı. Genelkurmay'ın zaten yapamayacağı görülüyor. Çünkü dış destek yok. Muhtemelen iç destek de yok. Ve mesela darbe yaptıktan bir ay sonra maaşları nasıl dağıtacaklarını bilmiyorlardır bu insanlar. Onun için yok. Yoksa darbe denen olaya karşı çok gelişmiş bir demokratik bilinç var TSK içinde diyemiyoruz. Konuşma tarzından anlıyoruz ki; askerlerin demokrasi kültürüyle uzaktan yakından ilgileri yok.

Artık Türkiye'de bir darbe tehlikesi yok diyebilir miyiz?

Evet diyebiliriz ama dış destek olmadığı için yok. Darbe heveslileri elbette var. Sadece orduda, poliste, sendikada değil.

Derin devlet dediğimiz yapı akademyada, yargıda, sivil toplum kuruluşlarında, parlamentoda örgütlenmiş. Kenan Evren darbe yaptığı zaman çıkar tebrik eder. Sistem böyle kurulmuş, böyle devam etmesini istiyorlar. Sistem böyle devam ettiği zaman ancak yaşayabilen insanlar bunlar. Dolayısıyla demokrasi bunlar için karbondioksit.

Son olarak Veli Küçük'ün size Ziverbey'de işkence yaptığı iddiası doğru mu?

İşkence sırasında gördüğüm adamlardan biri değil. Yıllar sonra o mudur, değil midir hatırlamama imkan yok. Yalnız kontrgerillada gördüğüm adamlardan birisine çok benzettim. Gazeteci bir arkadaş benimle mülakat yaptı. İşkenceci Veli Küçük diye yayınlamış. Benimle ilgili kısmı doğru değil. [email protected]





Bazı insanların beni sevmemesinden mutluluk duyarım!
Murat Bardakçı'yla geçtiğimiz günlerde bir polemik yaşadınız. Aleyhinizdeki yazılara nasıl bir tavır gösterirsiniz?

Bunların çoğu seviyesiz saldırılar. Bunlara cevap verme gereğine girmem. Murat Bardakçı, kitabında yanlışlar var diye iddialarda bulundu. Cevap vermezsem insanların kafasında soru işaretleri olurdu. Ben de cevap verdim.

Daha önce aranızda gelişmiş bir husumet mi vardı?

Evveliyatımız vardır. Murat Bardakçı, Hürriyet Gazetesi'nde Cervantes'le ilgili bir sayfa yapmış. Biz onun elini uçurmuştuk diye bir başlık atmıştı. Ben de Cervantes hakkında bir yazı yazıyordum. Buna değinmişim. Murat Bardakçı'yı tanırım, herhalde o başlığı kendisi atmamıştır. Sayfa sekreterinin marifetidir diye ilave yapmıştım.

Başkaları da bu tartışmaya dahil oldu.

Beni sevmeyen insanlar vardır; olabilir. Çok da şaşılacak şey değil. Bazı insanların beni sevmemesinden ancak mutlu olabilirim. Ama bunlar eskiden daha bireyseldi. Şimdi saldırıların örgütlü olduğunu düşünüyorum.

Oray Eğin, köşesinde sizinle ilgili, "Kendini tanrılaştıran yazar diye yazdı". Yazıyı okudunuz mu?

Hayır okumadım. Okumayı da düşünmüyorum. Oray benim öğrencim de oldu. Bilirim nasıl bir adam olduğunu! ZAMAN

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 16:19

İLGİLİ HABERLER