
''TÜRKİYE'DEKİ İSTİKRAR İTALYA'DA, FRANSA'DA OLSA SORUN ÇÖZÜLÜR''
CANNES - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Fransa'nın Cannes kentinde yaptığı konuşmada, geçen ay Orta Vadeli Programı açıkladıklarını söyledi. Babacan,pPrograma göre 2014 yılında bütçe açığının şu andaki 1,7 seviyesinden yüzde 1'e, kamu borç stokunun da oran olarak bu yıl sonunda 39,8 seviyesinden, 2014 yılında yüzde 32'ye düşürülmesinin hedeflendiğini, Avrupa Birliğinde ise bu rakamın 2014 yılında 80-90 mertebesinde gerçekleşeceğini bildirdi.
Bankaları denetlemeye, bankacılıkla ilgili düzenlemeleri de en sıkı şekilde yapmaya devam edeceklerini ifade eden Babacan, ''Aksi halde başka alanlarda ne kadar başarı gösterirseniz gösterin bankacılık alanından gelen kriz çok ağır oluyor ve başka alanlarda sağladığımız başarıları bir gecede, bir haftada silip süpürüyoruz'' dedi.
Türkiye'nin kendi içerisinde tüm ekonomik göstergeleri dikkatlice takip ettiğini, fakat küresel ekonomiyle ilgili kaygıların, özellikle avro bölgesiyle ilgili ekonomik kaygıların çok büyük olduğuna işaret eden Babacan, geçen hafta G20 Zirvesi için yine Cannes'te olduğunu, 20 liderin masa etrafında yaklaşık 4 saat boyunca dünya ekonomisinin sadece binde 3'ü büyüklüğünde olan Yunanistan'ı tartıştığını kaydetti.
Babacan, ''O masa etrafında oturmayan bir ülke, dünya ekonomisinin sadece binde 3 büyüklüğündeki bir ülke, gündemi çok ciddi bir şekilde meşgul etti ve ülkeler arasında maalesef çok ciddi görüş ayrılıkları var. Bir dayanışma ruhu yok. Bu ciddi bir problem, bu ciddi problemi ancak koordineli politikalar uygulayarak aşabiliriz'' dedi.
Önümüzdeki dönemde özellikle Avrupa'da siyasi liderlik eksikliğinin sonuçlarının daha fazla görüleceğine işaret eden Başbakan Yardımcısı, ''Pek çok ülkede doğrular belli olduğu halde, yapılacaklar belli olduğu halde, bu doğruları yapmayan, yapamayan kendinden korkan ya da seçim yakın diye bu adımları ertelemeye çalışan hükümet sayısı da maalesef çok çok fazla'' diye konuştu.
Türkiye'deki istikrarda bir hükümet bugün İtalya'da veya Fransa'da olsa bugün yaşanan sorunların birkaç aya kadar çözüm yoluna girebileceğini kaydeden Ali Babacan, şöyle konuştu:
''Ciddi bir siyasi irade eksikliği var. Bu ülkelerin sadece kendileriyle ilgili değil, küresel ekonomiyle ilgili de daha fazla sorumluluk hissetmeleri gerekiyor. Yani herkes kendi ulusal çıkarı açısından hareket ederse, sadece kendine bakarsa bu işleri çözmek zor. Yine ülke içerisinde eğer siyasi iradeler sadece kendi bekasını düşünürse, kendi partisinin bekasını düşünürse o zaman o ülkenin ekonomisi çok çok riskli çok çok farklı bir duruma gelebiliyor.
Şimdi teknokrat hükümetler kuruluyor Yunanistan'da, İtalya'da... Bunların işe yarayıp yaramayacağı konusunda çok çok ciddi kuşkularımız var. Şimdi halkın iradesiyle, desteğiyle, oyuyla iş başına gelmiş başbakan bırakılıyor, teknokrat getiriyor. Meclis aynı meclis, halkın seçtiği başbakanın ikna edemediği meclisi o teknokratların ikna etmesi bekleniyor. Bu meclisler diyelim ki ikna edildiler, bu yasaları, reform paketlerini meclislerinden geçirdiler, acaba uygulayabilecekler mi?''
''Türkiye gerekli reformlarını yaptı''
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel krizle ilgili problemin iki önemli kaynağının bankacılık ve kamu maliyesi olduğunu belirterek, ''Türkiye ise her iki konusunda da reformlarını yapmış ve sağlam bir yapı ile bu döneme girdi'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Fransa'nın Cannes kentinde Uluslararası Gayrimenkul ve Perakende Fuarına katılan Türk katılımcılar için organize edilen, yemeğe katıldı.
Babacan burada yaptığı konuşmada, dünyanın en büyük etkinliklerinden biri olan MAPIC Fuarını ve fuardaki Türk firmalarının stantlarının cazibesini görmenin büyük mutluluk olduğunu belirterek, ''Bir yandan durgunlaşan bir ABD ekonomisi var, gittikçe durgunlaşan bir Avrupa ekonomisi var ama onun hemen yanında dinamik bir Türkiye var, dinamik bir Asya var'' dedi.
Türkiye'nin 2002 yılından bu yana çok önemli bir dönüşüm gerçekleştirdiğini, gerçekleştirmeye de devam ettiğini anlatan Babacan, siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda dönüşüm olduğunu, demokrasi, temel hak ve özgürlükler konusunda, hukukun üstünlüğü konusunda önemli adımlar atıldığını vurguladı.
Ekonomik göstergelere bakıldığı zaman Türkiye'de 2002 yılından bu yana enflasyonla mücadelede, kamu maliyesini ve bankacılık sistemini sağlamlaştırmada çok köklü adımlar atıldığını kaydeden Babacan, atılan bu adımlar sayesinde 2009 krizi etkilemeye başladığında, Türkiye'nin dünyadan ayrışmaya başladığını bildirdi. Babacan, ''Dünyada şu anda problemin iki önemli kaynağı bankacılık ve kamu maliyesi. Türkiye ise her iki konuda da reformlarını yapmış ve sağlam bir yapı ile bu döneme girdi'' diye konuştu.
2009 yılında pek çok ülkenin ekonomik krizden çıkma adına kamu harcamalarını artırdığını ve vergileri düşürdüğünü, Türkiye'nin tam tersine adımlar attığını kaydeden Başbakan Yardımcısı, ekonominin temelinde siyasi istikrar olduğunu da vurguladı. 2009'dan bu yana ne olduğuna bakılacak olursa; pek çok Avrupa ülkesinde 2009 yılında görev yapan başbakanların bugün olmadığını ifade eden Babacan, ''Bir tek İspanya'nın Başbakanı Sayın Zapatero iş başında, fakat ayın 20'sinde seçim var, anketlere göre partisi muhalefetin gerisinde. Muhtemelen ayın 20'sinden sonra İspanya'da da başka bir başbakan, başka bir hükümet göreceğiz'' dedi.
Başbakan Yardımcısı, Türkiye'de işsizlik rakamlarının aşağı yönlü bir seyir izlediğini, sadece son 12 ayda 1 milyon 700 bin ilave istihdam yaratıldığına vurgu yaptı.
-İstanbul finans merkezi-
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde istihdam işgücü piyasası ile ilgili reform paketi üzerinde çalışacağını, İstanbul'u dünyanın en büyük 10 finans merkezinden birisi yapma konusunda önemli reform paketi bulunduğunu, yatırım ortamının daha da iyileştirilmesi konusunda çalışıldığını belirten Başbakan Yardımcısı, ''Yargı reformu en önemli konularımızdan bir tanesi. Türkiye gerçek anlamda bir hukuk devleti olmak istiyorsa ve ihtilaflı konular mahkemelere gittiğinde 2-3 yıl sürüyorsa, aynı konu farklı mahkemelerde farklı şekilde sonuçlanıyorsa, alt mahkeme ile üst mahkeme birbiriyle tamamen zıt kararlar verebiliyorsa, işte bu konuda çok ciddi sorunlarımız var demektir. Yargı reformuyla ilgili bundan sonraki dönemde çok daha farklı, çok daha önemli adımlar atma imkanımız olacak'' dedi.
Bunlardan daha önemlisinin ise eğitim reformu olduğuna işaret eden Babacan, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
''Bizim dünyanın 17'inci büyük ekonomisi iken, 16'ıncı büyük ekonomisi durumuna gelmemiz, Avrupa'nın ise 6'ıncı büyük ekonomisi haline gelmemiz gayet güzel. Ancak bakıyoruz ki insani gelişmişlik endeksinde çok alt sıralardayız ve bunun en önemli sebebi eğitim göstergeleri. Şu anda OECD'nin yapmış olduğu standart testlerde Türk en son sırada çıkıyor. 25 üstü nüfusumuza baktığımızda, bu nüfusumuzun ortalama okulda geçirdiği yıl sayısı 6,5. Yani Türkiye'de 25 yaşından diyelim ki 105-110 yaşına kadar kim varsa alıyorsunuz, bakıyorsunuz. İlkokul mezunu olanlar diyelim ki 5 yıl, eski tabirle ortaokul mezunu olanlara 8 yıl, lise mezunu olanlara 11 yıl veya yeni dönemde 12 yıl, üniversite mezunlarına 15 yıl yazıyorsunuz. Master, doktora yaptıysa sayıyı artırıyorsunuz. Bunun ortalamasını çıkartıyorsunuz bizde 6,5 çıkıyor. Yani 25 yaş üstü nüfusumuzun okul seviyesi ilkokul 7'inci sınıftan terk. 6'yı bitirmişiz, 7'yi tamamlayamamışız. Eski tabirle ortaokuldan terk orta yaş nüfusumuzun eğitim seviyesi var. Eğer köklü adımlar atmazsak benim endişem şudur ki; Türkiye hızlı büyüme performansını bir süre sonra kaybedebilir. Çünkü nihayetinde bir ülkenin ekonomisinin büyüklüğü o ülkede oluşturulan katma değerlerin toplamı... Orta ikiden terk bir nüfusun oluşturacağı katma değer ile eğitim seviyesinin çok daha yüksek olduğu bir ülkenin oluşturacağı katma değer arasında tabii ki farklı olacaktır.''