Medya
  • 2.11.2004 04:07

TÜRKİYE'NİN 'HİPER GERÇEĞİ' KİM: SEMRA HANIM MI, FERHAT GÜZEL Mİ?

İşte Nedim Hazar'ın Zaman'daki yazısı:

Ben sizin hiper gerçeğinizim!

Geçtiğimiz günlerde bir haber kanalında konunun uzmanları Türk TV dizilerini tartışmaya açmışlardı.

‘Hiper gerçeklik’ diye bir kavram attı mesela bir gazeteci hanım. Akademisyenler de bunu desteklediler ve program neredeyse bu kelime üzerine gitti. Aydın ve akademi çevrelerinin bu ‘ismi koy, son bir ara altını doldururuz’ tavrı yeni değil. Hatta tavır bile değil, bir çeşit ‘aydın hastalığı’ bile denebilir. Bir iki marjinal örnekten yola çıkılarak konulan teşhis ve isimlerin ardından yıllar boyu içini doldurma uğraşları.

Oysa şu anda Türkiye’nin ‘hiper gerçeği’ belli: Semra Hanım. Öfkenin, hıncın, ikiyüzlülüğün, sırnaşık bir merhamet gösterisinin, yapmacık dostluk makyajının tel tel olup döküldüğü bir hiper gerçek Semra Hanım. Hiç öyle elinizi ağzınıza götürüp, “Aa yazara bak ‘Gelinim Olur musun?’u izliyor” diye beni kınamayın. Evet izliyorum. Ve hatta bir itirafta bulunayım, benim favorim ‘Gelinim Olur musun?’ değildir. Ben ‘Ünlüler Çiftliği’ciyim! Ve hatta hadi biraz daha kendimi deşifre edeyim: Ben Ferhat Güzel’ciyim. O ne ibret, o ne muhteşem ders ve kıssadan hisse insanıdır Allah’ım! Bence bu ülkenin en ‘hiper gerçeği’ Ferhat Bey’dir. Bir sefer yeryüzünde çok az insana nasip olan bir ‘ben ne şahane bir adamım kardeşim’ durumu var Hiper Ferhat Bey’de. Şansa ve kadere bakın ki, bu özgüven abidesinin yanına yeryüzünde aynı anda pek ender bir arada bulunan bir başka özgüven abidesi Banu Alkan Hanım düşmüş.

Bilirim çok netameli bir konudur. Darwin, Evrim Teorisi filan... Sakın ola ki yanlış anlayıp tepki mesajları yollamayın; ama bence bu teorinin başlangıç kısmı safsata olsa da televizyon denen bu enteresan alet tersi bir mutasyonu ve nihayetinde evrimi mümkün kılıyor. TV stüdyolarına, platolarına doluşan insanlar bir süre sonra bir bakıyorsunuz ki maymunlaşıvermiş. Tam bir şebeklik diyaloğu ve ‘üç maymun’ gereken sendromlar.

Bu teoremin ispatlanması da kolaydır. Alın Semra Hanım ve saz arkadaşlarının ekrana ilk çıktıkları günkü görüntülerini. Bir de en son görüntülerini alıp yan yana koyun. Bakalım Semra Hanım aynı kişi mi, yoksa televizyonun maymunlaştırdığı bir mizah ve öfke karakteri mi?

Benzeri bir sağlamayı Ünlüler Çiftliği için de yapabiliriz. İlk girdikleri gün canım cicim zehirlenmesi yaşayan ünlülerimiz (Aslında bu kısım da tartışılır, ne kadar ünlü filan; ama konumuz bu değil) mesela geçen cuma akşamı ne duruma geldiler. Benim favorim olan Hiper Ferhat Bey yine formdaydı ve İbrahim Tatlıses Jr. taklidi ile parsayı toplamaya kalkıştı. En aklı başında görünen mahallenin ağır abisi Ali Atik bile her an çantasından testere çıkaracak seri katil soğukkanlılığıyla ortama daldı, sonra seri infazlara başladı.

Ekran başında izleyen herkesin, ‘yuh yani bu kadar da olmaz’ deyip kınadığı, hatta ‘Ne işleri var orada?’ deyip alttan alta aşağıladığı bu format nedense işin içine girenleri akıl almaz bir uyuşturma sürecine sokuyor. Önce uyuşturup hissizleştiriyor, ardından maymunlaşma süreci başlıyor. Bundan sonraki süreci bilemiyorum. Mağara dönemi mi olur, yoksa daha ilkel dönemler mi; ama biz ekran başında eğlenir, televizyon reytingi ve parayı cebe indirirken bu hiper gerçek kahramanları nasıl bir medyatik paçavralanma yaşadıklarının bile farkına varamıyorlar ne acı ki!

Semra Hanım sanıyor ki, ilânihaye bu iş böyle olacak. Ebru Hanım ona hep Türkiye’nin en muhteşem insanı gibi davranacak. Telefonda adını bile bilmediği izleyici her Allah’ın günü onu merak edecek. Yok öyle bir şey tabii. Caner ile Tülin şimdi hangi hiper çöplükte (bildiğimiz çöplük gibi değildir, yanlış anlamayın) derin düşünceler içindeyse Semra Hanım’ın da kaderi oraya gitmektir. Bir çeşit ‘maymunlaştırılma süreci sonrasında rehabilite etme üniteleri’ diyelim. (Bayağı akademik gibi durdu yani.)

Gazeteciler, aydınlar, akademisyenler durmaksızın isim bulma, ad koyma çabasıyla ömür tüketirken, yeni hiper gerçek adayları arandığını anons ediyor televizyonlar. Hakikaten, sizce yeni Ünlüler Çiftliği’ne kimleri alsalar eğlenceli olur?

Sakın biz eğleniyoruz diye onların eğlenmediğini ya da bu işin farkında olmadığını sanmayın, yanılırsınız. Onlar da farkında aslında. Türkiye’nin gözbebeği ve ‘bu ülke bana yetişemiyor, ne yapsanız herkesten öndeyim’ diyen Banu Alkan Hanım koydu teşhisi: ‘Yani ekranda gülünç oluyoruz yani.’ Tarzan, Ceyn, bu da Çita!

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:11

İLGİLİ HABERLER