Gündem
  • 24.9.2004 09:56

TÜRKİYE'NİN MANEVRASI AB'Yİ ŞAŞKINA ÇEVİRDİ...

LONDRA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel ziyaretinde Avrupa Birliği ile vardığı uzlaşma başta olmak üzere, Rehine kriziyle ilgili gelişmeler ve Allavi'nin ABD ziyareti Avrupa basınında geniş şekilde yer aldı. Financial Times, 'Türkiye ile ilişliler yeniden rayına oturdu' başlıklı haberinde, Başbakan Erdoğan'ın Brüksel'de zinayı içermeyecek Türk Ceza Kanunu'nun onayı için Meclis'i pazar günü olağanüstü toplantıya çağıracağı açıklamasından sonra Avrupa Birliği'yle Türkiye arasında yaşanan gerilimin sona erdiğini belirtti. Financial Times, ''Türkiye'ye Avrupa'ya girişte zina engelini kaldırdı'' alt başlıklı haberinde, Başbakan Erdoğan'ın bu geri adımının hükümet içinde gerginliğe neden olacağını, uzlaşmadan önce yaşanan tartışmanın da Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan grupların eline koz verdiğini yazdı. Haberinde Fransa Başbakanı Jean-Pierre Raffarin'in Türkiye'nin üyeliği hakkında kuşku belirten açıklamalarına yer veren gazete, Raffarin'in, 'İslam nehrinin laikliğin yatağına akmasına izin mi vereceğiz?' diye sorduğunu yazdı. Gazete haberinde, ''Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve önde gelen diğer Avrupalı liderler Türkiye'nin üyeliğini destekliyor. Türkiye'nin üyeliği hakkında ciddi çekinceleri olan Avusturya ve Kıbrıs'ın da 17 Aralık'ta Türkiye'ye karşı veto kartlarını kullanmayacakları anlaşılıyor'' ifadelerine yer verdi.. ''AVRUPA TÜRKİYE'Yİ KANDIRMAKTAN VAZGEÇMELİ'' Financial Times'ın başyazısında, ''Türkiye'nin üyeliği sadece önemli değil siyasi açıdan çok hassas bir konu. Türkiye aleyhinde ve lehinde açıklamalar yapılıyor. Bu durum, tartışmanın önümüzdeki günlerde daha da alevleneceğini gösteriyor'' ifadelerini kullandı. Haberde, ''Zina tartışmasının nereden çıktığı hala belirsiz. Bir görüş, parti içindeki radikal kanadın ısrarıyla gündeme geldiği yolunda. Bazı Avrupalılar, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giremeyecek kadar yoksul, büyük ve hatta İslami olduğunu düşünüyorlar. Bu çevreler, şimdi, yaşanan tartışmaların kendilerini haklı çıkardığını söylüyorlar. Raffarin, Türkiye'nin insan hakları konusundaki Avrupa değerlerini hala benimseyemediğini söylüyor'' şeklinde yazdı. Times, ''Avrupa Türkiye'yi kandırmaktan vazgeçmeli'' başyazısında benzer görüşler dile getirirken, ''Türkiye laik bir ülke ve Avrupa Birliği de laik bir kurumsa, doğal sınırlardan bahsedilmemeli ve kültürel farklılıklar Türkiye'nin nihai üyeliğini engellememeli. Türkiye'ye şüpheyle bakanlar için haklı gerekçeler olabilir. 10 yıl önce önümüzde bambaşka bir Türkiye vardı. Türkiye'nin hala atması gereken pek çok adımlar olduğu da doğru. Türkiye'nin üyeliği için konulan 2015 tarihi gerçekçi bir hedef. Bu süreçte kaydedeceği ilerlemeler, Türkiye'yi değiştirecek. Türkiye'ye sürekli direnmek haklı olarak şövenizm olarak algılanabilir'' ifadeler yer aldı. Fransız Le Figaro gazetesi, ''Hükümetlerinin istekli olmalarına karşın, Avrupa kamuoyu Türkiye'nin üyeliğine soğuk'' başlıklı haberinde, Erdoğan'ın, Brüksel ziyaretinin Ankara'nın önündeki engelleri kaldırdığı ve Komisyon'dan müzakelere başlanması için olumlu tavsiye çıkmasının kesinleştiğini belirtti Alman Sueddeutsche Zeitung, ''Türk liderlerin taktik manevrası karşısında Avrupa halkı şaşkınlık içinde'' başlıklı haberinde, ''Birkaç gün önce Avrupa'yı içişlerine müdahaleyle suçlayan Erdoğan şimdi zinanın gündemden kalktığını açıkladı. Bu durum Türkiye'nin üyeliğe hazır olmadığını söyleyenlerin şüphelerini haklı çıkarıyor. Erdoğan'ın sayesinde Türkiye tartışması yeniden başladı sözleriyle noktalıyor'' ifadelerini kullandı. Frankfurter Allgemeine Zeitung ise, ''Aslında Türkiye'nin üyeliği konusu elitler arasında çoktan çözüldü bile'' başlıklı haberinde, ''Tüm mesele, Avrasya pazarına açılmaktan ibaret'' ifadelerini kullandı. Die Welt gazetesi ise, ''Türkiye Avrupa'nın parçası olamaz'' başlıklı haberinde, ''Türkiye'nin üyeliğe kabul edilmesinin doğru olmadığı görüşünde. Türkiye'nin niçin Avrupa Birliği'ne alınmaması gerektiği konusunda 10 madde sıralıyor. Bu sıralamaya göre, insan hakları, göç dalgası, üyeliğin Avrupa'ya maliyeti, siyasi entegrasyon ve güvenlik gibi konular var'' şeklinde yazdı. İNGİLİZ REHİNELER Tevhid ve Cihad grubunun elinde rehin bulunan İngiliz mühendisle ilgili endişeli bekleyiş bugün de manşetlerde geniş şekilde yer aldı. Guardian, ''Bir annenin yakarışı'' başlıklı haberinde, İngiliz rehine Kenneth Bigley'nin annesi Lil Bigley'nin kameralar aracılığıyla militanlara çağrı yaptığını belirtti. Haberde, 86 yaşındaki Lil Bigley, gözyaşları içinde ''Oğlumu n'olur serbest bırakın. Ailesini geçindirmeye çalışmaktan başka hiçbirşey yapmadı'' ifadelerine yer verdi.. Daily Telegraph ise, Lil Bigley'nin bu görüntülerin çekilmesinden sonra fenalaşarak hastaneye kaldf açıklamalar yapılıyor. Bu durum, tartışmanınırıldığını aktardı. Times gazetesi, siyasi liderlerin militanlarla pazarlığa girilmemesi konusunda kararlı davrandığını ancak rehine krizinin hükümeti daha da yıpratacağını belirtti. Gazete, ''Gerek Bigley'nin gerekse ailesinin televizyondan yaptığı dramatik çağrılarından etkilenen halk, Bigley'nin ölümünden doğrudan Başbakan Tony Blair'i sorumlu tutacak'' diyor. Times, ''Zerkavi Bush kadar iyi politikacı'' alt başlıklı haberinde, ''rehinelerin çağrısının teröristlerin amaçlarına hizmet ettiğini, adını daha çok rehin alma eylemleriyle Tevhid ve Cihad örgütünün lideri Ebu Mussab ez Zerkavi'nin Bush ve Blair kadar usta bir politikacı olduğu'' ifadelerine yer verdi. Independent, ''Paralel Dünyalar'' başlığının altında haberinde, ''Irak Başbakanı İyad Allavi ve İngiliz rehinenin Taylandlı eşi Sombat Bigley'nin fotoğrafı yer aldı. Gazete, Rehinenin ailesinin korkulu bekleyişi sürerken, İyad Allavi'nin Washington'da çok farklı bir Irak tablosu çizdiğini, ülkedeki savaşın kazanılmakta olduğu mesajını verdiğini yazdı. Times, ''Allavi'den Bush'a seçim hediyesi'' başlıklı bir başka haberinde Allavi'nin Washington'da yaptığı açıklamaları ''Bush'a seçim hediyesi'' olarak niteledi. Guardian, rehine krizi ve başkanlık seçimlerini ele aldığı yazısında Bush'un iktidarda kalma hırsının tüm Iraklıları rehine haline getirdiğini söylerken, ''Aşağılanmış ve basiretsiz bir konuma düşürülen Iraklılar, yabancılar arasında sıkışıp kaldı. Bir tarafta barbarca yöntemlerle Irak topraklarını Amerika'ya karşı ilan ettikleri cihada karşı kullanan yabancı militanlar, diğer tarafta Irak'ta artık sona ermesi gereken yanlış bir maceraya girmediklerini kabul etmemekte direnen yabancılar. Yani Bush ve Blair Artık tüm Iraklılar birer rehine'' ifadelerine yer verdi. YUSUF İSLAM DAVA AÇMAYA HAZIRLANIYOR İki gün önce Londra'dan Washington'a giderken, ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğu gerekçesiyle uçağı bin kilometre ötedeki Maine Havaalanı'na indirilen İngiliz sanatçı Cat Stevens'ın Londra dönüşü yaptığı açıklamalar tüm gazetelerde yer aldı. Daily Telegraph, ''Bir yandan gülüyorum. Bir yandan da öfke içindeyim'' diyen sanatçının dava açmaya hazırlandığını belirtti. Guardian ise, Kıbrıslı Rum bir babayla İsveçli bir annenin oğlu olan ve Müslüman olduktan sonra Yusuf İslam adını alan sanatçının daha mayıs ayında Beyaz Saray'da görüşmeler yaptığının ortaya çıktığını aktardı. Gazeteye göre, Amerikalı yetkililer sanatçının ülkeye sokulmamasını, ''O tarihten sonra ulusal güvenliğimizi tehdit eden faaliyetler içinde olduğu yönünde istihbarat aldık'' sözleriyle açıkladı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:58

İLGİLİ HABERLER