Medya
  • 20.5.2010 15:01

VATAN GAZETESİ'NİN KÖŞESİNDE SAVAŞ ÇIKTI!..

Reha Muhtar'ın sert bir dille yanıt verdiği bu isim Vatan yazarı Can Ataklı. Ataklı dünkü "Ben de Beşiktaş maçı bilerek kaybetti dersem?" başlıklı yazısında Reha Muhtar hakkında adını vermeden ciddi bir ithamda bulunuyordu.

Reha Muhtar'ın yazısı...

Atak çocuğun yalanları

İsmi lazım değil basında bir “atak” çocuk vardır...

Cem Uzan’ın yıllarca televizyonda inanılmaz yayınlarla “tetikçiliğini” yapmakla ünlüdür..

Sonra gün geldi, Cem Uzan’ı ispiyonladı “Askerlerin darbe yapmayacaklarını anladığında telefonu yere fırlattı” diyerek...

Zavallı Cem Uzan hâlâ yalanlamaya çalışıyor ki böyle bir şey yapmadığını...

Oysa yaptığını Hasan Cemal’e aktaran bizzat Cem Uzan’ın yıllarca en ünlü tetikçisi olan o “atak” çocuk...

***

Hayat böyledir, tetikçiler bir süre sonra en büyük ispiyoncular olurlar...

Medyada faaliyet gösteren her patron bilir bu gerçeği kendi tecrübelerinden...

Bu tetikçilikten ve ispiyonculuktan sabıkalı “atak” çocuk baktım dün bana bulaşmış...

Ben Bursa Başkanı İbrahim Yazıcı ve Beşiktaş Futbol Şubesi Sorumlusu Serdal Adalı’yla birlikte oturuyormuşum, da “bu ilginç bir buluşmaymış...”

Bu zavallı “atak” arkadaşa tetikçiliği ve ispiyonculuğu bırakıp biraz gazetecilik öğrenmesini tavsiye edeceğim...

Bak patron tetikçisi ve patron ispiyoncusu arkadaş:

Benim haftanın 2-3 günü bir öğle üzeri, kaç kulüp başkanı, idarecisi, Federasyon yöneticisi, başkanı ile bir arada olduğumu söylesem, dudağın uçuklar...

Gazetecilik hayatın içinde yapılır, insanlarla görüşerek...

Ben bir gün Adnan Polat’layım, diğer gün Aziz Yıldırım’la konuşuyorum, bir başka gün Yıldırım Demirören, başka günlerde de Ali İpek, İbrahim Kızıl, İbrahim Yazıcı, Levent Kızıl, Haldun Üstüner, Mahmut Özgener, Serdal Adalı, Neşet Yalçın, Cihan Kamer, Şekip Mosturoğlu ya da bir başkası...

***

Benim hayatımı değil yaşayarak, gözlerinle takip etmekte zorlanırsın sen...

En zavallısı da ne biliyor musun?..

Bunca isimle haftanın bunca günü beraber olurken, gerçekten de Bursa Başkanı dostum İbrahim Yazıcı ve Serdal Adalı’yla oturmuş da olabilirdik...

Ama öyle bir “oturma” bile olmadı...

Tesadüfen bile bir araya gelmedik...

İnsanda biraz “ar” olur...

Bir oturur düşünür ben ne yapıyorum diye...

Ama senden bunu beklemek imkânsız...

Sana hayatlarında hep yardım etmiş en can dostlarına etmiş olduğun laflar, “bir utanç belgesi olarak” kitap sayfalarında duruyor hâlâ...

Yürü git başımdan daha fazla kaşınmadan!..

"Dünkü yazım bir kişinin istediği an nasıl spekülasyon yapabileceğini göstermek için yazılmıştır... Başka bir amacı yoktur."

Can Ataklı'nın yazısı...

Beşiktaşlıların üzülmesine gerek yok

Önce dünkü yazımdaki bir maddi hatayı hemen düzelteyim. Bursaspor Başkanı ile yemek yiyen kişi Beşiktaş’ın eski futbol şubesi sorumlusu. Hata benim, mevcut futbol sorumlusunun telaşlanmasına gerek yok.

Gelelim konuya. Dünkü yazım bir kişinin istediği an nasıl spekülasyon yapabileceğini göstermek için yazılmıştır.

Bu yazı Fenerbahçe’nin attığı bir golü “Kaleciler şike yaptı” iddiasıyla ciddi ciddi yazanlara “Peki ben de böyle yazarsam ne olacak?” hatırlatmasıdır. Başka bir amacı yoktur.

Anladığım kadarıyla bazı Beşiktaşlılar alınmışlar, üzülmüşler. Hiç gerek yok, yazıyı bir daha okumaları yeterlidir. Ama gerçekten üzülenlerden de özür dilerim.

Fenerbahçeliler de (ben dahil) şu gerçeği beynine sokmalıdır. Şampiyonluğu son maça taşıyan, Trabzon’u yenemeyen biziz. Fenerbahçe Trabzon’u yenseydi, Bursa Beşiktaş’a 10 tane atsaydı da fark etmeyecekti. Kimse bahane aramasın.

Fenerbahçe Başkanı dün tatlı sert yine polemik oluşturacak sözler söyledi. Bence buna da gerek yok. Konuyu istediğiniz kadar uzatırsınız ama gerçeği değiştiremezsiniz.

Bursa şampiyon olmuştur ve kutlamaktan başka yapılacak bir şey de yoktur.

Beni asıl üzen, diğer tüm takımların Fenerbahçe’nin şampiyon olamamasına sevinmeleri. Hedef Fenerbahçe’yi “Fenerbahçeli olmayanların düşmanı” konumundan çıkartmaktır. Fenerbahçe bu düşmanlığı hak etmiyor.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 07:36

İLGİLİ HABERLER