
VELİ KÜÇÜK'ÜN "AJAN GAZETECİLER LİSTESİ"NDE ADI OLAN REHA MUHTAR, BUGÜN NE YAZDI?
REHA MUHTAR-VATAN
Dikkat dikkat ajan oluyorum dikkat... 007 my name is Muhtar; Reha Muhtar...
Bizim Ruşen Çakır’ı Sabah Gazetesi’nden aramışlar ki, “Ergenekoncu Veli Küçük’ün Türk ve yabancı istihbarat servislerine yakın gazeteciler listesinde adınız var... Ne düşünmektesiniz?..”
Bizim Ruşen akıllı başlı, entelektüel bir arkadaştır...
Bildiğim kadarıyla ajanlarla tek ilişkisi, her türden ajana karşı olmasından ibarettir...
Neyse...
Neyse Ruşen Çakır’dan sonra haber geldi ki, Can Dündar da var Ergenekoncu Veli Küçük’ün “Türk ve yabancı istihbarat servisleriyle bağlantılı ajan” listesinde...
Yavaş yavaş haberler geliyor liste 40 kişiden fazla...
Bütün gazeteciler var...
Cumhuriyet’in 40 yıllık kıdemli yazarı Hikmet Çetinkaya da aranmamış mı meğer “Sen de ajan gazeteci misin?” diye...
O ara bir telefon geldi, bizim Genel Yayın Yönetmeni kardeşim Tayfun Devecioğlu arıyor...
“Hayırlı olsun Reha sen de varsın...”
- “Nerde varım?..”
- “Listede...”
- “Ne listesinde?..”
“Ergenekoncu Veli Küçük’ün tuttuğu Türk ve yabancı servislere yakın gazeteci ajanlar listesinde...”
- “Anlamadım...”
Karşıdan gülme efektiyle karışık, frekansı bozuk sesler geliyor...
Acaba gülme efekti telefonun diğer ucundakilerin şaka yaptığı anlamına mı geliyor yoksa Veli Küçük ya da başka birilerinin mi eşek şakası yaptığı anlamına?..
Gülme efekti şeklinden, şemalinden anlıyorum ki, listede benden başka Başyazarımız, Hürriyet’ten Enis Berberoğlu, Star’dan Murat Birsel gibi bütün ünlü arkadaşlarımız mevcuttur...
Haber nereden geliyor?..
Çünkü Sabah Gazetesi muhabiri “ajan gazeteci arkadaşları” arıyor...
Güler misin ağlar mısın?..
Ben ne gülüyorum ne de ağlıyorum... Yüzüm değişik bir ifadeye bürünüyor...
Selahattin Duman’ı görüyorum ve kankamın yüzüne artık bir zavallıya bakar gibi bakıyorum...
-My name is Bond diyorum... Pardon Muhtar... Reha Muhtar... Zero zero yedi Reha Muhtar...
Bay Selahattin Duman anlayamadığı durumlarda hep yaptığı gibi zaman kazanmaya çalışıyor ve köşesindeki fotoğrafta sürekli sırıtmakta olan çehreyle bana bakıyor...
Durumu anlamadığı besbelli...
Vakit kazanmaya çalışıyor...
Erkekliğe de bok sürdürmüyor...
Hiç oralı olmuyorum...
Ona sıradan bir insan gibi bakmaktayım artık... Çünkü o zavallı sıradan bir insandır...
Bense bugün bir ajanım...
-My name is Muhtar... Reha Muhtar... Zero zero yedi Reha Muhtar...
Kafayı yedi gibisinden hareket çekmekte Bay Selahattin...
Oysa durum ciddi...
Beni henüz aramadılar ama Ruşen Çakır, Hikmet Çetinkaya, Murat Birsel’e yavaş yavaş telefonlar geliyor...
Flaş flaş flaş...
Ergenekon çetesinde adı geçen ajan gazeteciler...
Azzz sonraaa...
Sabah Gazetesi’ndeki arkadaş beni aramayınca ben araştırmacı gazeteci, pardon araştırmacı ajan gazeteci olarak onları arıyorum...
Hani üstad İlhan Selçuk’un dediği gibi...
“Onlar beni sorguluyorlardı... Ben de onları...”
Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan yakın arkadaşım...
Onu arıyorum...
-Ergun ben ajan mışım öyle mi?..
Yüzümde müstehzi bir ifade var ve hareketlerimde son iki dakikada kazandığım karizma var...
My name is Muhtar... Reha Muhtar... Zero zero yedi Reha Muhtar...
Ergun diyor ki, Ergenekoncu Veli Küçük 40’dan fazla ünlü ünsüz gazeteciyi tuttuğu deftere “Türk ve yabancı istihbarat servislerine yakın gazeteci” niyetine yazmış...
Gazetenin muhabiri de ismi listede yazılanları arıyor...
E ne yapıyor arayıp;
Soruyor;
-Hikmet Bey siz ajan mısınız?..
-Pardon...
-Siz ajan mısınız diyorum ajan mı?..
-Ne ajanı sigorta mı?
-Hayır efendim James Bond türü ajan?..
Mealen böyle geçiyor konuşmalar...
Allahtan şöyle geçmemekte diyaloglar;
Muhabir sorabilirdi mesela;
-Efendim Ergenekon çetesinden Veli Küçük’ün el defterinde, cinsel tercihleriniz farklı yazıyor...
-Nasıl farklı yani?..
-Bayağı farklı...
Ne cevap verirsiniz bu durumda mesela?..
Çok düşünmüşümdür...
Sonunda şöyle yanıt vermeyi uygun gördüm...
Soruyu soran hemcinsimse şu cevabı vermek, doğru olur sanırım:
-Seni tanıdıktan sonra hayatımda bu tercihi şimdi, bir kez olsun değiştirmeyi düşünüyorum...
Neyse Allahtan soru bu değil, “ajan mısınız” onu soruyorlar...
Daha henüz bana sorulmadı...
Bu olayları şaka zannediyorsunuz... Hayır bu olaylar dün akşam Türkiye’de meydana geliyor...
Ergenekon çetesi olaylarında son perde Veli Küçük’ün defterinden “ajan gazeteciler çıkması” marifeti...
7 yıl Yunanistan’da evimi, büromu, telefonlarımı 24 saat dinlediler, takip ettiler, hayatımın her dakikasını gözetlediler, Palikaryalar bile benim 007 Ajan James Bond olduğumu ortaya çıkartamadılar...
Aslanım Ergenekon o sonunda buldu ve çıkardı!..
Ben oralı değilim ama, Ergun müjdeyi verdi:
-Merak etme biz böyle bir haber yapmayacağız...
Güler misin ağlar mısın?..
Ergun’a ne demeliyim acaba?..
“Sağol kardeş... Ajanlığımı görmediğin için mi?” demek doğru olur?..
Neyse...
Burası Türkiye...
Sonunda İlhan Selçuk’un Ergenekon çetesinin fikri önderi suçlamalarının arkasından 40’tan fazla ünlü ünsüz gazeteci de “ajan gazeteci” iddiasına maruz bırakıldı...
Türkiye’de insanların şerefiyle, onuruyla, hayatıyla oynamak, çamur atmak, pislemek, itibarsızlaştırmak ne kadar kolay...
Türkiye bu ayıbı da yaşıyor ya, başka birşey söylenmez...
Ajanlara majanlara karışmam...
Herkesin bir mesleği var, bana düşmez laf etmek...
Ama gazeteci görünen ne kadar ajan varsa... Ya da ne kadar ajan gazeteci varsa... Yanıma yaklaşmasınlar ayıp ederim...
Yazıklar olsun bu komediyi Türkiye’ye yaşatanlara...
İMZA:
His name is Muhtar... Reha Muhtar... Zero zero yedi Reha Muhtar... Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 12:50