Gündem
  • 15.3.2004 17:51

VERHEUGEN: CSU BAŞKANI'NIN TÜRKİYE HAKKINDAKİ LAFLARI ÖLÇÜSÜZ

Verheugen, Münchener Merkur gazetesine yaptığı açıklamada, ana muhalefet partisi lideri Angela Merkel'in Türkiye'nin AB üyeliğine karşı sözlerinin şimdilik önemli rol oynamadığını belirtti ve ''Şu anda tek bir sorunun cevaplanması gerekiyor. O da, Türkiye'nin talep edilen koşulları gerçekten de yerine getirip getirmediğidir'' diye konuştu. Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlanması konusunda yıl sonunda açıklanacak raporun ne şekilde bir sonuç içereceğini şimdiden söylemenin mümkün olmadığını belirten Verheugen, ''Rapor adil olacak ve tüm bilinen noktaları kapsayacak. Birlikte çalıştığım insanlara, kaynaklardan elde edilen tüm bilgileri değerlendirmeleri talimatını verdim. Biz, sadece Ankara'daki hükümetin aldığı kararları değerlendirmiyoruz, onaylanan reformların gerçekten hayata geçirilip geçirilmediğini de kontrol ediyoruz. Bizim için önemli olan, Türkiye'nin kabul edilen reformları gerçekten hayata geçirip geçiremeyeceği ve kaydedilen gelişmelerin üyelik müzakelerlerine başlanılması için yeterli olup olmayacağıdır'' dedi. AB'ye üye ülkelerin, bu yılın sonunda açıklanacak raporun olumlu olması durumunda, Türkiye ile bir an önce müzakerelere başlanması yönünde karar aldıklarını hatırlatan Verheugen, bunun için en erken tarihin 2005 yılı ortası olabileceğini söyledi. AB Komisyonu'nun hiçbir baskı altında kalmadığını ifade eden Verheugen, ''Bizim sorumluluklarımız toplu çıkarları kapsıyor. Bizi baskı altına almaya çalışanlar boş girişimlerde bulunduklarını göreceklerdir. Ancak ABD'nin bu konudaki stratejik çıkarlarını anlayabiliyorum. Ne de olsa bunlar AB'nin düşüncelerinden çok farklı değil'' şeklinde görüş belirtti. Türkiye'nin AB üyeliğinin Avrupa açısından çok önemli siyasi bir konu olduğunu, bu nedenle seçim mücadelesinde ele alınmasının doğal olduğunu kaydeden Verheugen, ''Ancak bu konuyu ele alanlar, demokratik, hukuk devletine bağlı ve istikralı bir Türkiye'nin Avrupa'nın güvenliği açısından ne kadar önemli olduğunu kesinlikle gözardı etmemeli. Türkiye'ye yıllardır bir AB perspektifi verilmesinin nedeni de budur. Ben, CSU Genel Başkanı Stoiber'in Türkiye'deki reformları 'boş laf' olarak değerlendirmesini ölçüsüz buluyorum. Bu, bizim isteğimiz üzerine Türkiye'yi demokratikleştirmeye, liberalleştirmeye ve modernleştirmeye başlayan tüm Türk reformculara yönelik ağır bir hakarettir'' dedi. Merkel tarafından önerilen ''imtiyazlı ortaklığı'' uygun görmediğini belirten Verheugen, ''Merkel, Türkiye'ye karşı artık daha dürüst olunması gerektiğini söylemişti. Avrupa Konseyi, 1997 yılında Türkiye'nin AB üyesi olabilmesi için gerekli kapasiteye ve hakka sahip olduğunu açıkça belirtti. Hem de dönemin Başbakanı Helmut Kohl'un onayıyla. Merkel, ülkeye karşı daha dürüst olunmasını talep etmekle, aslında sadece kendi partisinin o dönemde dürüst olmadığını söylemiş oluyor'' diye konuştu. Verheugen, insanların endişelerini ciddiye alan bir insan olduğunu ifade ederek, ''Bu nedenle de Türkiye'ye herhangi bir siyasi taviz verilmeyeceğini sürekli söylüyorum. Sadece tüm gerekli koşullar yerine getirildiği takdirde ülkenin üye olması mümkün. Türkiye'nin üyeliği öncesinde bu projeyi hazmedebilmek için AB'nin de kendisini yenilemesi gerekir. Özellikle ortak bir dış ve güvenlik politikasına ihtiyacımız var'' dedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:49

İLGİLİ HABERLER