Gündem
  • 22.4.2020 11:35

Virüsden önce, virüsden sonra!.. İşte yeni dünya düzeninde yaşanacaklar

Koronavirüsden sonra dünyada artık hiçbir şey eskisi  olmayacak. Dünya büyük bir hızla kıyamet sürecine girecek.. Virüsden önceki hayat ile virüsden sonraki hayat arasında günlük yaşamdan eğlenceye herşey değişecek.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Yalancı kıyamet'i yaşıyoruz

Yüz maskeleri giyen tüccarlar, 10 Şubat 2020 Çin'in Kunming, Kunming şehrinde ülkedeki yeni koronavirüsün patlak vermesinin ardından bir çiçek açık artırma ticaret merkezinde ticaret katında görülüyor.

Mikroskobik bir canlı herkesi koronafobik yaptı. Hastalık, işsizlik, kıtlık ve ölüm korkusu insanları birbirinden uzaklaştırdı. 'Yalancı kıyamet'i yaşıyoruz. Eskiden sosyal olup statü elde etmeye çalışan kitleler şimdi asosyal olup hayatta kalma derdinde.

Sosyal mesafe, el yıkama, maske, karantina, bulaşıcılık, ölüm… Hepsi 125 nanometre büyüklüğe sahip olan koronavirüs sayesinde son birkaç ayda hayatımızı allak bullak eden kelimeler.

Bir santimetreden 80 bin kat daha küçük bir mikrobun hayatımızda bu kadar büyük etki yapacağını kim tahmin edebilirdi? Her şeyi Çin’den ucuza tedarik etmeye alışmış dünya, Çin’in koronavirüs promosyonundan muzdarip.

Virüsün dünyayı ele geçirmek isteyen küreselcilerin laboratuvarda üretmiş olduğu bir biyolojik silah olduğu, kaza sonucu sızdığı veya natürel bir virüs olduğu tartışmaları daha çok su kaldırır. Bu tartışmaların “Aşısı var mı?”, “İlacı kimde veya bulacak?” versiyonları da var tabii.

Ancak, dünyanın virüs öncesi ve virüs sonrası diye bir takvime geçtiği kesin.

PEKİ NASIL MI?

Hemen hemen bütün ülkelerde zorunlu olmayan işletmeler kapatıldı ve hükûmetler vatandaşlara evde kalmalarını söyledi. Okullar eve taşındı. Neredeyse herkes evden çalışıyor, çevrim içi görüntülü görüşmeler iş yeri çalışanları ve arkadaşlar arasındaki iletişim için ideal bir araç hâline geldi. Video-konferans bir gecede zirve yaptı. Sosyal ile başlayan ne kadar kelime varsa hepsinin katkısı ile asosyal olduk.

ÇEVRİM İÇİ EĞİTİM

Sadece bu mu? Okullar kapalıyken çevrim içi öğretim ve evde eğitimin en büyük testini yapmaya başladık. Eksiklikler giderilirse çevrim içi eğitimin uygulanabilir bir eğitim aracı olduğu ispatlanmış olacak. Şu anda bazı ülkelerde mevcut olsa da yaygınlaşarak geleneksel yüz yüze eğitim ile birlikte kullanıldığına şahitlik etmemiz fazla zaman almayabilir. Kalabalığa girmek istemeyen birçok öğrenci çevrim içi metotları tercih edeceğinden birçok devasa üniversite binalarının boş kaldığını görmek sürpriz olmaz. Bu da özel üniversitelerin, liselerin hatta ilkokulların maliyetlerinin düşeceği milyarlarca liralık okul ücretlerinin azalacağı anlamına geliyor. Kâr oranları düşen birçok okulun kapısına kilit vurma riski de var.

EVDEN ÇALIŞMA

Şirketler artık çalışanların evden çalışabileceğini kabul ettiğine göre yöneticiler bu davranışı teşvik edecek gibi görünüyor. İşletmelerin çoğu pahalı ofislerini terk ederek ve çalışanların evde mesai yapmasına izin vererek ne kadar tasarruf sağladığını hesap etmeye başladı bile. Çalışanların büyük kısmı işten eve gidiş dönüşte acımasız bir şekilde iki üç saatlik bir yolculuğa katlanmak mecburiyetinde olmadıkları için evden çalışma tekliflerini kaçırmayacak.

UZAKTAN SATIŞ

Bir ürünü pazarlamak ya da müşteriyle bire bir temas kurmak için dünyanın dört bir yanına uçmak gibi bazı Covid-19 öncesi uygulamaları artık herkes gözden geçirecek. İşletmeler uçak bileti, otel konaklamaları, araba kiralama ve müşterileri pahalı restoranlara götürme maliyetlerini hesaplayacak ve onları gereksiz ve abartılı görecek. Binlerce dolar tasarruf edeceği için çalışanlarına bunun yerine sadece görüntülü görüşme yapmalarını söyleyecek.

DÜNYA TESTTE

Kriz ayrıca aşırı sosyal sıkıntıyı daha iyi yönetmek için liberal ve liberal olmayan devletlerin iddialarının kesin bir testi aynı zamanda. Pandemi ortaya çıktıkça, sadece BM, DSÖ ve AB gibi kuruluşların operasyonel kapasitelerini değil, aynı zamanda onları destekleyen değerler ve siyasi pazarlıklar hakkındaki temel varsayımları da test ediliyor. İtalya’nın yardım çığlıklarına kulak tıkayan Avrupa Birliği, bir dağılma sürecine girebilir. Salgın krizi sırasında çelişkili açıklamalar yapmakla suçlanan DSÖ ve benzer kurumlar ciddi şekilde yıpranabilir. Rusya, Kazakistan, Ermenistan, Belarus ve Kırgızistan’ın haziran ayı sonuna kadar gıda ihraç etmeme kararı bir gıda kıtlığının ilk işaretleri. BM’nin algılama ve geç karar verme refleksleri yüzünden dünya yeni bir buhrana girebilir. Ki, bu durum zaten sorgulanan BM’yi etkisiz hâle getirebilir.

ÇİN PROPAGANDASI

Çin artık dijital polis devletini pandemiye karşı bir başarı modeli olarak satmanın peşinde. Sisteminin üstünlüğünü daha gururla sergiliyor. Çin, kendisini suçludan dünyanın kurtarıcısına ustaca yeniden konumlandırdığına inanarak bir tür zafer turunda. Yeni nesil genç iddialı, Çinli diplomatlar ülkelerinin üstünlüğünü savunmak için sosyal medyada propaganda yapıyor. Çin “virüse karşı kazandığı zaferin ülkenin politik sisteminden kaynaklandığını” ima eden mesajlar veriyor. Bir nevi komünizmin kapitalizme karşı üstünlüğü algısı peşinde. Uykudaki soğuk savaş, gerçek yüzünü Covid-19'un oluşturduğu ortamla yeniden ayyuka çıkardı.

AVM’LER BOŞALIR MI ?

Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar, perakende giyim zincirleri, restoranlar, oteller, hava yolları, otomobil üreticileri ve aşırı finansal zorlukları olan gayrimenkul sahiplerine ilişkin raporlar şimdilik hiç iç açıcı değil. Bazıları hayatta kalacak ve çoğu olmayacak. İnternet üzerinden her şeyi satın alabildiklerini gördüler. Süpermarkete, mağazaya gidip alışveriş yaparak sağlıklarını riske atmak yerine e-Ticaret’e yöneldi. Dahası insanlar evlerini kablolu yayınlarla bir sinemaya çevirecek gibi. Birçok işletme AVM’lerde uçuk hava parası ve kira ödeyerek tabela asmak yerine internette bir sayfa açarak hayatını sürdürmeyi deneyebilir. Dolayısıyla o koca binalar bomboş kalabilir.

SAĞLIĞA DİKKAT

Çok sayıda diyabet, kalp, akciğer hastalığı ve bir dizi başka rahatsızlığı olan insanlara sahibiz. Özellikle bu virüs ile birlikte bu tip rahatsızlıkları olanların ciddi risk altında oldukları ortaya çıktı. İnsanlar daha sağlıklı beslenmenin, egzersiz yapmanın, kötü alışkanlıklardan uzak durmanın yollarını arayacak. Hastalık hastası olduğumuzu fark edeceğiz. Aile hekimlerine müracaatlarda patlama yaşanabilir.

BORSALAR KAYBETTİRDİ

Çin'den sonra İran, İtalya, İspanya, Fransa ve ABD'yi vuran ve son yıllarda hızlı artışla ülkemizi tehdit eden bu salgın, dünya ekonomilerinde ciddi bir daralmaya sebep oldu. AB ve ABD için çok daha kötü. McKinsey'e göre borsadan etkilenen sektörler açısından enerji sektörünün %48, havacılık sektörünün %44, sigorta sektörünün %33, otomotiv sektörünün %32 ve lüks tüketici hizmetlerinin %28 kaybettiğini görüyoruz. Artık üretime dayanmayan paradan para kazanma dönemi şimdilik mümkün değil. Bugün 278 trilyon dolara yani dünya ekonomik büyüklüğünün üç katına ulaşan borç sarmalının dünyanın finansal sisteminde büyük bir kırılmaya yol açacağı açık.

TEDARİKÇİ ÇİN

Hubei eyaleti; otomotiv, elektronik ve ilaç endüstrilerine oldukça entegre olan yerli ve yabancı firmalara ev sahipliği yapan yüksek teknoloji ürünü bir üretim merkezi. Eyalet, Çin gayrisafi yurt içi hasılasının %4,5'ini oluşturuyor; dünyanın en büyük 500 şirketinden 300'ünün Hubei'nin başkenti Vuhan'da tesisleri var. Orada koronavirüs, salgın hâline gelmeden önce tüm kıtalarda zincir tedarikinde aksamalara sebep oldu. Birçok ülke şimdi Çin'den gelen malzemelere ne kadar bağımlı olduklarını keşfediyor.

İFLASLAR KAPIDA

Northwestern, Stanford, Chicago Üniversitesi ve Boston Üniversitesinden ekonomistler tarafından yayımlanan Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu çalışma belgesi, ekonominin bir önceki yılın aynı dönemine göre yıl sonunda %11 oranında küçüleceğini tahmin ediyor. Bu, 1946'dan beri en keskin daralma anlamına geliyor. Ulaştırma ve turizm sektörlerinde ciddi iflaslar kapıda. Şu anda dünyada tedarik zinciri bozuldu, lojistik ve uluslararası taşımacılık çok zor bir döneme girdi. İşsizlik oranları, bankaların yükü ve sosyal kaygıların artacağı, hükûmetlerin ciddi zorluklar yaşayacağı puslu bir döneme girdik. Ekonomisi petrol ve doğalgaz fiyatlarına bağımlı olan Rusya ve Körfez ülkeleri için gelecek karanlık. Yine turizm gelirleri ekonomilerinde ciddi bir paya sahip olan İspanya, İtalya, Fransa ve Yunanistan hatta Türkiye bu salgından ciddi etkilenen ülkeler arasında olacak gibi.

EVE DÖNÜŞ ZAMANI

İnsanlar arasındaki servet açığı daha da genişleyecek gibi. Milyonlarca insan uzun süreli işsiz kalabilir veya part-time çalışabilir. Bazı insanlar işsizlik yardımlarının, devlet desteğinin tadını çıkardıktan sonra uzun süre kayıt dışı işleri yaparak, günlük ufak tefek işlere giderek gelirlerini artırma yolları deneyecek. Para ve iş kaybı yüzünden gençlerin ebeveynlerinin evine dönme ihtimali çok yüksek. Türkiye’de olmasa bile dünyanın birçok yerinde gençlerin bağımsızlıklarını ilan ederek kendi başlarına yaşadıklarını biliyoruz. Kirayı ödeyemeyen karnını doyuramayan bu kitle, çareyi baba evine dönmekte bulabilir. Peki ya bakımevleri? Buralarda Covid-19 sebebiyle çok sayıda ölüm gördük. Geçtiğimiz yüzyılda olduğu gibi iki üç kuşağın tek bir çatı altında birlikte yaşadığı geçmişe dönüş olabilir. Biz eskiden diye başlayan birçok kelimeyi bundan böyle sıklıkla kullanacağız. En kötü senaryoya hazır olun, gerçekleşmezse zaten mesele yok!

DÜĞÜN DE SANAL ÖLÜM DE

Bunu da mı görecektik dedirten günler yaşıyoruz. Virüsten ölümlerin en çok yaşandığı yer olan New York'ta, Vali Andrew Cuomo, çiftlerin “ses-video teknolojisini kullanarak” evlenmesine izin verdi. Cuomo'nun Yardımcısı Melissa DeRosa, düzenlediği basın toplantısında "Bugün insanların evlilik lisanslarını uzaktan almasına izin veren ve aynı zamanda kâtiplerin video üzerinden tören yapmalarına müsaade eden bir yürütme emri imzaladık" dedi . Aralarında Zoom, Skype ve YouTube'un yer aldığı birçok sosyal medya platformu da cenaze töreni veya anma töreni hizmetleri için yeni uygulamalar geliştirdi. Cenazeye katılamayanlar, defin törenini naklen yayından takip edip duygularını paylaşıyor, cenaze sahiplerine taziyelerini sunabiliyor.

NELER DEĞİŞECEK NELER?

İşçilerin yerini "sokağa çıkma yasağı, hastalık, virüs" gibi engellere takılmayacak robotlar ve otomasyon sistemleri alacak.

Düğünler artık eskisi gibi olmayacak.

Çok kalabalık yerler meşhur tabelalarına rağmen rağbet görmeyecek.

İnsanlar çocuklarını eğlence yerlerine götürmekten imtina edecek.

Toplu yemekler artık eskisi gibi düzenlenmeyecek.

Otostopçular artık eskisi gibi seyahat edemeyecek.

Toplu taşıma araçları yerine insanlar özel araçlarını kullanmaya özen gösterecek.

Kuaförler ve kişisel bakım merkezlerinde müşteriler, kendilerine özel aletlerle bakım yaptırmak isteyecek.

Yüzme havuzları, spor salonları, kiralık spor ürünleri kullanılmayacak. Birçok spor müsabakası az seyirci rekoru kıracak. Kulüpler seyirci çekmek için arayışlara girecek.

Sarılmalar, tokalaşmalar, hasret gidermelere hasret kalacağız.

Maske, eldiven ve hijyenik ürünler hayatımızın bir parçası olacak.

Mitingler boş kalacak. Siyasiler mitinglerini sosyal medya üzerinden yapacak. Takipçi sayıları siyasiler için ölçü olacak. Dijital paralar hayatımızın bir parçası olacak.

BAE şirketleri Libya'da Hafter milislerine 11 bin ton jet yakıtı taşımış

Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait şirketlerin, BM Güvenlik Konseyi'nin ambargo kararını delerek, Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e bağlı milislere askeri amaçlı 11 bin ton jet yakıtı taşıdığı bildirildi.

İngiltere merkezli Financial Times gazetesinin haberine göre, BM nezdinde meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) geçen ay sonunda Misrata yakınlarında el koydukları Liberya bayraklı "Gulf Petroleum 4" adlı petrol tankerinin arkasındaki şirketlere ilişkin araştırma yürüttü.

Gazete'nin ulaştığı belgelere göre, UMH güçleri, BAE'li şirketlerin Hafter milislerinin kontrolündeki Bingazi kentine geçen ay 11 bin ton jet yakıtı gönderdiğini öğrendi.

BM Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams, Gazete'ye yaptığı açıklamada, BM'nin jet yakıtını "savaş malzemesi" saydığını ve ülkenin doğusuna bu yönde bir nakliyenin BM'nin Libya'ya yönelik silah ambargosu kararının ihlali sayılabileceğini söyledi.

Afrika'nın en büyük kanıtlanmış petrol rezervlerine sahip Libya'nın resmi petrol tedarikçisi Libya Ulusal Petrol Kurumu'nun ülkenin doğusuna ticari uçuşlar için jet yakıtı sağladığına dikkati çeken Williams, bu şekilde yasadışı bir ithalatın "büyük ihtimalle Hafter'e bağlı hava kuvvetleri tarafından kullanılmak üzere yapılmış olabileceğini" dile getirdi.

Gazete'ye konuşan BM yetkililerinin, ilgili şirketlerin BAE'de kayıtlı olduğunu ve yakıtın BAE'de yüklendiğini paylaşmalarına rağmen, şirketlerin ismini vermeyi reddettiği aktarıldı.

Yüklendiği zaman değeri yaklaşık 5 milyon dolara ulaşan yakıt nakliyesiyle ilgili şirketler, şahıslar ve bu nakliyenin ödemesine ilişkin BM soruşturmasının sürdüğü belirtildi.

ŞİRKETLERİN İZİNİ BULMAK ZOR

Gazete'nin ulaştığı belgelere göre, yakıtın tedarikçisi olarak görünen Afrifin isimli şirket, BAE'ye bağlı Şarika Emirliği'ne kayıtlıyken, taşımacılığını üstlenen "MT Gulf Petroleum 4" isimli Liberya bandıralı tanker de Gulf Gemicilik Hizmetleri isimli bir şirkete ait görünüyor.

Şirketlerin internet sitelerinin bulunmadığına ve firmalara telefonla ulaşılamadığına dikkat çekilen haberde, jet yakıtının 16 Mart'ta Bingazi kentine indirildiği paylaşıldı.

Belgelere göre, jet yakıtının Libyalı müşterisi Libyan Express Havayolları isminde bir şirket görülürken, Libya'nın batısında hava ambulansları da işleten Libyan Express, jet yakıtının ulaştırıldığı Bingazi'de faaliyetlerinin bulunmadığını ve böyle bir siparişten bilgisi olmadığını gazeteye aktardı.

LİBYA ULUSAL PETROL KURUMU AÇIKLAMASI

Libya Ulusal Petrol Kurumu, gazeteye yaptığı açıklamada, jet yakıtı ithal etmenin sivil kullanımla açıklanabilecek bir yönü olmadığının altını çizerek, ülkedeki çatışmalara bağlı olarak ticari havayolu trafiğinin düşüşe geçmesine rağmen sadece geçen yıl ülkenin doğusuna 73 bin ton jet yakıtı sağladıklarını aktardı.

Ülkede petrolün ithalinden tek sorumlu kurum olduğuna işaret eden Libya Ulusal Petrol Kurumu, ülkedeki jet yakıtı ihtiyacını kendi rafinelerinden karşıladığını, ihtiyaç halinde ithal ettiğini ancak "son yıllarda kesinlikle jet yakıtı eksikliğinin yaşanmadığını" vurguladı.

Bölgede yıkıcı politikalara imza atan Abu Dabi yönetimi, Hafter’in mali, askeri ve siyasi alanda en koyu destekçileri arasında yer alıyor. Emirliklerin, Sudanlıları güvenlik şirketinde çalışacakları vaadiyle paralı asker olarak Libya'ya götürdüğü ortaya çıkmıştı.

SIPRI RAPORU

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) 2015-2019 yıllarını kapsayan raporuna göre de Hafter’e silah ve ekipman aktarımında BAE öne çıkan ülkelerden biriydi.

Raporda, Hafter güçlerine çok sayıda silahlı insansız hava aracı (SİHA) sağlayan BAE’nin aynı zamanda Belarus’tan savaş helikopterleri alarak bunları Libya’da Hafter milislerine aktardığına yer verilmişti.

Libya’da Türkiye ve Rusya’nın ortak çağrısıyla 12 Ocak'ta devreye giren ateşkesten sonraki müzakere masalarında Hafter’in ateşkes anlaşmalarını imzalamamasının arkasında BAE’nin bu yönde telkini olduğu uluslararası basında sıkça zikredilmişti.

Taraflar arasında, ateşkes anlaşmasının başarısız olmasının ardından BAE yüzlerce askeri kargo uçağını Halife Hafter milislerini tahkim etmek için göndermişti.

Dünya genelinde enerji emtialarının fiyatlarının rekor seviyelerde düşmesinin ardından, petrol ihracatına dayalı bir ekonomiye sahip BAE'nin Hafter milislerine mali ve finansal desteğinin aynı seviyede sürüp sürmeyeceği ise tartışılıyor.

Güncellenme Tarihi : 23.4.2020 00:16

İLGİLİ HABERLER