
Yalçın Küçük'ten şok teklif
Yalçın Küçük, seçim sonrası gelişmeleri Okan İrtem ve Deniz Hakan’a değerlendirdi.
Küçük CHP için “Dışardan müdahale gerektir ve ben Deniz Baykal’ı düşünüyor ve öneriyorum. Ortaya çıkabilir ve cehepe’nin kurtuluşu için harekete geçebilir, itibarı ile buluşmak için buna ihtiyacı vardır ve cehepe buna muhtaçtır. Açıkça, kurtuluşu için ve geçici bir genel başkan; açık ve kapalı bütün genel başkan adaylarını alabilir, bir süre birlikte olurlar ve sonra yarışırlar, görebildiğim yol budur. Çok laik, çok halkçı ve çok bağımsız bir CHP ve Baykal bundan sonra saygın köşesindedir” dedi.
Küçük’ün ilk bölümünü yayınladığımız söyleşinin devamını kendi başlığıyla yayınlıyoruz.
İşte o söyleşi:
BAYKAL IS BAD, KILITCHDAROGLU IS WORSE
BAYKAL BED, KILIÇDAROĞLU BETER
AMMA VE LAKİN KEMAL BEY, ANNEMİN SÖZÜYLE,
DENİZ’İN TIRNAĞI BİLE OLAMAZ
Deniz Hakan: Türkiye’de muhalif hareketlerin yükselişinin geçmişte, hem CHP’yi sola çektiği, hem de CHP’nin oy tabanını genişlettiği örnekler var. Bir süredir AKP karşıtı cumhuriyetçi muhalefetin yükselişini görüyoruz, şimdilik en yüksek noktası Gezi Direnişi idi diyebiliriz. Ancak CHP Gezi’nin ardından sola kaymak şöyle dursun, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu çıkardı ve cumhuriyetçi seçmen bu tercihi affetmedi, biliyoruz. Muhalefet yükselirken, CHP’nin potansiyel oy tabanınıngenişlediğini, ancak CHP’nin bu fırsatı kullanmadığını söyleyebilir miyiz?
Okan İrtem: Yalçın Hocam, benim de bir sorum var. Belki ikisini birlikteyanıtlayabilirsiniz. Daha önce AKP’nin çöküşünde Kılıçdaroğlu’nun da çöküşünü gördüğünüzü söylemiştiniz. Bu çöküşün CHP’de bir değişime yol açabileceğini düşünüyor musunuz?
Yalçın Küçük: Peki, bu son iki soruyu birlikte alıyorum ve önce, önceki soruyla bir bağ kurmak istiyorum.Benim,cehepe'de milletvekili ağaları tespitlerim, milletvekilive belediyebaşkanlıklarının dağıtıldığıiddialarını ciddiye alışım yavaş yavaşkütleyesinmekte ve maddeleşmektedir. “Hırsız vaaar!” çığlığını hep duyuyorum. Kötü bir koku varve yayılıyor. Kemal Ağa ya da Karabulut Kemal bu kokunun içindedir.
Okan İrtem: “Duyuyorum” diyorsunuz. Duyduğunuz tam olarak nedir?
Yalçın Küçük: Ne duymuyorum ki...Bir arkadaşım,uzun yıllar Ankara’da avukatım, “Baba” bir adam,birarkadaşı var, Hukuk’taaynı sınıftandırlar,ben de tanıyorum, deneyimlidir,benim arkadaşımkendi arkadaşınademiş ki, “Yaa, yakınsınızneden görüşüpbelediye başkanlığıistemiyorsun”, biliniyor,belediye başkanlıklarıseçimle değil, dağıtımladır. Ve cevap mı, “Baba, görüştüm, ama çok para istiyorlar”veişte bu kadar ve kim bunlar, yoksa biliyormuyum?Peki bunu duyunca ben ne mi diyorum, “bıktım bu dedikodulardan”diyorum veevet, biziancak birCumhuriyet Mahkemesiaklarve paklar…
BİR İŞİ UYUTMAK İSTERLERSE
Okan İrtem: Kılıçdaroğlu’nun da bütün ailesinin mal varlığının araştırılması ve Meclis’te birkomisyon kurulması için başvurusu yok mu?
Yalçın Küçük: Okan Bey ve Deniz Hanım,ben altı yaşındaydım, babam akşam eve geldiğinde Tasvir ve Vatan ve Yeni Sabah, bütün gazeteleri okumuş olurdu, getirirdi.Henüz okula gitmiyordum, ama okumam gerekiyordu. Beni imtihan ederdi. “Bugün Afrika cephesinde durum nasıl, Yalçın”, ben cevap verirdim; birden yeni soru sorardı, “Peki Yalçın, Japonya’da ne oluyor”, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarındayız, simültane düşünmemi istiyor ve öğretiyordu. Ve 12yaşında, 1950yılında, ilk seçimde, sandıkları teftiş ederdim. Bisikletimiz vardı, boyum yetmezdi, ayağımı çaprazdan sokardım ve 50’li yılların sonlarına doğru, Mekteb-i Mülkiye’de idim, “komisyonahavale” sözünü de öğrendiğim tarihtir. Bir işi uyutmak isterlerse,özellikle Meclis’te ve her yerde, komisyona havale ederlerdi. Peki, “Bravo ağam” diyorum, Kemal Ağa’yı tebrik ediyorum ve ben de “bilmez adam” diyordum...
Okan İrtem: O halde bu Meclis Komisyonu’nu önemsemiyorsunuz.
Yalçın Küçük:Okan Dostum,yakın tarih Türk siyaseti üzerine doktora yapıyorsun,öğrenmelisin, bir de “yüzde on komisyon” lafı vardı. Fatin Rüştü Zorlu’ya atfederlerdi, tek çocuğu Sevin sınıf arkadaşımdı, yakın arkadaşımdı, güzeldi, şimdi yaşamıyor, 27 Mayıs’tan sonra Fatin Rüştü’yü işte bu nedenden astılar. Ekonomik sıkıntıdaydık, ithalat zordu, tahsis alınıyordu, sanki şimdiki ihaleler, ve yüzde on komisyonu önemliydi. Duyuyorduk, o zaman da duyardım ve şimdi duruyorum.İdam mı, yapıyorlar, ama ben idama ve ölüm cezalarına çok karşıyım. Ve yanlış anlaşılmak istemiyorum.
Görmem gerekenleri görüyorum,görmeyi seçen iki gözüm var, kulaklarım ve gözlerim seçicidirler;13 Temmuz tarihli Hürriyet'e bakıyorum ve şu var: "Bu olay araştırılmalı... Bu olayın üzerine gitmeli... Helalse helal, haramsa haram, bütün netliğiyle ortaya çıkarmalı... Sorumlular hızla partiden çıkarılmalı... Olayın ucu Kemal Kılıçdaroğlu'na uzansa bile hiç çekinmeden oraya gitmelidir." Ve bunları Ahmet Hakan yazmaktadır, Aydın Doğan'ın haberi olduğunu düşünebiliyorum. Aydın Doğan’ın Cehepe’de birinci başkan olduğu görüşümü tekrarlıyorum. Zaten Kemal Ağa da bunu okur okumaz Komisyon’a gittiler. Aydın Bey’e teşekkür ediyorum, “Elveda Ertuğrul” aşılmıştır ve Ahmet Hakan öne alınmıştır.
Sorulardan biraz uzaklaştık, ama döneceğiz, devam edebilir miyim,pek merak ediyorum, acaba Necati Yoldaş gazete okuyorlar mı, acaba Mersin’de Mustafa vakasını biliyorlar mı,Mustafa, soyadını unuttum, isyan ettiler...
MUSTAFA’NIN PARASINI GERİ VERDİLER Mİ
Deniz Hakan: Mustafa Baysan, sanıyorum...
Yalçın Küçük: Evet, Mustafa’yı kontenjana ve Mersin’de dördüncü sıraya koydular; acaba Necati Yoldaş hatırlıyorlar mı, hatırlatmış oluyorum. Mustafa birdenbire “istemiyorum” demişler,lise mezunu, Mersin’e “uzaktan akraba” diyoruz, kontenjana sokmuşlar.Kemal Ağa,Yüksek Seçim Kurulu’ndan zaman istemiş;Kurul, “emriniz olur” demiş. Çok güzel,Kemal Ağa, aynı yer için pek çok kimseye vaat vermiş,“ya bereket” demiştir, Mustafa vazgeçince, “hepimize” umut geldi, takip ediyoruz. Açık bir tiyatrodayız.
Hem gördüm ve hem duydum, Mustafa, “Ben size parayı İstanbul için verdim” diye siymiş ve Erdoğan Toprak’ın harekete geçtiğini görüyoruz. Bu işlerde yetkindir ve görüşmeler uzun sürmektedir. Seçim Kurulu sorun çıkarmıyordu, milli meseledir, galiba Mustafa ve Toprak, Ankara’da da buluştular. Hep birlikte Toprak’ı takip ediyoruz. Bana da anlık bilgiler geliyor ve tabii çalışmalarım aksıyor, “bıktım bu dedikodulardan” diyorum.
Masal bu ya, Mustafa ikna oluyor,para düştü mü, bilmiyorum, bir paylaşma oldu mu, “bıktım dedikodulardan” bağırıyorum, Başkanlık Kurulu’ndan iki ad ediyorlar.Ama Mustafa talihsiz, ben, Kürtler seçime girerse, Mersin’de dört üçe düşer de diyorum. Öyle olmasın mı; Mustafa “üçün biri” dahi olamadılar. Paralar kül oldular.
Mustafa’nın parasını geri verdiler mi,bu bir masaldır ve çok ciddiye almamayı öneriyorum. Ben Kemal Ağa’nın neden müsaade ettiğini anlamıyorum. Bir de şunu pek merak ediyorum,bu Gürsel ve bu Erdoğan, Kurultay’dan hep çizik alıyorlar ve gene de Kemal Bey, hep yanına ve yükseğe almaktadır. Peki,Gürsel için “ortak” demiştim, yoksa... Ne ise, “bıktım bu dedikodulardan” buraya geliyorum. Sığınak’tır
Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 19:15