Medya
  • 6.8.2002 12:37

YALÇIN PEKŞEN: GAZETELER PARTİ REKLAMI YAPIYOR

KAYNAK : Haber Vitrini Akşam yazarı Yalçın Pekşen, gazetecilerin açık açık reklam filmlerinde oynamasından daha kötüsünün, gizli reklamlar olduğunu yazarak gazeteleri eleştirdi. Gizli reklamın beteri var! Ben Cumhuriyet gazetesinde mesleğe adım attığımda (1966) gazetenin yazarı ve sahiplerinden Doğan Nadi henüz yaşıyordu ve bir süre önce yarattığı bir olay efsane gibi anlatılıyordu. Yazısında ticari bir kuruluşun adını (sanırım soyguna uğrayan bir bankanın adını) geçirdiği için yaşlı başlı bir muhabiri, sille-tokat tarihi ahşap konağın kapısından dışarı atmıştı. Olay gazeteci camiasında duyulmuş, ancak herkes tarafından doğal karşılandığından yazılmaya değer bulunmamıştı. Yıllar sonra ilk kez dile getiren, geçenlerde ölen Metin Toker olmuştu. Olayın fitilini ateşleyen de o sıralarda bir reklam filminde bir gazete yazarının oynamaya başlamasıydı. Toker'in yazısından ünlü yazar Hasan Pulur da alıntı yapıp olayın üzerine gidince tepkiler büyümüş, olaya basın kuruluşları karışmış, sonuçta yazar arkadaş reklamlardan çekilmişti. Artık gazeteciler açıkça reklama çıkmıyorlar ama gizli reklamlara ne demeli... Hem ilkinden daha tehlikeli, hem de artık karşı çıkan yok. Bence bir gazetecinin açıkça bir reklam filminde oynaması daha az sakıncalıdır.. En azından olayın profesyonel bir reklam çalışması olduğu bilindiğinden etkilenme daha az olacaktır. Gizli reklamda ise olay daha ciddidir; Okur ile yazar arasında kurulan güven ortamı sayesinde gizli reklamdan etkilenme ve dolayısıyla yanılma payı daha fazladır. Bir ticari kuruluşun çağrılısı olarak şatafatlı bir geziye katılan gazeteciyi ele alalım: Uçak bileti cebine konulan, lüks otellerde ağırlanan, 'gourmet' lokantalarında karnı doyurulan gazetecinin yazısında her şey olabilir; gerçeklerden başka... Ne var ki, biz bu kadarına bile 'şükür' diyoruz artık. Varsın gazeteciler yediklerini, içtiklerini, gezdiklerini, gördüklerini anlatsınlar; açık açık ticari kuruluşların adlarını yazılarında geçirsinler, hatta bol bol övsünler. Nasıl olsa kendilerini sille-tokat dövecek Doğan Nadi'ler yok artık. Olayın üzerine gidecek Metin Toker'ler de.. Bir Hasan Pulur kaldı ama o da hangi birine yetişsin.. Meğer beterin beteri varmış; şimdi parti reklamları faslı başladı ki, hepsinden beter.. Gazeteler ilerde iktidara gelmesi, hatta iktidar ortağı olması muhtemel partilerin açıkça reklamını yaparlarken, kendi geleceklerine de yatırım yapıyorlar. Bunu yaparken, kamu kaynaklarını kendilerine açacak olanlara (önceden yaptıkları yolsuzluklara bakarak) daha çok şans tanıyorlar ki, beterin beteri dediğim bu... Anlaşılan bu yolla şaşırtılan seçmen, devletin kaynaklarını halka değil, bir takım kuruluşlara açacak olan partileri kendi oylarıyla iş başına getirmiş olacaklar. Aslında laf olsun diye yazıyorum bunları. Kim okur, kim dinler? Seçim'de hep birlikte göreceğiz. (Akşam) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:36

İLGİLİ HABERLER