HÜSEYİN KAR
MERSİN - Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, demokrasilerde yasama, yürütme, yargının eşit olduğunu belirterek, yasamanın üyesi milletvekili ile yıllarını yargıya adamış üst düzey yargı mensubunun ücretinin aynı olması gerektiğini belirtti. Özkaya, ''Bu, dünyanın en gelişmiş demokratik hukuk devletlerinden, en geri kalmış ülkelerine kadar böyledir'' dedi.
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, Mersin Barosu ve Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği Adli Yılı Açılış Resepsiyonu'na katıldı. Mersin Hilton Oteli Convention Center'da düzenlenen resepsiyona Eraslan Özkaya'nın yanı sıra Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok, Yargıtay Genel Sekreteri Erdal Gökçen, Mersin Valisi Atilla Osmançelebioğlu, Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Cemil Kuyu, Mersin Barosu Başkanı Avukat İsa Gök, Cumhuriyet Halk Partisi Mersin milletvekilleri Vahit Çekmez ve Hüseyin Güler ile birlikte çok sayıda yargı mensubu katıldı. Baro Başkanı İsa Gök'ün açılış konuşmasıyla başlayan resepsiyonda Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Cemil Kuyu da bir konuşma yaptı. Gök, yargının sorunlarını dile getirirken, Cemil Kuyu Mersin'de Adliyesi'nin içinde bulunduğu promlemlere değindi.
''YARGI VE YARGI MENSUPLARINA KARŞI BÜYÜK İLGİ DUYULUYOR''
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, yaptığı konuşmada, toplumun yargıya karşı güven duygusunun azaldığına ilişkin şiddeti gittikçe artan eleştiri ve suçlamalar, 'banka hortumlamaları' ismiyle tanımlanan banka yolsuzluklarına yargının zamanında etkili ve yetkili mücadele yapamadığına ilişkin eleştiriler ve insan hak ve özgürlükleri evrensel kurallarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin yeterince göz önünde tutulup uygulanmadığı yolundaki görüşlerini dile getirdi. Kişi ve toplumun yargıya ve yargı mensuplarına karşı büyük bir ilgi duyduğunu, onların uygulamalarını ve özel hayatlarını yakinen takip ettiğini belirten Özkaya, yargıda bir kazanan ve bir de kaybeden tarafın bulunduğunu, ancak kaybeden tarafın yargıyı suçlamasının, yargının kaçınılmaz kaderi olduğunu söyledi.
''YARGIYA KARŞI TAKDİR EDİLME OLANAĞI OLDUKÇA DÜŞÜKTÜR''
Yargıya karşı takdir edilme olanağının oldukça düşük olduğunu kaydeden Yargıtay Başkanı Özkaya, ''Buna rağmen daima saygı ve güven duyulmuştur. Ancak yargı hakkında eleştiri ve suçlamalar subjektif değerlendirmeler sınırını aşıp objektif değerlendirmelere, farklılık kazanmaya, yargıya karşı duyulması gereken güveni zedeler boyuta ulaşması halinde yargıda göz önünde tutulması ve düzeltilmesi gereken bazı sorunlar var demektir. Yargıda doğrunun bulunması, adaletin gerçekleştirilmesi kadar yargıya güvenin ve saygının sağlanmasının büyük önemi vardır. Güven duyulmayan bir yapının adil olduğundan, toplum vicdanını tatmin ettiğinden asla söz edilemez. Güven, çok kırılgan ve kuşkulu bir duygudur. Kazanılması zor olduğu kadar uzun bir süreye bağlıdır. Kaybedilmesi kolay ve an meselesidir. Ancak yargı bu güveni sağlamak zorundadır. Aksi halde kutsal görevini tam ve doğru yapmış sayılamaz'' dedi.
Son zamanlarda yargıya olan güvenin azaldığı haberlerinin medyada sık sık yer aldığın dile getiren Özkaya, ''Bu haber ve yazılar bizleri derinden üzmektedir. Etkin ve zamanında doğru karar veren bir yargı sistemi kurulmayan bir ülkede hak ve adaletin güvencesi yok demektir. Bu ülkede sosyal barış ve huzurdan, kalkınmadan ve ilerlemeden söz etmek mümkün değil'' diye konuştu.
''YOLSUZLUKLARLA MÜCADELEDE YARGININ ÖNÜ AÇILMALI''
Yolsuzluk ve yozlaşmanın büyük boyutlara ulaştığını vurgulayan Özkaya, şöyle devam etti:
''Bu olaylar nedeniyle hukuka bağlılık ve saygı azalmıştır. Son zamanlara medyada ve kamuoyunda 'banka hortumlaması' olarak isimlendirilen banka yolsuzluklarına mevcut yolsuzluklar da ilave edilmiştir. Banka yolsuzlukları toplumun büyük kesimlerini mağdur etmesi yanında, ekonomiye de büyük zarar vermektedir. Bu nedenle toplum banka yolsuzluklarına karşı kişilerin bir an önce bulunup cezalandırılmasını istemekte, bu yönde yargıyı zorunlu kılmaktadır. Oysa öncelikle yolsuzluklarla mücadelede yargının önünün açılması, yargının yolsuzlukları bulup gerekli yaptırımları uygulayabilmesi için donatılması, yargı sistemindeki yetersizliğin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yolsuzlukla mücadelede yetersiz kalan yasalar değiştirilip yenilenmek suretiyle yasal zemin hazırlanmadan, güvenilir ve etkili bir denetim mekanizması oluşturulamadan yargının eleştirilip suçlanması yargıyı yıpratmaktan başka hiçbir sonuç doğurmayacaktır.''
''KARARI BEKLEMEK ZORUNDAYIZ''
Yargıtay Başkana Eraslan Özkaya, basın mensuplarının DEHAP'la ilgili sorularını da yanıtladı. Bu konuda 6. Ceza Dairesi ve Yüksek Seçim Kurulu'nun kararlarının beklenmesi gerektiğini belirten Eraslan, ''Bu merciler kararlarını verdikten sonra gelişmeler kendini gösterecek'' dedi. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan ve emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu arasında karşılıklı söz düellosu geçtiği ve kimin haklı olduğu yolundaki soruyu yanıtlayan Özkaya, ''Bunları kendilerinden sorun. Benim konuşmam bu bağımsız kurumları etkileyebilir. Bu kadar memleketi ilgilendiren, ülkeyi ilgilendiren önemli bir konuda yetkisiz kişilerin zamanından önce konuşması, durumu daha da karmaşık hale getirebilir. O nedenle fikir beyan etmem, değerlendirme yapmam son derece mahsurlu olur'' şeklinde konuştu.
''MİLLETVEKİLİ VE YARGI MENSUBUNUN MAAŞI AYNI OLMALI''
'Yargı mensuplarının cüzdanları ile vicdanları arasında kaldığı' şeklindeki ifadeyi değerlendiren Eraslan Özkaya, ''Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletinin 3 ana erki vardır. Bunlardan biri yürütme, biri yasama, biri yargıdır. Demokratik hukuk sistemlerinde kuvvetler ayrılıaktif değerlendirmelere, farklılık kazanmaya, yargıya ğı ve denkliği prensibi vardır. Bu demektir ki kuvvetler birbiriyle her yönü ile denk olacaktır. Hatta yargının diğer iki kuvveti denetlemesi gerekir. Hukuka uygun icraat içinde olup olmadıklarını denetlemesi gerekir. Bu hukukun üstünlüğüne inananan demokratik bir hukuk devletinin görevidir. Yasama organında görev alan bir milletvekili belirli bir maaş aldığına göre mademki kuvvetlerin denkliği söz konusudur, ömrünü yargıda tüketmiş, yargının en son noktasına gelmiş bir yüksek yargıcın yolluk ve ödenekler dışında bir milletvekiline eşit ücret alması gerekir. Bütün dünya devletlerinde durum böyledir. Hatta söyleyebilirim ki en gelişmiş demokratik hukuk devletlerinden tutun en geri kalmış ülkelerde bile budur'' diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:42