Gündem
  • 5.2.2005 00:00

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI NURİ OK : "TÜRKİYE'DE BAŞKANLIK SİSTEMİNİN SAĞLIKLI İŞLEMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR"

HÜSEYİN KAR
MERSİN  - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Başkanlık Sistemi'nin Türkiye'de sağlıklı ve düzenli işlemesinin mümkün olmayacağını söyledi. Ok, yeni ceza kanunun, devleti değil bireyi ön plana çıkardığını ifade ederek, siyasetin gölgesinin dahi adalete zarar vereceğini belirtti.


Mersin Barosu tarafından düzenlenen "Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu" konularının tartışıldığı panel, Taksim Group Otel'de başladı. 3 gün sürecek olan panelin açılışında konuşan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, yargı üzerindeki yürütme baskısı, AB dayatmaları, TC kimliği, Başkanlık Sistemi, radikal İslam, yolsuzluklar, basın özgürlüğü ve hukuk sistemine değindi. Konuşmasının başında, yenilenen Türk Ceza Yasası'na iki noktada dikkat çeken Ok, yasanın, mevcut yasanın aksine devlet yerine bireyi ön plana çıkardığını söyledi. Yeni yasanın getirdiği en önemli ikinci değişimin hakime tanınan takdir yetkisinin genişlemesi olduğunu belirten Nuri Ok, hakime tanınan takdir yetkisinin kimi cezalarda alt ve üst sınır arasındaki aralığı 13 yıla kadar çıkardığını ifade etti. Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok'un üzerinde durduğu ikinci konu, yargı bağımsızlığı oldu. Anayasanın başlangıç kısmında belirlenen güçler ayrılığı tanımında yargının kimi durumlarda yürütmenin vesayeti altına girdiğini belirten Ok, "Adalet kavramı, tarafsızlığı gerektirir. Adalet ve siyaset, işbirliği dışında tutulması gereken farklı kavram ve alanlardır. Siyasetin gölgesi dahi adalete zarar verir. Yaklaşık 2 yıl içinde çalışmalarına başlaması öngörülen Adli Yargı, üst mahkemelerinin siyasi kimliğe sahip Adalet Bakanlığı'na bağlı teftiş kurulu tarafından denetlenmesinin yargı bağımsızlığına önemli ölçüde darbe vuracağına vurgu yapmak istiyorum. Bu durum, Adalet Bakanı'nın kişiliğiyle değil sistemle ilgilidir. Mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatı zayıflamışsa, hele yürütmenin emrindeyse, zorba ve baskıcı yönetim kaçınılmazdır" dedi.


Konuşmasında AB sürecinin sevindirici bir gelişme olduğunu belirten Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, birliğin Türkiye'ye çok açık şekilde çifte standart uyguladığını söyledi. İstemlerin müzakere sürecinde de devam edeceğinin açık olduğunu belirten Nuri Ok, "Üniter devlet yapısından vazgeçilmesi, ulus birlik ve bilinciyle ulusal çıkarlardan özveride bulunulacağı kesinlikle akla bile getirilmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kimliği ve uyruğunun her şeyin önünde tutulması önemlidir. Türkiye, uygar dünyada yerini elbette alacaktır. Türk insanı uygar dünyayla birleşecektir. Bu bazı komşularımızdaki dini temele dayanan sistemlere de arkamızı dönmemiz anlamına gelecektir" diye konuştu.


Din ve vicdan özgürlüğünün vazgeçilmez bir hak olmakla birlikte tüm dünyada bazı sınırlamalarla kullanıldığını belirten Nuri Ok, Türkiye'de dinin siyaset malzemesi yapılmasına dikkat, çekti. Siyasetin din ve vicdan özgürlüğünü bireysel alandan kamuya taşıma çabasının laikliğe zarar vereceğini belirten Ok, radikal İslam'ın demokrasiye nüfuz etmesine kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Ok, bu noktada kadınlara büyük iş düştüğünü belirterek, "Türk kadını çağdaş kadın olduğunu kanıtlamalı, dini siyasal beklenti aracı yapmak isteyenlere izin vermemelidir" şeklinde konuştu.


Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, konuşmasının ikinci yarısında etnik köken ayrımı güdenler, başkanlık sistemi tartışmaları, temiz toplum konularına değindi. Türkiye'de bazı kesimlerin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını kabul etmediğini etnik ve dil temelinde ayrılıklar istediğini kaydeden Ok, "Türkiyelilik" kavramının Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı kavramına zarar vereceğini kaydetti. Türkiye Cumhuriyeti'nde "Türklük" kavramının etnik köken olarak görülmediğini belirten Ok, azınlıklar raporu ile Kürt Bildirisi'nin demokratik hak ve özgürlükleri aşan, Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve bütünlüğüne zarar verecek gelişmeler olduğunu kaydetti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, konuşmasında son dönem Türkiye'sinde yeniden tartışmaya açılan Başkanlık Sistemi'ne de değindi. İki kez tartışılan sistemin gelişmeler yaşandığında yeniden tartışılmasının normal olduğunu belirten Ok, sistemin uygulama zorluklarına değindi. Sistemlerin demokrasi ile yönetilen milletlerin tercihleriyle belirlendiğini belirten Ok, "Başkanlık Sistemi'ni istemek, demokratik sistemden şikayet anlamına gelmez. Ancak ülkemiz baştan bu yana parlamenter sistemi seçmiştir. Hala eksik yönleri olmakla birlikte bir gelenek oluşmuştur. Öte yandan başkanlık sisteminin dünyada ABD dışında başarılı olmadığı biliniyor. Başkanlık Sistemi, demokrasi kültürünün oluşmadığı ülkelerde çok rahatlıkla otoriter rejimlere, diktatörlüğe dönüşmeye müsait bir sistemdir. Sisteme geçilse bile uyumun çok uzun ve tartışmalı bir süreç isteyeceği ortadadır" dedi.


Demokratik toplumların en az kirli toplumlar olmaları gerektiğini belirten Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, "Siyasetçi ve siyasi partilerden vazgeçmemiz mümkün değildir. Ülkemizde kirlilik sıralamasında vergi idaresi, gümrük idaresi ve yerel yönetimlerin ardından siyaset gelmektedir. Kirlilik nedenleri belli ise çözüm de ortadadır. Siyaset, kirliliği temizleyecek kurumdur. Temiz toplum olmanın olmazsa olmaz koşulu saydamlıktır. Saydam yönetim, her koşulda hesap verebilen yönetimdir. Yolsuzlukları önleme adına bazı adımlar atılmıştır, ancak yeterli gelmemektedir. Bunun için toplumun her kesimini kapsayan siyasetin saydamlaşması gerekmektedir. Siyasetin finansmanının, özellikle bağış ve yardımlar ile bunları yapanların ve harcamaların kaynaklarının önceden belirlenmesinin gereği saydam siyasetin ilk koşuludur" diye konuştu.

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:02

İLGİLİ HABERLER