
"YARGITAY'DA BAZILARI AÇIKLANAN BİLDİRİDEN RAHATSIZ OLDU"
Biz hukuki sürece karışmadık. Herkes senaryo yazdı. Siz bunu milli iradenin neresine koyuyorsunuz. Bizim partimiz kendisiyle ilgili siyasi mesajlar verdi. Hukuki olarak spekülasyon oluşturmadı ki.
Sanki AK Parti öldü de şu parti kuruyor, 2'ye bölünüyor 3'e bölünüyor. Bir sürü senaryo. Biz muhalefet partisi değiliz ben hükümetim. Biz uluslararası alanda ülkeyi temsil ediyoruz. Bizi kim ciddiye alır böyle bir durumda?
Devletin 3 erki var. Yasama, yürütme, yargı. Bu güçler düşman değil. Birinin yaptığı işi diğeri yapamaz. Biz hep buna sadık kaldık.
Şimdi bu bildiri Yargıtay'ın lehine mi oldu? Yargıtay'ın içinden de bazıları bu bildiriden rahatsız. Biz bunu biliyoruz.
Ben yargıya hasasiyet göstereyim ama yargı da hassasiyet göstersin. Siyasi bir açıklama yapmak kendisini tartışma içine çekmektir. Bir söz vardır: Baba erik yerse çocuğun dişi kamaşır. Gelin bugün erik yemeyelim dişimiz kamaşmasın.
"Antilaik olsak AB bizi desteklemez"
Yargı-hükümet ilişkileri hep sorunlu olmuştur. 1950'den beri bugün bizim için kullanılan terimler DP için de AP için de kulanıldı. Muhalefet kesimi gerici, yobaz, antilaik, irtica temsilcisi gibi bir terminoloji kullanıldı.
Çatışma kapıda bekliyor. Bugün bir gazetenin manşetinde Şerif Mardin'in mahalle baskısıyla ilgili açıklamaları var. Bir kefeye din adamlarını koymuş bir kefeye öğretmenleri ikisini karşı karşıya getiriyor. Din görevlileri öğretmenleri yenmiş diye düşüncesini aktarıyor. Bu çatışma yaratır. Mahalle baskısını çok tartıştık.
Mesela irtica nedir? Bunun doğru düzgün bir tanımını bulamadık. Hukuki bir tanım değildir. Kitaplarda yok. Siyasi bir tabir. Sürekli tartışıyoruz. Tartıştık tartıştık bir yere gelemedik. 1950'den beri ilerici-gerici, sağcı-solcu diye tartıştık. Kim ilerici kim gerici. Dünün ilericileri bugün nerede? Bunları gözardı etmemek lazım.
22 Temmuz'da yüzde 47 oy almışken, 8 ayda nasıl parti bu noktaya geldi?
AB'nin dayandığı temel demokrasi, insan hakları ve özgürlüktür. AB'de laik olmayan, demokrasiyi benimsemeyen ülke yok. Olamaz. Türkiye AB üyelğini bir devlet politikası haline getirmiştir. En büyük adımları bu konuda biz attık. 2002'den sonra çok önemli reformları yaptık. Bugün müzakere yapan ülke olduk. Biz laiklik karşıtı isek AB nasıl oluyor da bizi kabulleniyor, nasıl müzakere yapıyoruz. AB bize nasıl destek veriyor.
"Ecevit'ten sonra muhalefet kabızlaştı"
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bülent Ecevit'in vefatından sonra muhalefetin etkisiz kaldığını vurguladı.
"İktidarın malları çürük diyorsunuz. Sizin tezgahta hiçbir şey yok, boş kasa. Onun için hep belli kesim iktidar oluyor, millet Baykal'ı iktidar yapmıyor. Bir dönem muhalefet çıktı proje ortaya koydu. Uçuktu kaçıktı, doğruydu yanlıştı ama halk 'ben sana fırsat veriyorum' dedi. Yüzde 42 oy aldı. Sonra muhalefet kabızlaştı.
Fikirleri projeleri yok. Bize bu yanlıştır diyorlar. Doğrusu ne? Bir proje ortaya koyun da görelim, değerlendirelim" HABERTÜRK
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 11:55
Sanki AK Parti öldü de şu parti kuruyor, 2'ye bölünüyor 3'e bölünüyor. Bir sürü senaryo. Biz muhalefet partisi değiliz ben hükümetim. Biz uluslararası alanda ülkeyi temsil ediyoruz. Bizi kim ciddiye alır böyle bir durumda?
Devletin 3 erki var. Yasama, yürütme, yargı. Bu güçler düşman değil. Birinin yaptığı işi diğeri yapamaz. Biz hep buna sadık kaldık.
Şimdi bu bildiri Yargıtay'ın lehine mi oldu? Yargıtay'ın içinden de bazıları bu bildiriden rahatsız. Biz bunu biliyoruz.
Ben yargıya hasasiyet göstereyim ama yargı da hassasiyet göstersin. Siyasi bir açıklama yapmak kendisini tartışma içine çekmektir. Bir söz vardır: Baba erik yerse çocuğun dişi kamaşır. Gelin bugün erik yemeyelim dişimiz kamaşmasın.
"Antilaik olsak AB bizi desteklemez"
Yargı-hükümet ilişkileri hep sorunlu olmuştur. 1950'den beri bugün bizim için kullanılan terimler DP için de AP için de kulanıldı. Muhalefet kesimi gerici, yobaz, antilaik, irtica temsilcisi gibi bir terminoloji kullanıldı.
Çatışma kapıda bekliyor. Bugün bir gazetenin manşetinde Şerif Mardin'in mahalle baskısıyla ilgili açıklamaları var. Bir kefeye din adamlarını koymuş bir kefeye öğretmenleri ikisini karşı karşıya getiriyor. Din görevlileri öğretmenleri yenmiş diye düşüncesini aktarıyor. Bu çatışma yaratır. Mahalle baskısını çok tartıştık.
Mesela irtica nedir? Bunun doğru düzgün bir tanımını bulamadık. Hukuki bir tanım değildir. Kitaplarda yok. Siyasi bir tabir. Sürekli tartışıyoruz. Tartıştık tartıştık bir yere gelemedik. 1950'den beri ilerici-gerici, sağcı-solcu diye tartıştık. Kim ilerici kim gerici. Dünün ilericileri bugün nerede? Bunları gözardı etmemek lazım.
22 Temmuz'da yüzde 47 oy almışken, 8 ayda nasıl parti bu noktaya geldi?
AB'nin dayandığı temel demokrasi, insan hakları ve özgürlüktür. AB'de laik olmayan, demokrasiyi benimsemeyen ülke yok. Olamaz. Türkiye AB üyelğini bir devlet politikası haline getirmiştir. En büyük adımları bu konuda biz attık. 2002'den sonra çok önemli reformları yaptık. Bugün müzakere yapan ülke olduk. Biz laiklik karşıtı isek AB nasıl oluyor da bizi kabulleniyor, nasıl müzakere yapıyoruz. AB bize nasıl destek veriyor.
"Ecevit'ten sonra muhalefet kabızlaştı"
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bülent Ecevit'in vefatından sonra muhalefetin etkisiz kaldığını vurguladı.
"İktidarın malları çürük diyorsunuz. Sizin tezgahta hiçbir şey yok, boş kasa. Onun için hep belli kesim iktidar oluyor, millet Baykal'ı iktidar yapmıyor. Bir dönem muhalefet çıktı proje ortaya koydu. Uçuktu kaçıktı, doğruydu yanlıştı ama halk 'ben sana fırsat veriyorum' dedi. Yüzde 42 oy aldı. Sonra muhalefet kabızlaştı.
Fikirleri projeleri yok. Bize bu yanlıştır diyorlar. Doğrusu ne? Bir proje ortaya koyun da görelim, değerlendirelim" HABERTÜRK