Yaşam
  • 17.1.2006 13:24

YATAKTA DENEYİMLİ RUS KIZLARI, EŞİMİ ÇILDIRTTI!

Arkadaşımın verdiği Maçka'daki adresi elimle koymuş gibi buldum, kapıyı ufacık tefecik sandre saçlı bir kadın açtı. Siyah mini etek giymiş, üzerinde siyah transparan bir bluz, siyah dantel çoraplarını topuklu siyah pabuçları tamamlıyor. Takmış takıştırmış. Oysa saat 11.00. Belli ki her zaman bir dirhem bir çekirdek. Karşımdaki kadının zor iki evliliği olduğunu, koca dayağı yüzünden ölümden döndüğünü, aldatılma acısı yaşadığını, kısacası kötü muameleye maruz kaldığını duymamış olsam onun zevk-i sefa içinde yaşadığını düşünebilirdim. Acısını içine akıtan, bir söyleyip 10 gülen insanlardan...
'Hoş geldiniz' faslından sonra 'Önce çaylarımızı içelim, sonra konuşuruz' diyerek mutfağa seyirtti. Az sonra içeriye mis kokulu bir tabakla geri döndü. Benim için üşenmemiş sabah sabah çilekli krep ve börek yapmış. Anne yadigârı fincanlarda çaylarımızı yudumladık. Altı yıldır resim yaptığını, birkaç karma sergiye katıldığını bildiğimden duvarlardaki yağlıboya tabloların ona ait olduğunu hemen anladım. Resim sayesinde benliğine kavuştuğunu söyledi: "Benim terapiye ihtiyacım yok, en büyük terapi resim yapmak." 20 yıllık evlilik hikâyesini dinlerken onun yaşadığı duygunun aşk mı, yoksa saplantı mı olduğunu kestiremedim. Bakalım siz ne diyeceksiniz...
Kocanızla aşk evliliği mi yaptınız?
Hayır. Görücü usulüyle evlendik. 20 yaşındaydım. Biz Aydınlıyız. Babam çiftçiydi, annem de ev kadını. Ben tek kızım. Babam ben orta sondayken vefat etti. Lise bitince üniversite sınavlarına girdim, Buca'da İngilizce öğretmenliği bölümünü tutturmuştum ama daha liseyi bitirmeme birkaç ay kala beni uzaktan bir akrabamızla nişanladılar. Annem evlenmemi istiyordu. Annemin isteği benimle beraber oturmaktı. Nişanlanmamız ve ayrılmamız bir ayı buldu. Adamın psikolojik sorunları vardı. Sonra şimdiki eşim bana talip oldu. İlk önce beğenmedim. Sonra annem, 'Mesleği iyi, seni rahat yaşatır' dedi. Konuşması iyi, her şeyden haberi var. Biz Söke'de yürüyoruz, arkamızda annem, halam, yengem... Kocam hemen nişan için üsteliyor, 15 gün sonra 'Tamam' dedim. Sonradan da âşık oldum. Sekiz ay nişanlı kaldık. Güzel günler geçirdik. Sonra işte... (Gözleri buğulanıyor).
Ne zaman sorunlar çıkmaya başladı?
Kocamın sorunlu bir yapısı vardır. Ben ne yapıyorsam karşı çıkardı. Beni bastırmaya çalışıyordu herhalde. Ben hiç karşı çıkmazdım, mutluydum. Annem bizimle oturuyordu. Baştan öyle konuşuldu. O annemle çok iyi geçinirdi. Sinirini idare ediyordum.
Evde şiddet gösterileri olur muydu?
Aldatma olaylarından sonra bu tür hareketlere başladı. Evlendikten 12 yıl sonra Rusya'ya gitti. Ne olduysa ondan sonra oldu. Ben burada çocuklarımla beraberim, iki kızım var. Hiç aklımdan başka biriyle olacağı geçmedi.
Aldatıldığınızı nasıl anladınız?
Sibirya'ya gitti, dört ay görüşemedik, sonra kızları alıp ben gittim. Orada bir tuhaflık hissettim. Bizi karşıladığı an benden çok uzaklaşmış olduğunu hissettim. Dokunma olmadı, çok değişik bir sarılmaydı, daha öncekilere benzemiyordu. Daha sonra aramızda hiç cinsellik olmadı. 'Olmadı, yaklaşamıyorum. Bana ne oluyor böyle?' demeye başladı. Cinsel sorunları varmış gibi... Bahane uydurup dışarı çıkıyor, iki saat yok ortada. Çok kötü günlerdi. Benim çok bağlı olduğumu anladı, beni elinde oynattı. İstanbul'a döndükten birkaç ay sonra o da geldi. Yine aramızda bir şey yok. Bahaneler uyduruyor. Çok huylandım. Tecrübesiz olduğum için arkadaşlarıma soruyorum. Bir ay sonra Sibirya'ya dönmek istedi, biz ise karşı çıktık. Annem hep bizimle, çocuklar ilgi istiyor. Ev ortamında rahat edemedi. Sonunda bana biri olduğunu itiraf etti.
Kendi isteğiyle mi?
Bir parka gitmiştik, sordum; 'Kaç yaşında falan' diye. Kızın nüfus cüzdanını getirmiş, her şeyi bitirip evlenmek üzere gidecekmiş. Deli gibiydi. 'Ben seni nasıl üzüyorum böyle' diyor. Yakınlar araya girdi, yollamadık. 'Burada çalışmam, bir köşede otururum. Razı olacaksınız' dedi. Kaldı ama kumara başladı. 'Kaldım madem, her şeyi yapacağım' inadıyla yaşadı. Maaşını aldığı gün kumarda bitirirdi. Ailemden kalan arsaları satmaya başladım.

'Sinirlenince beni sarsardı'
Kocanız Sibirya'dan dönünce aranız düzelmedi mi?
Hayır. Sırtını dönüp yattığında çok üzülürdüm, o da çok kızardı bana. Arkadaş toplantısında konuşuluyor, herkes yaşadığı cinselliği anlatıyor. Üzülürdüm, neden bizimki onlarınki gibi olmuyor, diye. O Rusya'dan geldikten sonra kendimde eksiklik hissettim. Zamanında çok zayıftım, o da göğüslere çok düşkündü. Benim de göğsüm yoktu. Televizyonda dansözler çıktığında 'Ooo' falan derdi. Böyle bir eksikliğim var diye düşünürdüm. Bunlar boş şeyler, bu olayın güzellikle çirkinlikle hiç ilgisi yok. Ayaklarıma kapanmaya başladı, 'Ne olur dayanamıyorum, gideyim' diye. O kadar çok ikileme düştü ki... Bu kadar sevgi dolu bir aileyi nasıl bırakacak? Sonradan anladım ki şantiye yaşamındaki erkekler bir taneyle kalmıyor. Yüzde 99.9 erkekler aldatır. 'Benim kocam yapmaz' diye bir şey yok. Ben aldatacağına hiç inanmazdım ama...
Size karşı yaklaşımı nasıldı?
O sırada beni ittirmeler falan oldu. Sinirlenince beni sarsardı. Öyle içkisi yoktur. Beraber içerdik. Çocuklara, kimseye bir şey aksettirmedim. Bir ara çocuklarla beraber arabaya binip intihar etmeyi düşündüm. Bu Rusya olayı başımızı yedi. Hiç Rusya'ya gitmemeliydi. Biz öncesinde hep el ele yürürdük. Arkadaşlarımız bize imrenirdi. İki yılımız iyi geçti. Sonra yeniden gitme isteği ayaklandı.
Peki gitmemesi için direnmediniz mi?
Bu sefer Kiev'e gitmek istiyordu. Yalvardım, 'Yine aynı şeyler olacak' diye... Giderken çok ağladım. İkinci kez yeniden Rusya macerasını deneyeceğiz. Dört-beş ay sonra bu kez tek başıma yanına gittim. Ben heyecan içindeyim: 'Kocamı göreceğim'. Güzel dikiş dikerim, giderken bir bavul dolusu yeni elbise dikmişim. Gittik yine aynı ilgisizlik. Yine tık yok, bana yanaşmıyor. 'Belki psikolojik durumumdandır, senden çok ayrı kaldım' diye geveliyor. Hatta bana, 'Acaba şantiyede yemeklerin içine şap mı atıyorlar?' bile dedi. Öğle vaktinde yemeğe gelmiyor. İngilizcem zaten iyi, Rusça da öğrenmeye başladım. Orada resim eğitimi almayı hayal ediyordum ama çok kötü günler geçirdim. Artık Kiev'den gitmemi istiyordu. Mantar hastalığına yakalanmışım, üç çeşit antibiyotik verdiler. İlaç dozu herhalde çok ağırdı ki bir gece zehirlendim. Sonra yeniden İstanbul'a geldi, dokuz ay kaldı. Bir işten diğerine geçiyor. İlle şantiye olacak, açık havaya alışmış artık. Sonra yine Kiev'e gitti.

'Rusya'da sadece seks var'
Çocuklarınız durumu anlamadı mı?
Üzülüyorlardı. Kocam konuşurken 'Bizim Rusya'da' diyor. Artık onlara ait. Yıllarca tatillerde Kiev'e gittik. Ama adam deli gibi. Kafayı yemiş. Bir gün bir kafede oturuyoruz, gözü kapıda, giren çıkan kadınlara bakıyor. Büyük kızım 'Babacığım anneme bak lütfen' diyor. Orası randevu yeriymiş. Rusya'da kendimi bir genelevdeymişim gibi hissettim. O kadar değişik ki. Seksten, cinsellikten başka bir şey göremedim orada. Bir yerlere gidiyoruz, adam gözünü kadınlardan ayırmıyor. Sürekli kavga ediyor benimle. Zamanında banyo yapmasını sevmeyen adam bakıyorum her gün banyo yapıyor, giyiniyor. Çok yıprandım.
Ama çok da mutluydum yanında, çelişkiler. Döneceğimiz akşam çok büyük bir kavga ettik. Beni yatağa öyle bir itti ki boynum çıt etti. Ben öyle kaldım, o halde sabah kalkıp valizleri topladım. Giderayak. Uzun yola çıkacağım. Hayvan bile diyemiyorum, canavar, canavar... Ben sürekli affetmekle bir canavar yarattım. İki kişilikli insan. Türkiye'ye dönünce boyun filmimi çektirdim, üç yerde kırık olmuş, uzun süre boyunluk taktım...
Peki sonra durumunuzu sordu mu?
Dört ay kocamın telefonlarına çıkmadım, mesajlarına cevap vermedim. Kızlarımla konuştu. Beni sormuş. Krizler yaşıyorum. Ona ilk kez karşı çıkıp erkek bir sanatçıdan resim dersi almaya başladım. Bu benim için çok büyük bir şey. Kiev'den döndükten sonra resme yoğunlaşmam hayatımı kurtardı. Üç ay önce bir gün çıktı geldi, boşanmak isteğimi söyledim. Kabul etmedi, 'Bana zaman tanı' dedi.
Tanıdınız mı?
Evet.
Şimdi durum nasıl?
Arkadaşız.
Onca şeyden sonra nasıl arkadaş olabildiniz?
İki çocuğumuz var. Değerli çocuklar. Hayatta başka bir dayanağım yok. Bu çocuklar sıkıldığında ben onlara ait sorunları babalarına söyleyebilmeliyim? Ne yapacağımıza birlikte karar verebilmeliyiz? Arkadaş olmamız gerektiğini düşündüm. Büyük kızımın erkek arkadaşıyla ilgili bazı sıkıntılarım var mesela. Kocam, 'Hayatım seni elde etmekle geçecek' dedi. Önce küçük kızımın odasında kaldı, çocuk rahatsız oldu okula gidiyor tabii. Baktık olmuyor şimdi salonda şu kanepede yatıyor. 'Hemen iş bakacaksın' dedim. Geçmişte kumarda paraları kaptırdığı dönemde ben babamdan kalma arsaları satıp yedim. Başka türlü bu ev döner mi? Artık çok hafifledim.
Rus kadınlarıyla kendinizi kıyasladınız mı hiç?
Bir kere onlar çok güzel. Sadece benim kocam değil şantiyedeki hemen hemen bütün Türklerin evlilikleri bitti. Rus kızlarıyla evlendiler. Ayrıca sevgilileri de oluyor. Rus kızları sadece aşkı, sadece bir erkeği mutlu etmeyi düşünüyor. Sadece cinsellikle mutlu etmek. Erkekler için önce cinsellik, sonra iş, sonra yemek ve araba geliyor. Rus kızları cinselliğe çok küçük yaşta başlıyor. Anneler kızları 'Şöyle dur', 'Şöyle otur' diye yetiştiriyorlar. Bir erkeği nasıl cezbedecek onu öğreniyorlar. Topuklu ayakkabılar... Bizde ise tam tersi. Yatakta deneyimliler ve bir erkek için inanılmaz şeyler yapıyorlar. Türk erkeğini delirtiyorlar!
Peki kocanız size ters gelen fanteziler istedi mi?
Evet. Kiev'deyken bana arkadan tecavüz etti. Bu benim isteğimin dışında olan bir şey. Genç kızlar evlilikte birincil önemli olanın seks yaşantısı olduğunu bilmeli. Ben bunun bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum.

(radikal)

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:14

İLGİLİ HABERLER