
YILLARIN VAZGEÇİREMEDİĞİ TUTKU!..
''Bale benim için bir sevdaydı. Dünyaya on kere gelsem yine balerin olurdum, çünkü bu iş severek yapılırsa başarılı olurum. Artık dans edemiyorum. Ama adım atarak da olsa bale sahnesinde bulunmak mutluluk veriyor.'' Bu sözler, sahneye, sanata aşık, bale pabuçlarını 56 senedir hiç ayağından çıkarmayan bir sanatçıya, Neyran Fişek'e ait... Menüsküs ameliyatı geçiren, ancak yılmayan; dört damardan by-pass ameliyatı geçiren, ancak 25 gün sonra derslere, provalara başlayan 66 yaşındaki Fişek, her seferinde inatla, özlemle sahneye geri döndü.
Geçen yıl aktif sanat hayatına veda eden Fişek, şu günlerde yine Devlet Opera ve Balesi bünyesindeki Modern Dans Topluluğu ile birkaç proje üzerinde çalışıyor. Sanatçı, derslere, provalara ilk günün hevesiyle katılıyor.
Sanatçı Neyran Fişek'in baleye olan tutkusu, bir tanıdığının vasıtasıyla başladı.
Onun önerisine uyarak baleye başlayan Fişek, 1951 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı bale bölümüne girdi. Eğitim süresini sınıf atlayarak 8 yılda bitirdi. Türkiye'ye gelen Margot Fonteyn, Linden, Blair ve Clegg gibi ünlü İngiliz dansçılarla henüz öğrenciyken dans etme fırsatını yakaladı.
Uzun yıllar, Türk balesinin kurucusu Dame Ninette de Valois'nın öğrencisi olan Fişek, Devlet Opera ve Balesi'ne katıldıktan sonra klasik, yarı klasik, dramatik ve modern türde sahnelenen bütün solo, karakter ve mimik rollerde görev aldı.
Rol aldığı sayısız yapıt arasında ''Coppelia'', ''Kuğu Gölü'', ''Kapandakiler'', ''Uyuyan Güzel'', ''Hürrem Sultan'', ''Romeo ve Juliette'', ''Giselle'' ve ''Anna Karenina'' da bulunan Neyran Fişek, son olarak ''Fındıkkıran'' balesinde izleyici karşısına çıktı ve resmen emekli oldu. Ancak onun emekliliği sadece kağıt üzerinde kaldı.
Sahnelerin yıllara meydan okuyan ''kuğusu'' Neyran Fişek, baleye yıllardır tutkuyla bağlı olduğunu söyledi.
''Çok sessiz, sakin bir çocuktum. O zamanlar da baleye çok fazla giren yoktu. Ben çok sevdim, gönül verdim'' diyen Fişek, okul yıllarının eski konservatuvar binasında çok güzel geçtiğini belirtti. ''Şimdi oradan ne zaman geçsem gözlerim doluyor, ağlamaklı oluyorum'' sözleriyle konservatuvar binasına ilişkin duygularını da dile getiren sanatçı, binanın müze olmasının en büyük isteği olduğunu ifade etti.
Mezun olduktan sonra 2-2.5 ay sonra düştüğünü, o dönemlerde çok ''ince'' olmadığını anlatan Fişek, o olaydan sonra zayıfladığını ve şimdiye kadar da aynı formunu koruduğunu söyledi.
Türk balesinin kurucusu Dame Ninnette de Valois'nın öğrencisi olmaktan gurur duyduğunu aktaran Fişek, uzun yıllarını bale sanatına verdikten sonra 2001 yılında 104 yaşındayken ölen Valois'nın eserlerinde dans ettiği için dünyanın en şanslı insanları arasında yer aldığını ifade etti.
Yıllarını bale sanatına verdiğini ve geçirdiği menüsküs ameliyatının ardından kısa süre içinde sahneye geri döndüğünü anlatan Fişek, 58 yaşındayken de dört damardan by-pass ameliyatı geçirdiğini belirtti.
Bu ameliyattan sonra da prova ve derslere kısa sürede döndüğünü ifade eden Fişek, ''Ancak belli bir yaştan sonra durmak gerekiyor. Eskisi gibi olmuyor. Keşke bale için daha genç olsam...'' sözleriyle baleye olan tutkusunu dile getirdi.
Devlet Opera ve Balesi'nde genç sanatçılarla tıpkı bir aile gibi olduğunu, uzun yıllar dans etmesini de bu sıcak aile ortamına borçlu olduğunu da dile getiren sanatçı, geçtiğimiz günlerde geçen sezon rol aldığı ''Guguk Kuşu'' adlı balenin sonunda kendisini sahneye çağırarak şilt verdiklerini, bunun hayatının en mutlu anlarından olduğunu söyledi.
Fişek, Modern Dans Topluluğu'nun kendisine birkaç proje ilettiğini ifade ederek, ''Herhalde orada ufak tefek dans edebilirim. Adımlar daha çok... Ama beni çok mutlu ettiler'' sözleriyle hala sahnelere ne kadar özlem duyduğunu ortaya koydu. Yıllara meydan okuyan ''kuğu'', baleye gönül veren genç sanatçılara ise şöyle seslendi:
''On kere dünyaya gelsem yine balerin olurdum. Bu işi o kadar seviyorum. Bu iş sevgiyle, emekle olur. Ben herkese çalışma tavsiye ediyorum ve de sevgi, sevgi, sevgi...''